[ Kurdî   English   Francais                                 PROLETER DEVRİMCİLER KOORDİNASYONU (PDK)  28-05-2023 ]
{ komunistdunya.org }
   Açılış_sayfanız_yapın  Sık_Kıllanılanlara_Ekle

 Site Menü
   Ana Sayfa
   Devrimci Bülten
   Yazılar / Broşürler
   Açıklamalar
   Komünist Hareketten
   İlerici / Devrimci       Basından
   Kitap - Broşür PDF
   Sanat
   Görüşler

 Arşiv - Ara
   Arşiv
   Sitede Ara

 İletişim
   Bağlantılar
   Önerileriniz

_ _
{ }


_ _
{ Son Yazılar }
Devrimci ve Demokrat...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
EMPERYALİZM VE TÜRKİ...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
_ _
{  PDK Devrimci Bülten - Sayı 34 (2) }
| Devrimci Bülten
ULUSAL SORUN VE KOMÜNİST ÖRGÜTLENME (II)


A.H.YALAZ

Bu sayıda ulusal soruna ilişkin çözüm önerileriyle proletaryanın komünist örgütlenmesi sorununa getirilen çözüm önerileri arasındaki ilişkiyi  ele alacağım.
Herhangi bir ülkede ulusal soruna ilişkin önerilen çözüm ile proletaryanın örgütlenmesi sorununa, sınıfsal olan bir soruna, ilişkin çözüm önerisi arasında dolaysız bir bağ vardır. Ulusal sorunun çözümüne ilişkin olarak ayrı bir ulusal devlet planı/çözüm önerisi, proletaryanın örgütlenmesinde diğer etnik kökenli proletaryadan bağımsız, ayrı örgütlenmenin savunusu anlamına gelir. Birleşik demokratik ya da sosyalist bir devlet sistemi içinde birlikte, yan yana yaşama planı/çözüm önerisi ise ortak örgütlenme demektir. İkincisini şöyle de açıklayabiliriz: özerk cumhuriyetlerin federasyonu planı/çözüm önerisi, özerk örgütlerin/partilerin birleştirilmesi demektir.

Bağımsız ulusal  devlet ve ayrı örgütlenme önerisine karşı
aynı devletin sınırları içinde ortak örgütlenme önerisi
    
