[ Kurdî   English   Francais                                 PROLETER DEVRİMCİLER KOORDİNASYONU (PDK)  28-05-2023 ]
{ komunistdunya.org }
   Açılış_sayfanız_yapın  Sık_Kıllanılanlara_Ekle

 Site Menü
   Ana Sayfa
   Devrimci Bülten
   Yazılar / Broşürler
   Açıklamalar
   Komünist Hareketten
   İlerici / Devrimci       Basından
   Kitap - Broşür PDF
   Sanat
   Görüşler

 Arşiv - Ara
   Arşiv
   Sitede Ara

 İletişim
   Bağlantılar
   Önerileriniz

_ _
{ }


_ _
{ Son Yazılar }
Devrimci ve Demokrat...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
EMPERYALİZM VE TÜRKİ...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
_ _
{  Devrimci Bülten Sayı 61(3) }
| Devrimci Bülten


SİYASİ VE ASKERİ ÇİZGİNİN BİRLİĞİ NE ANLAMA GELİR? (I)

K.Erdem 


I-Giriş

Türkiye Devrimci Hareketi (TDH) çok önemli bir politik sorun ile karşı karşıyadır ve bu sorunu çözmeden politik mücadelesini geliştirmesi ve halkın geniş kesimleri içerisinde güç olması mümkün gözükmemektedir.Bu sorun devrimci hareketin nasıl bir askeri çizgi geliştireceği ve bunu politik çizginin güçlü bir aracı haline nasıl getireceği sorunudur.Askeri çizginin rolü ve önemi,onun politik çizginin önündeki engelleri kaldırmasında yatmaktadır.

Sınıflı toplumun ortaya çıkmasıyla birlikte savaşlar, toplumsal çıkar farklılaşmasının ürünü olarak ortaya çıkmaya ve bu çıkarları korumanın ve geliştirmenin aracı olmaya başladığı andan itibaren,ordu ve savaş işleri de siyasetin ayrı bir uzmanlık alanı haline geldi. Bir iktidar genel olarak iki temel aracın sıkı birliği üzerine oturur: İdeolojik-politik ve şiddet araçları.Halkın bir kısmı ideolojik ve politik etki aracılığıyla kontrol edilirken,bir kısmı da şiddet (ordu ve polis gibi) araçları aracılığıyla kontrol edilmeye çalışılır. Egemen sınıfların ideolojik araçları bir noktaya kadar dengelenebilinirken, şiddet araçlarının yasal yollardan dengelenmesi mümkün değildir.Çünkü devlet para basma tekeli gibi silah bulundurma ve kullanma tekelini de elinde bulundurur ve de onu devlet yapan da biraz da budur.

Devletin otoriter ve baskıcı niteliğinin geliştiği ve halkın normal biçimsel ve hukuki haklarını dahi kullanamadığı durumlarda,onun bu haklarını koruma ve geliştirme ihtiyacı doğar.Devletin şiddet araçlarıyla halkın örgütlülüğünü önlediği ve onların birlik olmasını engellediği durumlarda,bu örgütlülüğün ve politik bilinçlenmenin önündeki engellerin kaldırılması gereksinimi ve ihtiyacı gelişir.İşte askeri çizgi, bu gereksinim ve ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkmaktadır.Bundan dolayı siyasi çizginin ihtiyaçlarına ve genel eğilimlerine sıkı sıkıya bağlıdır.Belirli bir siyasal çizgiye ve bu çizginin ilkelerine uygun gelişmeyen bir askeri çizginin hem mantığı hem de başarı şansı yoktur.

Silahlı mücadelenin kendine ait bir mantığı yoktur.Onun mantığı sıkı sıkıya bu silahlı mücadeleye hükmeden siyasi çizgiye bağlıdır.Bu siyasi çizgi ise,bir siyasal hareketin toplumun devrimci ve demokratik dönüşümü temelinde hazırlamış olduğu siyasal program ve bu programı gerçekleştirmek için oluşturmuş olduğu siyasal strateji ve buna uygun düşen taktikler bütünlüğünden oluşur.

