 |
komunistdunya.org |
 |
|
 |
Son Yazılar |
 |
|
|
 |
PDK Devrimci Bülten- Sayı 50 (1) |
 |
 |
İÇİNDEKİLER
- CHP ve Sosyal Demokrasi
- Sosyalist Devrim ve Uluslararası Sermaye Karşısında Tutum Sorunu (V)
- Kuzey Afrika’daki ve Ortadoğu’daki Halk Ayaklanmaları Neyin Habercisidir?
- Marksizm ve “Ekonomik Anarşizm”
CHP VE SOSYAL DEMOKRASİ (CHP Evrim Geçirebilir mi?)
Deniz Baykal'ın bir komplo sonucu devrilmesiyle onun yerine geçen Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP'de ilginç bir değişim başgösterdi.
Kemal Kılıçdaroğlu gözle görülür bir şekilde CHP'yi Deniz Baykal-Önder Sav ikilisinin çizgisinden uzaklaştırmak istemektedir. Ancak bunun hiç de kolay olmadığı son dönemlerde parti içerisinde bazı politik sorunlar etrafında yaşanan olaylar ile ortaya çıkmış durumdadır.
Türkiye'de CHP'nin bir evrim geçirerek sosyal demokrat bir çizgiye gelmesi,AKP'nin ortaya çıkmasından çok daha önemli bir durumdur. Bugün Türkiye'de işbirlikçi tekelci sermayenin temel politik sorunu, politik sistemi köklü bir reforma tabi tutarak yeni bir konsesüs temelinde politik sistemi reorganize etmektir. Bu durumu bizzat sermayenin uluslararasılaşması dayatmaktadır.Sermayenin uluslararasılaşması yeni sorunlar yaratmış ve Türkiye Cumhuriyeti devletine iç ve dış politikada köklü reformlar dayatmıştır. Örneğin sermayenin uluslararasılaşmasının en önemli sonuçlarından bir tanesi Türkiye açısından AB ile ilişkileri sorunudur.Türkiye sermayenin uluslararasılaşmasına ekonomik ve politik yönden adapte olabilmek için AB'ye üye olmak istemektedir. ABD,AB ve IMF çapasıyla köklü reformlar gerçekleştirerek sosyal huzursuzluğu azaltmak ve bir sosyal devrimi belirli bir süre ertelemek istemektedir. Gerekli ekonomik ve politik reformlar yapılamadığı taktirde Türkiye'nin 12 Eylül 1980 öncesinden daha karışık bir politik ortam içerisine sürükleneceğini, işbirlikçi tekelci sermayenin (İTS) önemli bir kesimi artık açıkça görmektedir.
Ancak Türkiye'nin burjuva-demokratik bir temelde tam dönüşümü, İTS içerisinde yeni bir ittifak politikasını gerekli kılmaktadır. Çünkü hiçbir parti tek başına Türkiye'nin politik dönüşümünü gerçekleştiremez. Ne AKP ne CHP ne de BDP , zaten MHP bu dönüşüme karşıdır.
Görünün odur ki Türkiye'de üstten reformlar yolu ile burjuva-demokratik bir politik yapıya geçiş ancak bir CHP-AKP ve bunlara eklemlenen BDP-PKK ve bazı liberal parti ve grupların bir politik bloku sayesinde mümkündür. Ve bu noktada bütün sorun bu politik blokun gerçekleşip,gerçekleşmeyeceği sorunudur ve gerçekleşecekse bunun nasıl olacağı sorunudur. İşte tam da bu noktada CHP stratejik bir yere sahiptir ve İTS'nin hiçbir partisinde olmayan bir özelliğe sahiptir.
CHP potansiyel olarak Türkiye'de bütün toplumsal katmanlara kadar inebilecek bir yapıya sahiptir.Bu özellik ne AKP'de ne de İTS'nin bir başka partisinde mevcuttur. İşin daha da ilginci CHP , BDP ile birlikte Sosyalist Enternasyonal'e üyedir ve biçimsel (içerik olarak değil ) olarak sosyal demokrat bir partidir.Bu durum potansiyel olarak onun hem İTS'nin diğer katmanlarına hem de liberal ve küçük-burjuva sınıflara kadar uzanan bir yelpazede etkili olmasının imkanlarını barındırmaktadır.Ama bunun için partinin gerçekten sosyal demokrat bir çizgiyi içselleştirmesi zorunludur.
