[ Kurdî   English   Francais                                 PROLETER DEVRİMCİLER KOORDİNASYONU (PDK)  28-05-2023 ]
{ komunistdunya.org }
   Açılış_sayfanız_yapın  Sık_Kıllanılanlara_Ekle

 Site Menü
   Ana Sayfa
   Devrimci Bülten
   Yazılar / Broşürler
   Açıklamalar
   Komünist Hareketten
   İlerici / Devrimci       Basından
   Kitap - Broşür PDF
   Sanat
   Görüşler

 Arşiv - Ara
   Arşiv
   Sitede Ara

 İletişim
   Bağlantılar
   Önerileriniz

_ _
{ }


_ _
{ Son Yazılar }
Devrimci ve Demokrat...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
EMPERYALİZM VE TÜRKİ...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
_ _
{  PDK Devrimci Bülten - Sayı 52 (1) }
| Devrimci Bülten
SURİYE'DE EMPERYALİST İÇSAVAŞ

Bir buçuk yıldan beri Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı sarsan ve rejim değişikliklerine neden olan halk hareketleri için bir bilanço çıkarmanın zamanı artık gelmiştir.

Bu halk hareketlerinin altında varolan ya da yıkılan anti-demokratik rejimlerden pek de farklı olmayan politik eğilimler çıkmıştır.Yani bu hareketler hiç de iddia edildiği gibi demokratik bir içeriğe sahip değildirler.

Tunus ve Mısır'da Müslüman Kardeşler örgütü ağırlıklı islami partiler, yapılan seçimler sonucunda hükümete geldiler.Bu partiler çok karmaşık bir politik kompozisyona sahiptirler ve içlerinde radikal islami unsurlardan , muhafazakar ve liberal islami unsurlara kadar uzanan geniş bir politik yelpazeye sahiptirler. Ancak her geçen gün tutucu ve anti-demokratik yanları giderek açığa çıkmakta ve ağırlık kazanmaktadır.Bu haliyle bu partiler,gerici radikal dini eğilimleri giderek daha fazla cesaretlendirmektedirler.

Halk ayaklanmalarının ilk günlerinde,mevcut politik güç dengelerinden dolayı bazı liberal eğilimler sergileyen bu hareketler, iktidara geldikleri andan itibaren baskıcı, tutucu ve anti-demokratik yanlarını sergilemeye başlamışlardır. Tunus'ta mevcut hükümet kadınların toplumda baskı altına alınması ve haklarının daraltılması doğrultusunda (yeni anayasada kadınların "erkeğin tamamlayanı" olarak ifade edilmesi gibi) bazı yasal düzenlemelere gitmesi karşısında, kadınlar sert tepki göstermeye ve kitlesel protestolara başlamışlardır.Yine Mısır'da yeni hükümet, islami ve tutucu yaşam tarzını toplumun genelinde yavaş yavaş oturtmaya başlamıştır.

Tunus ve Mısır'da liberal unsurlar,ilk başlarda politik islama vermiş oldukları destekleri, ortaya çıkan tutucu ve anti-demokratik politikalardan dolayı (Türkiye'deki AKP ile liberaller arasındaki ilişkiye benzer bir ilişki) giderek geri çekmeye başlamışlardır.Tunus ve Mısır'da ortaya çıkan politik yapı,Türkiye'nin tek parti diktatörlüğünden "çok partili diktatörlüğe" geçişte ortaya çıkan politik yapıya çok benzemektedir.Rejimin anti-demokratik yapısı "seçim süsü" ile gizlenerek, kitlelerde büyük bir demokratik yanılsamaya neden olmaktadır.

Tunus ve Mısır'da ortaya çıkan anti-demokratik ve gerici politik yapıların,orta ve uzun vadede, bu halkların demokratik ve sosyal beklentilerini karşılaması mümkün değildir ve bu noktada halk ile bu gerici yeni rejimler arasında bir tür "geçici ateşkes" sözkonusudur ve  ilerideki içsavaşlar için politik bir düğüm atılmıştır.

Libya'da ise durum daha da vahimdir ve yıkılan Muammer Kaddafi rejiminden çok daha geri bir rejim ortaya çıkmıştır.Yeni rejim emperyalistlerin desteği ile resmen Şeriat devleti ilan etmiş ve tamamen anti-demokratik ve baskıcı bir karakter almıştır.

Irak'ta askeri işgal yoluyla Baas rejimini deviren ABD ve İngiltere,Irak'ta siyasal istikrarı sonunda ülkeyi İran'ın nüfuzu altına bırakmayı kabul ederek sağlamaya çalışmaktadır.Irak'taki Maliki hükümeti,İran'ın desteğiyle giderek rejimi Şii eksenli ve baskıcı bir politik temele yerleştirmektedir.

Afganistan'da 2002 yılında yıkılan Taliban rejiminin yerine sağlam bir hükümet bütün askeri ve politik çabalara rağmen kurulamamıştır ve ülkedeki içsavaş bütün hızıyla sürmekle birlikte,Taliban Afganistan'daki savaşı giderek Pakistan'a yaymakta ve bu ülkeyi de giderek içsavaşın eşiğine getirmektedir.

Suriye,bölgede politik istikrarsızlığa sürüklenen diğer ülkelerden, içsavaşın almış olduğu boyut ve içsavaşın karakteri noktasında giderek ayrışmaktadır. Suriye'deki içsavaş giderek çok önemli politik göstergeler sunmaktadır. Aslında Suriye'den önce Libya'da bunun provası yapıldı.Bugün Suriye'de yıkılacak bir rejimin altında Libya'daki gibi bir gerici rejim çıkacaktır.