Askeri çizginin bu siyasal çizginin mantığını izlemesi ve kendisini bu siyasal çizgiye adapte etmesi zorunludur.Böyle bir siyasal perspektifte gelişmeyen bir silahlı mücadelenin,çok kısa bir zaman içerisinde yozlaşması ve terörizmin dar ufku ile sınırlanması ve de bir siyasal ve askeri bozgun ile sonuçlanması, kesin değil eşyanın tabiatı gereğidir.

Gerek Türkiye'de gerekse de dünyanın başka ülkelerindeki devrimci hareketlerin silahlı mücadelelerindeki başarısızlığın temel nedeni,genel olarak küresel emperyalist sistem özel olarak da verili ülkenin bu küresel sistem içerisindeki konumu karşısındaki siyasal yetersizliktir.Bu yetersizliğin altında yatan temel neden ise felsefi ve ideolojik yetersizliktir.

Aslında sorunun kökenleri çok daha derinlerdedir.Genel olarak dünya devrimci hareketinin değerler sisteminde ve bu değerler sisteminin kurulmasında ciddi hataları ve eksiklikleri sözkonusudur.Doğru bir değerler sistemine sahip olmayan bir hareketin,bu temel üzerinde doğru bir politik program,strateji ve taktikler bütünlüğü  ve bu temelde de doğru bir silahlı mücadele geliştirmesi mümkün değildir.

Devrimci hareket çoğu zaman, uğruna mücadele ettiği sınıfların tarihsel doğasına uygun olmayan bir değerler sistemine sahip olmuştur. Bu eksik ve yanlış değerler sisteminin oluşmasına neden olan durum ise, kapitalizmin tarihsel çerçevesini yeterince bilince çıkaramama ve bu temelde yanlış bir sosyalizm-komünizm teorisine sürüklenme anlayışıdır.Aslında Marx ile Engels'ten beri bu sorun,sürekli güncelliğini korumuş ve neredeyse çözümlenmemiş bir sorundur.


II-"Bolşevik Bürokratik Devrim" Anlayışı ve Doğru Bir Devrimci Çizgi Sorunu

Kapitalizmin tarihselliği ve bu temelde siyasal iktidarı ele geçiren komünist hareketin siyasal iktidarı hangi perspektif temelinde örgütleyeceği sorunu belki de ilk defa hem pratik hem de teorik olarak Uluslararası Devrimci Hareket'in gündemine, Ekim Devrimi ile birlikte girdi.Bolşeviklerin siyasal iktidarın örgütlenme sorununa vermiş oldukları hem teorik hem de pratik cevap, baştan aşağı yanlış olup,daha çok anarşizmin tarihsel özelliklerini yansıtmaktaydı. Lenin'in anarşizmi, çok kısa bir zaman sonra,bu anarşizmin karşıtı olan  bürokratizmin kapsamlı bir şekilde geliştirilmesine neden oldu. Anarşizmin yıkıcılığı ve dağıtıcılığı ancak kapsamlı bir bürokratizm ile toplanabilirdi,ki bu noktada anarşizm ve bürokratizm birbirlerini besleyen ve koşullandıran iki çizgi olmuştur.

Bolşevikler iktidara gelene kadar az çok doğru bir siyasal strateji ve taktik çizgi oluşturabildiler.Her ne kadar bir çok eksiklikleri olsa da (ki onların muhalefetteki teori ve pratikleri mutlaka eleştiri süzgecinden geçirilmelidir) iktidarın ele geçirilmesi noktasındaki teorik ve siyasi donanımları,onun korunmasına göre daha tamdı.Ancak bu iktidarı nasıl kullanacaklarını bilmiyorlardı.Çünkü sosyalizmin ya da komünizmin ne olduğunu ve yaşadıkları çağın ve Rus toplumunun hedeflemiş oldukları komünist toplum ile mesafesini ve bu mesafe için gerekli olan tarihsel çabanın ne olduğunu bilmiyorlardı.Bu eksiklik onları aşırı hareketlere sürükledi ve çok yıkıcı teorik ve pratik sonuçlara neden oldu.