Kürt ulusal sorununa ilişkin olarak başlıca iki çözüm önerisi vardır; ve bu iki öneriye proletaryanın politik örgütlenmesine ilişkin iki çözüm önerisi denk düşer. Ulusal soruna ilişkin başlıca çözüm önerilerinden biri, Kürt ulusunun kendi politik geleceğini bağımsız bir ulusal devletten, ya da Türkiye’den politik bakımdan ayrılmaktan yana kullanmasını savunan, bu anlamda da Kürt ulusunun ayrı bir ulusal devlet olarak örgütlenmesini mutlaklaştıran bir öneridir. Bu tür görüş sahiplerinin Kuzey Kürdistan proletaryasının parti olarak örgütlenmesi sorununa ilişkin olarak ileri sürdükleri çözüm önerisi, Türkiye proletaryasının parti olarak örgütlenmesinden tamamen bağımsız, ayrı bir partidir. Bu görüşü şöyle formüle etmek olanaklı: bağımsız ulusal devlet ve bağımsız komünist partisi.
    Diğer başlıca çözüm önerisi, Kürt ulusu ile Türk ulusunun (ve doğallıkla etnik azınlıkların da) demokratik ya da sosyalist bir toplum ve devlet sisteminde özgürce birlikte yaşamaları ve her bir ulusun nüfus çoğunluğunu oluşturduğu bölgelerde (Türkiye ve Kuzey Kürdistan) bölgesel politik özerkliğe sahip olmalarıdır. (Geleceğin sosyalist devleti federatif sosyalist devletlerin birliği olarak örgütlenebilir.) Bu çözüm önerisi Kürt ulusunun kendi politik yazgısını ille de bağımsız bir ulusal devlet olarak örgütlenmekten yana kullanmayacağı görüş noktasından hareket eder. Ulusal soruna ilişkin bölgesel politik özerklik ya da federatif cumhuriyetler çözüm önerisi, her iki ulustan proletaryanın da bölgesel özerk partilerinin merkezi olarak örgütlenmesini öngörür. (Devlet örgütlenmesinde federasyon ilkesinin uygulanmasıyla parti örgütlenmesinde bölgesel örgütlenmenin karıştırılmamasına özellikle dikkat edilmelidir). Bu çözüm önerisi şöyle formüle edilebilir: bölgesel özerkliği içeren birleşik devlet ve bölgesel özerk partilerin merkezi birleşik parti olarak örgütlenmesi. Burada özellikle dikkat edilmesi gereken nokta, bölgesel özerklik çözüm önerisinin bölgesel/özerk parti çözüm önerisini içeriyor olmasıdır. Bilindiği gibi, bölgesel özerklik, içişlerin bölgede özerk biçimde yürütülmesi demektir. Buna proletaryanın örgütlenmesi de dahildir. Bölge proletaryası, örneğin sosyalist bir devlette, bölgesel özerk parti olarak örgütlenme hakkına sahiptir. Önemli olan proletaryanın çok yönlü görevlerinin gerçekleştirilmesinde ve özel olarak sosyalist toplumun kuruluş çalışmasında en uygun düşen örgütlenme biçiminin bulunmasıdır. Tarihsel deneyim, bu sorunda ulusal özelliklerin rol oynadığını tanıtlanmıştır.
    Sosyalizmin çıkarları toprak ve nüfus bakımından büyük, yeraltı ve yerüstü kaynakları ve becerili insan gücü bakımından zengin büyük devletlerin kurulmasını gerektirir. Yani, küçük devletlere bölünmek proletaryanın sınıfsal çıkarlarının zararına olur. Bu nedenledir ki, olanaklı olan her durumda, olabildiğince büyük sosyalist devletler olarak örgütlenmek, gerek tek tek ülkelerde, gerekse dünya ölçeğinde sosyalizmin kuruluşu bakımından büyük önem taşır.
    Sınıf bilinçli proletarya, ister ezen ulustan olsun ister sömürge/ezilen ulustan, kendisi için ille de ayrı bir ülke ya da ayrı bir devlet isteminde bulunmaz. Olanaklı olan her durumda başka uluslardan proletarya ile ayrı ülke ya da devlet sınırları içinde sosyalizmin kuruluşu çalışmasına girişmekten yanadır. Devlet sınırlarının ortadan kaldırılmasını isteyen enternasyonalist proletaryanın sınıf görüş noktasından başka türlüsü de olamaz. İlle de ayrı bir ülke ya da devlet istemi burjuva bir istemdir ve proletaryanın sosyalizm savaşımına yabancıdır.