Suriye'deki içsavaş tamamen gerici güçler tarafından yürütülen bir içsavaştır. Suriye'deki Baas rejimi,Rus ve Çin emperyalistleri ile İran tarafından desteklenmektedir; onun karşısında yeralan Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ise, ABD ve AB emperyalistleri ile birlikte Türkiye,Suudi Arabistan,Katar ve İsrail tarafından desteklenmektedir. Hatta bu ikinci grup dahi silahlı muhalefetin kompozisyonundan dolayı kendi aralarında birlik halinde değildirler.Suriye'de içsavaşa tutuşan güçler tamamen gerici emperyalist kamplara dayanmaktadırlar ve onların Suriye'deki gerici dayanaklarını oluşturmaktadırlar.

Savaş politikanın şiddet araçları ile devamı ise,Suriye'deki içsavaş,işbirlikçiler aracılığı ile yürütülen bir emperyalist içsavaştır. Emperyalistler Suriye'de işbirlikçileri aracılığı ile bir içsavaş yürütmektedirler ve bu temelde de nüfuz alanlarını korumak ya da genişletmek istemektedirler.

Suriye'de Baas rejimine karşı silahlı muhalefeti örgütleyen SUK ve ÖSO'nun zerre kadar ilerici ve demokratik bir yapısı yoktur. Batı Kürdistan'daki PYD'ye ve PKK'ye karşı yapılan açıklamalardan da görüldüğü gibi,Baas rejiminin yıkılmasından sonra eğer iktidara gelirlerse anti-demokratik ve baskıcı bir rejim kuracakları görülmektedir ve Türkiye'nin gerici bölgesel politikaları ile uyumlu olmaya özen göstermektedirler.

Komünist ve devrimciler,Suriye'de yaşanmakta olan gerici emperyalist içsavaşta taraf tutmamalıdırlar.Komünist ve devrimciler Suriye'ye dışarıdan bir emperyalist askeri müdahaleye karşı çıkarlarken,bu politikayı Suriye'deki diktatör rejime karşı olan bir devrimci politika ile de mutlaka birleştirmelidirler.Aksi taktirde bir emperyalist grubun politikalarının değirmenine su taşınmış olunur.

Suriye emperyalistler ve onların gerici bölgesel dayanakları açısından ilginç bir stratejik kavşak oluşturmaktadır.Giderek dünyanın bütün önemli bölgeleri ve  bu bölgeler içerisindeki küçük bölgeler, emperyalist politikanın karmaşık yumağı içerisinde birbirine bağlanmakta ve genel bütünlük ile kopmazcasına bir bütünlük oluşturmaktadır.

Suriye'de Baas rejiminin çökmesi ve Batı emperyalistlerine bağlı bir rejimin ortaya çıkmasıyla hem İran tamamen kuşatılmış olunacak ve Lübnan ve Filistin'deki etkisi zayıflayacak hem de Rusya ve Çin'in Ortadoğu'daki ağırlığı zayıflayacaktır.Kaçınılmaz bir şekilde Suriye'den sonra sıra nükleer çalışmalarından dolayı İran’a gelecektir.İran'da rejimin düşmesi ise Rusya ve Çin'in Kafkasya ve Orta Asya'da baskı altına alınması ve giderek çevrelenmesi demektir. Bu durum bölgelerin birbirine olan jeopolitik bağımlılığının da arttığının bir göstergesidir ve halkalardan birinin eksilmesi emperyalist merkez üzerinde baskının ve politik stresin artması anlamına gelmektedir.
Bölgelerin bu birbirine bağımlılığı, empryalistleri bölge ülkelerinin iç politikalarına daha fazla ilgili hale getirmekte ve bu iç politikalardaki değişimlere karşı daha hassas kılmaktadır.Bu noktada empryalistler zayıf ülkelerin iç politikalarında etkili olacak araçlar geliştirmeye çalışmaktadırlar ve giderek bir işbirlikçi tabaka yaratarak kendi politikaları ile uyumlu olmalarını sağlamaya çalışmaktadırlar.

Bundan dolayı giderek çeşitli ülkelerde yaşanan içsavaşların ille de ilerici olması sözkonusu değildir.Gericiler arasında da bir içsavaş mümkündür ve bu duruma karşı politik olarak uyanık olmak gerekir.Zaten tehlike 2003 yılında Irak işgali sırasında ve 2006 yılının Ağustos ayında İsrail'in Lübnan'ı bombaladığı sırada geliyorum dedi.

2003 yılında Irak'ta emperyalist işgale hayır kampanyası Baas rejimine karşı bir politika ile birleştirilmediği için ve yine 2006 İsrail Lübnan savaşında da İsrail'e karşı bir politika Hizbullah'ın gerici politikalarına karşı bir politika ile birleştirilmediği için, pratikte bir gerici politik grubun yedeğine düşülmesine neden olmuştur.

Bundan dolayı Suriye'deki gerici emperyalist içsavaşta komünistler, devrimciler ve demokratlar taraf olmamalıdırlar ve üçüncü ve her iki gerici gruba da karşı olan bir devrimci içsavaşa taraf olmalıdırlar ve bunun propagandasını yapmalıdırlar.

DEVRİMCİ BÜLTEN

|
_ _