İktidardaki felsefi ve ideolojik yetersizliğin neden olduğu bürokratik devrim anlayışı,giderek Bolşevizm biçiminde diğer ülkelerin devrimci hareketleri içerisine sızdı ve bu hareketlerin program,strateji ve taktik sorunlarını olumsuz bir şekilde etkiledi.Bürokratik devrim anlayışının en önemli olumsuz sonucu , yanlış bir değerler sisteminin oluşturulması oldu.Tarihsel gerçekliğin ters yüz edilmesi ile birlikte oluşturulan bürokratik değerler sistemi, aslında devrimci hareketi, demokratik değerler sisteminden ve halkın geniş tabakalarından ve de en önemlisi onun doğru bir politik strateji ve esnek bir taktikler bütünlüğü oluşturmasını engelleyerek,neredeyse onu kötürüm etti.Tarihin çok önemli dönemleri hariç,bu bürokratik çizgi etkili olamadı.Örneğin faşizmin uluslararası alanda yükseldiği ve halklar üzerinde terör estirdiği bir dönemde (ki iki dünya savaşı arası dönemi), zorunluluktan dolayı halkın belirli bir kesimi bu bürokratik harekete yöneldi.Yine klasik sömürgeciliğin aşılmaya başlandığı ve dayanılmaz hale geldiği yerlerde sömürge halkların sığınağı haline geldi.Bunun dışında bu bürokratik hareket ve onun devrim anlayışı, toplumda küçük-burjuvazinin dışında pek kabul görmedi.

Dünyanın bir çok yerinde küçük-burjuvazi,kendi teori ve pratiğini Bolşevizmin bürokratik devrim anlayışına dayandırmıştır/dayandırmaktadır.Bu devrim anlayışı küçük-burjuva ve liberal sınıfların baskı altına alınmasına dayanır ve bu durum onun toplumsal darlığının asıl nedenini oluşturmaktadır.Bir tek hareket bu noktada istisna oluşturmuştur,ki o da PKK'dir. Ancak PKK'nin de Bolşeviklerin sosyalizm ve komünizm anlayışlarına benzer anlayışları olup, iktidarın ele geçirilmesinden sonra bu çizgi devam ettikçe çok ciddi sorunları olacaktır (Bu nokta ayrı bir makalenin konusudur).

Ama PKK'nin Kürdistan devrim pratiği temelinde geliştirmiş olduğu, tarihsel devrim bloku anlayışı, Bolşevik bürokratik devrim anlayışından köklü bir kopuşu ifade etmektedir,ki bu noktanın üzerinde önemle durulması gerekmektedir.Çünkü bu tarihsel devrim bloku tek Kürdistan'a özgü bir durum değil, evrensel özellikler barındıran bir olgudur ve devrimci hareketin Bolşevik bürokratik devrim anlayışından kurtulması için önemli ipuçları barındırmaktadır.

PKK'nin Kürdistan devrimi bağlamında oluşturmuş olduğu ve işçi sınıfından, halk yoksullarına, küçük-burjuvaziye ve liberal burjuvaziye kadar uzanan tarihsel devrim bloku, ilk başlarda gerek hareketin kendisi tarafından, gerekse de onun dışındaki devrimci hareket tarafından,Kürdistan devriminin ulusal kurtuluş biçiminin özgün yanından kaynaklandığı sanılıyordu. Sömürge  ve ezilen uluslarda,burjuvazinin de dış güçler tarafından baskı altına alınmış olması ve bu burjuvazinin orta tabakalarının da kurtuluştan çıkarı bulunması,devrim blokunun bu kadar geniş tutulmasının doğal karşılanmasına neden oluyordu.