Politik sınırların şu ya da bu olması, proletaryayı kendi sınıf savaşımının, toplumsal kurtuluşunun gerekleri bakımından ilgilendirir, yoksa ulusal gelişmenin gerekleri bakımından değil. İşçilerin kurtuluşu ulusal değil, toplumsal bir sorundur. Komünistleri asıl ilgilendiren ulusun kendi yazgısını tayin etmesi değil, ulusu oluşturan sınıflardan biri olarak proletaryanın kendi yazgısını tayin etmesidir.           
“ Öteki sorunlarda olduğu gibi ulusların kaderlerini tayin etme sorununda da bizim her şeyden önce ilgilendiğimiz nokta belirli bir ulus içinde, proletaryanın kendi kaderini tayin etmesidir.” (Lenin, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı, Sol Yayınları, s. 92).
Bütün uluslardan ve ulusal azınlıklardan proletaryanın sosyalist çıkarları tek bir komünist partisini gerektirir. Proletaryanın savaşım birliği örgüt birliği ile pekiştirilmelidir. Proletaryanın komünist partisi olarak örgütlenmesi tartışmalarında sorunun özü, kapitalizme karşı savaşım ortaklığının örgüt ortaklığına götürülmesi ve böylece bu savaşımın merkezileştirilmesi ve sürekliliğinin sağlanmasıdır. Merkezi ve sıkı bir biçimde örgütlenmiş Türkiye kapitalizmine karşı, merkezi ve sıkı örgütlenmiş bir savaşım olmaksızın, sosyalizm için savaşımın başarılı olması beklenemez. Aynı kapitalist sistem içinde aynı kapitalistler tarafından sömürülen ve aynı devlet tarafından baskı altında tutulan bütün etnik kökenlerden proleterlerin aynı partide örgütlenmelerinden ve böylece  savaşımın sürekliliğini sağlamaya çalışmalarından daha doğal , daha anlaşılır ne olabilir ki? Sorun devlet ölçeğinde merkezi olarak örgütlenmiş kapitalizme karşı devlet ölçeğinde merkezi olarak örgütlenmiş sosyalizm savaşımı sorunudur. Böylesi can alıcı bir sorunda proleterler arasındaki ulusal farklılıkları öne sürerek ve sömürge ya da ezilen bir ulusun varlığını gerekçe göstererek proletaryanın sosyalizm savaşımının merkezileştirilmesine karşı çıkılamaz. Bu merkezileşmenin temel aracı, olmazsa olmazı da birleşik ya da ortak bir marksist-leninist komünist partisidir. Proletaryanın sosyalizm uğruna savaşımının tarihi başka temel bir araç yaratmamıştır.
Proletaryanın örgütlenmesinde ezen ulusun proleterleri ile ezilen ulusun proleterlerinin sınıfsal çıkarlarının korunması temeldir. T.C sınırları içinde ezen ulusun proletaryası yalnız Türkiye’de değil, Kuzey Kürdistan’da da bulunmaktadır. Kuzey Kürdistan’daki Türk olan (göçmen) işçiler Kuzey Kürdistan’da kurulacak komünist partisi içinde örgütlenmelidirler. Asıl olan proletaryanın temel politik ve ekonomik çıkarlarıdır. Örgütlenme biçimi ve çalışma yöntemleri bu temel çıkarlara bağlıdır. Bunları gerçekleştirmenin araçlarıdırlar.
Ulusal kimliği ne olursa olsun, bütün proleterlerin temel ekonomik ve politik çıkarları, yerel düzeydeki bütün komünist politik örgütlerin  örgütsel birliğini gerektirir. Bütün uluslardan proleterlerin tek sınıf örgütlerinde birleşmeleri yönünde olan tarihsel gelişme göz ardı edilemez. Bu tarihsel eğilim hesaba katılmaksızın proletaryanın komünist partisi olarak örgütlenmesi sorunu ele alınamaz. Tarihsel-toplumsal gelişme, olanaklı olan her yerde tek ve bölünmez sınıf örgütleri kurulmasını zorunlu kılar.