Bugün CHP'de göze çarpan en önemli özellik sosyal demokrat bilinç eksikliğidir ve bu bilinç eksikliği bir çok düzeyde göze çarpmaktadır. Bu bilinç eksikliği ideolojik,politik ve örgütsel olmak üzere üç temel düzeyde belirmektedir ve her biri diğerini etkilemektedir. Bunların layıkıyla iç içe geçirilmesi ve bir nitelik sıçramasına yolaçması önemli bir zaman dilimi gerektirmektedir. Kaldı ki CHP içerisinde sosyal demokrat bilinç ile taban tabana zıt önemli bir bürokratik-milliyetçi damar vardır ve ısrarla partinin sosyal demokrat dönüşümüne takoz koymaya çalışmaktadırlar. CHP içerisinde bir tür iki çizgi söz konusudur ve bu iki çizgi partiyi ilgilendiren bütün önemli sorunlarda su yüzüne çıkmaktadır ve bu çizgi mücadelesi sosyal demokrasi lehine çözülmediği taktirde partinin iç politikada gerekli politik kombinezonları yaratamayacağı çok açıktır.
CHP'deki değişimin kaynağı kaset komplosu olarak görünse de aslında partiye bu değişimi dayatan AKP'nin politik mücadelenin düzeyini yükseltmesidir. Üstü örtülü darbe yoluyla AKP'yi indiremeyeceğini anlayan bazı güçler, partinin politik tabanının genişlemesi temelinde ve seçim yoluyla AKP'yi altetmenin planlarını yapmaya başlamışlar ve bu temelde partiyi etik olmayan yollar ile değişime zorlamışlardır. Belki de bu değişimin sonucunu kendileri de tahmin etmemişlerdir. Ama sonuçta partinin tepe noktası sosyal demokrat bir politikaya geçmek isteyen bir grubun eline geçmiştir ancak partinin ana gövdesi eski yönetim anlayışının etkisi altındadır ve değişimi hem zaman gerektirir ve belki de bu ana gövde değişimin önünü kesecektir. Partinin bu tutucu ana gövdesi Kemal Kılıçdaroğlu'nun politik kliği ile partinin sempatizan kesimi ve kamuoyunun baskısı arasına sıkışmış durumdadır ve hiç kuşkusuz partiyi tekrar ele geçirmek için uygun bir ortamı beklemektedirler. CHP'nin sosyal demokrat bir çizgiye gelme eğilimi ya da potansiyelinin ortaya çıkması, devlet içerisindeki güç mücadelesi üzerinde önemli bir etkiye yolaçmaktadır. AKP karşısındaki milliyetçi cephe zayıflamakta ve dağılma eğilimine girdiği gözlenmektedir. Ancak burada çok önemli bir sorun vardır , o da,bu durumun göreceli olduğu ve şayet stratejik bir kazanıma dönüştürelemediği bir durumda bu kazanımların hızla eriyeceğidir. Peki bu durum nasıl bir stratejik kazanıma dönüştürülebilir? Bunun olabilmesi için şu durumun ortaya çıkması gerekir:
- CHP-AKP-BDP ittifakının PKK destekli olarak ortaya çıkması gerekir.Bu ittifakı ise ancak CHP gerçekleştirebilir. CHP'nin olmadığı bir ittifak bloku hem sağlam olmaz hem de toplumun geniş kesimlerini kucaklayamaz. AKP-BDP ittifakı CHP olmadan gerçekleşemez. Bu noktada AKP ve BDP CHP'ye muhtaçtırlar.
- CHP'nin liderliğinde gerçekleşecek bu ittifak sayısal gücü stratejik bakımdan ele geçireceği için çok köklü reformları gerçekleştirecek ve Türkiye'nin burjuva-demokratik dönüşümünü tamamlamış olacaktır.
- Ancak bu esnada bu ittifakın yapması gereken en önemli iş,giderek sıkışacak olan milliyetçi cephenin bir darbe girişimini bastırmak ya da savuşturmak olmalıdır. Bunu ise ittifakın yapısını koruyarak ve sürdürerek yapabilirler.
- Bugün ordu milliyetçi bir biçimde içe kapanmış durumdadır ve anti-demokratik yasadışı faaliyetleri ince bir şekilde devam etmektedir. Ordunun özerkliğine son verilmesi ve tamamen sivil otoriteye bağlanması ancak ittifak blokunun gerçekleştirebileceği bir politik durumdur. Bu ittifak politikasının dışında hiçbir parti tek başına bunu gerçekleştiremez.
- Bundan dolayı ittifak blokunun oluşturulmasında zarar görecek olan iki kesim bulunmaktadır ve olaylar bu unsurları kaçınılmaz olarak birbirine yaklaştıracaktır: Ordu ve MHP.
- Bu son ikisi arasında ideolojik,politik ve psikolojik düzeyde bir bağlantı söz konusudur ve bu iki kurum birbirinden güç almaktadır.Bundan dolayı ittifakın başarısı bu iki kurum arasındaki bağlantıyı koparmaktan geçecektir.