Bölünmez sendikal hareket

Kuzey Kürdistan proletaryasını tamamen ayrı komünist örgüt ya da partide örgütleme politikası, yalnızca komünist hareketi bölmek değil, diğer tür örgütlenme biçimlerinin yanı sıra, proletaryanın sendikal hareketini, sendikal örgütlenmesini de bölmek demektir. Bölünmüş bir sendikal hareket bölünmüş bir işçi sınıfı hareketi demektir. Proletaryanın bir tür örgütünün bölünmesi, kaçınılmaz olarak, diğer tür örgütlerin de bölünmesine götürür. Örgütün bölünmesi savaşımın bölünmesi demektir. Bu ikisi arasında diyalektik bir ilişki olduğu iyice kavranmak zorundadır. Sorunun özü savaşımın örgütlenmesidir. Bir başka deyişle, örgüt savaşım içim vardır. Bu anlamda sorulması ve yanıtlanması gereken soru şudur: Proletaryanın birleşik savaşımı mı, yoksa yalnızca proleter dayanışma mı? Başka türlü sorulacak olursa: Türkiye proletaryasıyla Kuzey Kürdistan proletaryası arasındaki ilişkiler dolaysız yedekler arasındaki ilişkiler midir? Birleşik savaşım birleşik örgütleri zorunlu kılarken, karşılıklı dolaysız yedeklik ilişkileri örgütler arasında başka türlü ilişkilerin kurulmasını gerektirir.
Sendikal hareketin bölünmesi konusuna dönelim. Coğrafi bölgelere göre örgütlenme görüşünün benimsenmesi ve uygulanması durumunda, merkezi sendikaların şubelerinin karşısına yerel örgütlenmeleri ve şubeleri çıkarmak kaçınılmaz olur. Ayrı sendikalar örgütlemek, örneğin Kuzey Kürdistan proletaryasının ayrı komünist örgütlenmesi politikasının bir bileşeni olmak zorundadır. Proletaryanın sendikal örgütlenmesinde şöyle bir durum çıkar ortaya: enternasyonal bileşime sahip sendikaların yanı başında Kuzey Kürdistan işçi sınıfının bir bölümünün, hatta yalnızca bir bölüm Kürt olan işçinin sendikaları. Aynı fabrikada ya da işyerinde iki ya da daha çok sayıda sendika. Sendikal bölünmüşlüğün aşırı kronikleşmesidir bu. Çözüm nerededir? Belirli bir devletin sınırları içinde sendikal savaşım bütün sendikaların merkezileştirilmesini gerekli kılar. Bu iyice anlaşılır olmalı. Ne var ki, bunu kabul etmek ve açıklamakla sorun çözülmüş olmuyor. İşçi sınıfı hareketinin T.C.’nin her iki bölgesindeki özellikleri, sorunları ve görevleri nasıl ki bölgesel komünist örgütlenmeyi gerekli kılıyorsa, aynı durum sendikal örgütlenme bakımından da geçerlidir. Yani, sorunun çözümü sendikal örgütlenme sorununda da bölgesel ya da özerk örgütlenmede yatıyor. Coğrafi bölgelere, hatta  etnik kökenlere göre parçalanmış bir işçi sınıfı hareketi (sendikal hareketin bölünmesinin anlamı budur) temeline dayanan merkezi ve birleşik bir komünist hareket olanaksızdır. Komünist hareket bilimsel komünist teoriyle işçi sınıfı hareketinin birliğiyse eğer, bu ikinci hareketin parçalanmış değil, olanaklı olan en büyük ölçüde bütünleşmiş olması gerekir.

Kuzey Kürdistan proletaryasının ayrı örgütlenme hakkı ve komünist tutum

Buraya kadar yalnızca ortak ya da birleşik örgütlenme sorunu üzerinde duruldu. Ama, birleşik örgütlenme üzerine yapılan vurgu sömürge bir ülke parçasında yaşayan proletaryanın ya da herhangi bir  ezilen ulusun proletaryasının ayrı örgütlenme hakkı olmadığı anlamında anlaşılmamalı. Nasıl ki sömürge boyunduruğu altında tutulan Kürt ulusunun ulusal örgütler ve ulusal devlet olarak örgütlenme hakkı varsa, Kürt ulusunu oluşturan toplumsal sınıflardan biri olarak Kürt proletaryasının da Kuzey Kürdistan’da ayrı örgütlenme hakkı vardır. Bu hak Kürt ulusunun kendi politik yazgısını belirleme hakkı ilkesinin bir öğesidir. Bu nedenledir ki, ezilen ulusun ayrı örgütlenme hakkını kabul edip, ezilen ulusun proletaryasının, parti olarak örgütlenme dahil, ayrı sınıf örgütlerinde örgütlenme hakkını kabul etmemek olmaz. Ayrı örgütlenme hakkı ile ayrı örgütlenmenin kendisi karıştırılmamalıdır. Tıpkı ulusun ayrılma hakkı ile bizzat ayrılmasının karıştırılmaması gerektiği gibi.
Ezilen/sömürge ulusun proletaryasının, ulusun nüfus bakımından çoğunluğu oluşturduğu coğrafyada ayrı örgütlenme hakkını savunurken bu hakkın ne yönde kullanıldığı sorununa kayıtsız kalınamaz. Proletaryanın enternasyonalist çıkarları gerektirmediği sürece ezilen ulusun proletaryasının ezen ulusun proletaryasından tamamen bağımsız olarak örgütlenmesine karşı ideolojik savaşım vermek, sözü edilen hakkın böylesi bir biçimde kullanılmasına karşı propaganda yapmak komünistlerin görevleri arasındadır.
Proletarya, ulusal farklılıklar gözetmeksizin, kapitalist sınıfa karşı savaşımında sınırları belli bir devleti kendisine temel alır, onu sınıf savaşımı arenası olarak seçer. Bu devlet sınırları içinde aynı sınıf örgütlerinde, bu arada aynı komünist partisinde örgütlenmeyi savunur. Genel olarak doğru olun budur; ama mutlaklaştırılamaz.
Örneğin, bir dizi etken Kuzey Kürdistan proletaryasının bağımsız, ayrı sınıf örgütlerinde ve bu arada bağımsız bir komünist partisinde örgütlenmesini gerektirebilir. Bu etkenler şunlar olabilir: Devrim ulusal sorunu devlet ölçeğinde çözebilecek duruma ulaşmadan, Kuzey Kürdistan’daki Kürt ulusal hareketinin ulusal sorunun pratik çözümünü gündeme getirmesi; Ortadoğu ölçeğinde olayların gelişme aşamasının, Kürt ulusal hareketine ilişkin olarak birleşik ulusal hareket ve birleşik Kürdistan sorununu gündeme getirmesi; Kürdistan’daki Kürt işçiler (ezilen ulusun işçileri) arasında Türk olan işçilere (ezen ulusun işçileri) ve Türkiye komünistlerine karşı aşırı güven eksikliği; komünist hareketin devlet ölçeğinde zayıflığı; Ortadoğu ve genel olarak dünya proletaryasının sosyalizm uğruna savaşımının genel çıkarları... Önceden görülemeyecek ulusal ve uluslararası gelişmeler Kuzey Kürdistan proletaryasının tamamen ayrı olarak örgütlenmesini gerektirebilir. Böylesi bir olasılık karşısında hazırlıksız yakalanmak istenilmiyorsa eğer, değişmez şemalardan, titiz ve ayrıntılı bir muayene yapılmadan ve doğru tanı konulmadan, her koşul altında yazılması gerekli olduğu düşünülen reçetelerden uzak durmak gerekli.
Yukarıda sayılan etkenlerden birini ele alalım. Komünist hareketin zayıflığı, yani devlet ölçeğinde örgütlenme ve çalışma olanaklarından ve gücünden yoksunluğu ortak olmayan örgütlenmeyi zorunlu kılabilir. Komünist hareket, kaçınılmaz olarak, öncelikle ve her şeyden önce kapitalist ekonomi bakımından can alıcı ve büyük  kapitalist işletmelerin ve sanayi proletaryasının toplandığı bölgelerde ve kentlerde yoğunlaşmak zorundadır. Özellikle çocukluk ve gençlik aşamalarında. Bu durumda savaşım ve örgütlenmede sınırları belli bir devleti sınıf savaşımı alanı olarak seçen bir komünist örgüt ya da parti, işçi sınıfının kapitalist sınıfa ve kapitalist devlete karşı sosyalizm savaşımı bakımından görece az önem taşıyan bölgelerde, bu bölgelerde ezilen bir ulus yaşasa ve ulusal bir hareket varolsa bile, örgütlenemez. O