Gerek uluslararsı konjonktür gerekse de iç politik denge göstermiştir ki, ordunun gerek açıktan gerekse de perde gerisinde iktidarın iplerini elinde tutması eskisi gibi mümkün değildir.Bundan sonra ortaya çıkacak faşist diktatörlük sivil faşistlerin iktidarın iplerini ellerinde tuttuğu ve ordunun onun gölgesine sığındığı bir diktatörlüğü dayatmaktadır ki bu durum MHP'yi farklı bir politik aktör olarak ileriye çıkarmaktadır.
Bugün MHP bütün politik gücünü ve cesaretini CHP,AKP ve BDP'nin bir politik ittifak oluşturamamasından almaktadır ve böyle bir oluşumu da saldırgan taktikler ile önlemeye çalışmaktadır. MHP, böyle bir politik merkez oluştuğu andan itibaren halkın ve ulusun büyük kitlelerinden tecrit olacağını ve oy oranının yüzde beşlere kadar gerileyeceğini iyi bilmektedir. Onun için her yol ile CHP,AKP ve BDP ittifakını engellemeye çalışacaktır. İşin ilginç tarafı bu politik merkez oluşmadığı ve Ordu ve MHP'yi baskı altına almadığı taktirde , MHP'nin adım adım iktidara ilerleyeceği ve bu yolda CHP'yi koltuk değneği yapacağıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu kliğinin CHP içerisinde geleceği ülkenin tam burjuva demokrasisine geçmesine ve bu yöndeki görevlerinin bilincinde olmasına bağlıdır. Ama sosyal demokrat bilinç eksikliği partinin stratejisinin yanlış ele alınmasına götürmektedir ve hatta parti içerisinde bir CHP-MHP kolalisyonunu düşünen bir klik bile vardır. CHP eğer sosyal demokrat bir çizgide ilerleyecekse MHP'den her halukarda uzak durmalıdır.
Şayet Kemal Kılıçdaroğlu kliği CHP'yi sosyal demokrat çizgiye çekemez ve politik merkezi oluşturamaz ise Ordu ve MHP etkisinin parti içerisinde gelişmesini engelleyemez ve parti yönetimindeki yerini koruyamaz. Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu kliği biraz da konjonktürün yardımı ile Deniz Baykal ve Önder Sav kliklerini sarstı ve bastırdıysa da bu kliklerin parti içerisinde hala güçlü oldukları milletvekili aday listelerinin belirlenmesinde görülmüştür. Israrla parti içerisinde bir grup, CHP'yi eski çizgiye yakın tutmak istemektedir ve bazı adayların (Mehmet Haberal,Sinan Aygün,Mustafa Balbay vs) kabul ettirilmesi parti içerisindeki bu bilek güreşinin bir sonucudur. Ama her halukarda CHP sosyal demokrat tarihsel rolünü bulamaz ve oynayamaz ise Kemal Kılıçdaroğlu'nun klik olarak tasfiyesi kaçınılmaz olacaktır.Partinin son dönemdeki durumu, dönüşüm için zamana ihtiyaç olduğunu ancak olayların ardı arkası kesilmeyen baskısı ve çok önemli sorunlarda acil tutum belirleme sorunu yani gerekli zamanın olmaması sorunu, CHP içindeki değişimin önündeki en büyük engeldir. Üstelik bunlara Kemal Kılıçdaroğlu kliğinin ideolojik ve politik hazırsızlığı ve eksikleri de eklenince değişim daha da zor hale gelmektedir.
CHP eğer sosyal demokrat bir dönüşüm geçirmeye başlarsa,onun en çok MHP karşısında sağlam ideolojik,politik ve örgütsel tutum alması gerekecektir. Dönüşüme uğrayacak CHP'nin MHP ile karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır ve partinin bu karşılaşmaya hazır olduğu söylenemez. CHP dönüşüm geçirmek istiyorsa MHP'nin niyetlerinden ve taktiklerinden kendisini sakınması gerekmektedir.Yine aynı şekilde CHP dönüşüm geçirdikçe, AKP ve BDP ile yakınlaşması ve başka bir politik düzlemde ilişkilerini düzenlemesi kaçınılmazdır.
CHP içerisindeki klikler arasındaki politik denge, ülke genelindeki politik dengeye ve onun gelişimine bağlıdır ve de ondan ayrı düşünülemez. CHP içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu kliğinin yenilmesi ve milliyetçilere iktidar yolunun açılması , İTS içerisinde tarihsel bir politik kırılmaya yolaçacaktır ve kaçınılmaz olarak Türkiye'nin zapturap altına alınması ile sonuçlanacaktır. Bu aynı zamanda üstten reformlar yolu ile dönüşümün son bulduğu anlamına gelecek ve adım adım aşağı sınıfların politik motivasyonunun artmasına götürerek devrimci önlem ve metodları gündeme getirecektir.
DEVRİMCİ BÜLTEN
|
 |
|
|
|
 |
|
 |
|