örgütlenemiyor diye komünist örgütlenme boşluğu kalacak değildir. (Burada bir olasılığı ya da varsayımı tartışma konusu yaptığım daima göz önünde tutulmalıdır.) Eğer ayrı örgütlenmeyi savunan (bu ulusal sorunun çözümünde ayrı devlet olarak örgütlenmeyi savunmak demektir), savaşım ve örgütlenmede devlet sınırlarını değil de, ülke ya da ülke parçasını alan olarak seçen komünist bir örgüt varsa, görev, yoldaşça eleştiri ve inandırma çalışmasıyla birlikte, böylesi bir örgüte yardımcı olmaktır. Her  iki örgütün ya da partinin eylemleri olabildiğince eşgüdümlü olduktan ve aralarında verimli enternasyonal ilişkiler kurulduktan sonra büyük bir sorun oluşturmaz bu durum. İstenen, devlet ölçeğinde bütün komünistlerin örgüt birliğinin sağlanmasıdır. Ancak, nesnel ve öznel koşullar ya da bunlardan birisi buna olanak tanımıyor diye, söz konusu bölgedeki proleterler ve komünistler örgütsüz kalacak değildir.
Soruna başka bir noktadan yaklaşalım. Kuzey Kürdistan komünistleri, bütün eleştiri ve inandırma çalışmalarına karşın, proletaryanın sosyalizm uğruna savaşımının bölgesel ya da evrensel çıkarları ayrı örgütlenmeyi gerektirmemesine rağmen ayrı örgütlenmede ısrar ediyorlarsa, Kuzey Kürdistan dışındaki, yani Türkiye’deki, Kürt proleterleri ayrı örgütlemeye çalışmamaları koşuluyla yapılması gereken, eleştirel bir tutumla birlikte onlara yardımcı olmaktır.  Kuzey Kürdistan’da proletaryanın bağımsız politik bir güç olması ve kendi yazgısını kendi ellerine alması için savaşımda enternasyonalist dayanışmada bulunmaktır. Doğal ki yalnızca sözle değil. Kürt milliyetçi ideolojinin Kürt proleterlerini ve aynı biçimde Türk milliyetçiliğinin Türk proleterlerini zehirlemeye ve ideolojik etkisi altında tutmaya devam etmelerini önlemenin en etkili panzehiri enternasyonalist örgütlenmedir: tek devlet – tek parti. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere, bu da koşullara bağlıdır.(1)
Kuzey Kürdistan’da komünist çalışma yapan Kürt komünistleri (Kuzey Kürdistan’da proletarya büyük çoğunlukla etnik kökeni Kürt olan proleterlerden, komünistler de, yine büyük bir çoğunlukla, Kürt olan komünistlerden oluşur) ayrı örgütlenmede direndikleri sürece onlara yardımcı olunması biricik doğru politika olur. Yukarıda üzerinde durulduğu üzere, ezilen/sömürge ulusun proletaryasının ve komünistlerinin politik bakımdan ayrı örgütlenme hakları vardır ve bu hakka saygı duyulmalıdır. Nasıl ki, Kürt ulusunun özgürce ayrı örgütlenme hakkı varsa, Kürt proletaryasının da (Kuzey Kürdistan’da yalnızca Kürt proleterleri olmadığını daima göz önünde tutuyorum) ayrı örgütlenme hakkı vardır. Bu hakkın propagandası, Kürt proleterleri ile Türk proleterleri arasındaki güven eksikliğini giderme bakımından önemli bir rol oynar.
    Proletaryanın komünist örgütlenmesinde ölçüt, aynı devlet sınırları içinde yaşayan proletaryanın sınıfsal hak ve çıkarlarının komünistçe savunulması olmak zorundadır. Yoksa ulusun (bu gerçekte kapitalist burjuvazinin demektir) hak ve çıkarlarının savunulması değil. Sınıfsal çıkarlar ile ulusal çıkarlar arasındaki ilişkide birincisi geri plana itilemez.
Kuzey Kürdistan’da proletaryanın ya da yalnızca Kürt proletaryasının ayrı örgütlenmesi, devlet sınırları içindeki bütün uluslardan ve etnik azınlıklardan proletaryayı mutlaka zayıflatır, diye de iddia edilemez. Somut durum değerlendirilmelidir. Öyle durumlar olabilir ki, ayrı örgütlenmemek sosyalizm uğruna savaşımı zayıflatabilir. Ayrıca, yine öyle durumlar olabilir ki, belirli bir devletin sınırları içindeki proletaryanın bir kısmının bir başka devletin sınırları içindeki proletarya ile birlikte örgütlenmesi genel toplumsal ilerlemenin ve sosyalizmin çıkarlarına uygun düşebilir. Önemli olan işçi sınıfının sınıfsal çıkarları perspektifinin yitirilmemesidir. Yoksa, “benim”  devletimin sınırları içinde yaşayan bütün proleterlerin, ne pahasına olursa olsun devlet sınırları içinde örgütlenmiş olması değildir.

Eğer yalnızca öznel koşullar, örneğin Kuzey Kürdistan komünistlerinin ayrı örgütlenme istekleri ve bu isteğin proletaryanın ileri kesimleri tarafından desteklenmesi gibi, öyle gerektiriyorsa, ileride birleşmek üzere şimdilik ayrılmak neden olmasın? Evet, belirli bir devlet içinde yaşayan bütün etnik kökenlerden proletaryanın ortak sınıf örgütlerinde birleşmesi istenen bir şeydir. Öncelikle bunun için büyük komünist devrimci bir ısrar ve inatla çalışmak gerekir. Ama, bütün çabalara  karşın, Kuzey Kürdistan proletaryası, ya da onun bir parçası ayrı örgütlenmede ısrar ediyorsa eğer, proletaryanın sosyalizm uğruna savaşımının çıkarlarına zarar verilmediği sürece, ona engel çıkarmak, ortak savaşım ve örgütlenmeden yana olan komünistlerin işi olamaz. Burada zarar verip vermeme sorunu yalnızca ya da asıl olarak Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryasının, özellikle de  birincisinin çıkarlarına zarar verip vermemek açısından değil, dünya sosyalist devrimi uğruna savaşımın çıkarları bakımından ele alınır.
Ayrı örgütlenmenin etnik kökene göre örgütlenme olarak anlaşılması (komünistlerin soruna böylesi bir yaklaşımları söz konusu olamaz) ve bu tür örgütlenmenin Türkiye’de de gerçekleştirilmeye çalışılması kesinlikle kabul edilemez. Böylesi bir örgütlenme politikası tam anlamıyla milliyetçi bir politikadır ve niteliği gereği proletaryanın saflarını ve sosyalizm uğruna savaşımını bölücüdür. Kuzey Kürdistan’da ayrı örgütlenme politikası ile, “Türkiye Cumhuriyeti” devleti sınırları içinde Kürt olan işçileri ayrı örgütleme politikası tamamen ayrı politikalardır. Birincisi bazı koşullarda kabul edilebilir olduğu halde, ikincisi hiçbir zaman kabul edilemez. Bizim Bundcu örgütlenme politikasına değil, gerçekten komünist ve enternasyonalist örgütlenme politikasına gereksinmemiz vardır. Kuzey Kürdistan’da ayrı örgütlenmeden anlaşılması gereken de, vurgulana geldiği gibi, yalnızca Kürt proleterlerinin ayrı örgütlenmesi değil, Kuzey Kürdistan’daki bütün etnik kökenlerden proleterlerin ortak örgütlenmesidir. Bu anlamda olmak üzere enternasyonalist örgütlenmedir. Böylesi bir örgütlenme politikasına sahip olmayan ve pratik politik çalışmasında buna uygun davranmayan komünist bir ideolojik-politik kimliğe sahip değildir.
                    
***
Gelecek sayıda Kuzey Kürdistan komünist hareketi ile Türkiye komünist hareketi arasındaki ilişkiler üzerinde daha somut ve ayrıntılı olarak duracağım.

(1)Görüldüğü üzere yalnızca Kuzey Kürdistan proletaryasının Türkiye proletaryasından ayrı örgütlenmesinden, bunun nesnel ve öznel koşullarından söz ediliyor. Türkiye proletaryasının Kuzey Kürdistan proletaryasından ayrı örgütlenme olasılığı vb. tartışma konusu yapılmıyor. Bunun nedeni, Türkiyeli ve ortak savaşımı ve ortak örgütlenmeyi savunan Kuzey Kürdistanlı komünistlerin ve sınıf bilinçli proleterlerin böylesi bir durumu gündeme getirmemiş olmalarıdır. Kürt ulusu ve onu oluşturan sınıflardan biri olan Kürt kökenli proletarya sömürge boyunduruğu altında tutuluyor olmasaydı, büyük bir olasılıkla, Kuzey Kürdistan proletaryasının ayrı örgütlenme sorununu da tartışmıyor olacaktık.
|
_ _