Böyle bir devrim bloku,ulusal kurtuluş problemi olmayan bir ülkedeki  devrimci hareket tarafından asla tasvip edilmez.Hatta böyle bir hareket tamamen reformist ve tasfiyeci bir hareket olarak damgalanmaktadır.Bunun en önemli nedeni, bürokratik Bolşevik devrim anlayışıdır.

Bolşevik devrim, strateji ve taktik sorunlara kapitalizmin yanlış ve eksik analizi temelinde yaklaştığı için,strateji ve taktik sorunlarında da bir çok hata ve yanlışlık söz konusudur.Bolşevik Parti Ekim Devrimi'ne yürürken ve sosyalist devrim perspektifiyle hareket ederken,yanlış bir kapitalizm-sosyalizm ilişkisiyle hareket ediyordu.Bolşeviklere göre, yarı-proletarya ile özel ittifak halindeki proletarya sosyalist devrimle iktidarı ele geçirebilir ve sosyalizmin inşasına başlayabilirdi ama eğer Rus sosyalist devrimi, Avrupa sosyalist devrimi ile  desteklenmez ise kısa bir zaman sonra bu inşa kalıcı olmayarak restorasyona uğrayacaktı.Sosyalizmin inşa döneminde ise,küçük-burjuvazi ve orta burjuvazi de kaçınılmaz olarak karşı-devrimci olacaklardı , çünkü sosyalizm özel mülkiyeti ortadan kaldırırken bu burjuva sınıflar bu duruma direneceklerdi.Soyut olarak doğru olan bu fikirlerin Rusya'da hiçbir karşılığı yoktu. "Ekim Devrimi'nin Anatomisi" adlı kitabımda bu sorunu ayrıntılı bir şekilde analiz ederek, Lenin ve Bolşeviklerin hatalarının kaynaklarını ve devrimin yozlaşması ve bürokratikleşmesinin nedenlerini ortaya koymaya çalıştım.

Sosyalist devrim anlayışının bu şekilde kurulması ve sosyalist devrime yürürken ve hemen sonrasında küçük-burjuvazinin ve liberal burjuvazinin bu baskı altına alınması,dünya devrimci hareketini büyük bir felakte sürüklemiştir.Çünkü bu teorik mantık ve bu mantığın ortaya koymuş olduğu bütün orantılar yanlıştır. Bu olay kaynağından teorik olarak tekrar kurulmadan,doğru bir devrim programı ve buna hizmet eden doğru bir askeri çizgi oluşturulamayacaktır.

Bu noktada askeri çizgimizi doğru bir tarihsel temele oturtabilmemiz için, kapitalizmin tarihselliğini ve bu tarihsellik üzerinde sınıfların karşılıklı ilişkilerini ve bu tarihsellik ile bağlantılı olarak devrim programını tekrar kurmamız ve işte bu doğru orantılar temelinde askeri çizgimizi kurmamız gerekmektedir. Eğer savaş siyasetin döl yatağı  içerisinde şekilleniyorsa, siyasetin programı da kapitalizmin döl yatağında yani tarihsel zemininde şekillenmektedir.

Türkiye ve dünya devrimci hareketinin temel problemi,sosyalizmin ve komünizmin tarihsel olarak neye benzediğini bilmemesi ve devlet kapitalizmini sosyalizm ile birbirine karıştırmasıdır.Konumuzun dışında olduğu için bu noktaya girmiyorum ve sadece geçerken şunu belirtmek istiyorum ki,hala daha günümüzde de en gelişmiş emperyalist ülkede dahi sosyalizmin maddi şartları oluşmamıştır.Ekim devrimi dönemindeki Rusya'da ise bu şartlar hiç mevcut değildi.

Ekim Devrimi dönemindeki Rusya,tarihsel olarak giderek kapitalizmden çıkan ve sosyalizme (komünizm) doğru yol alan bir toplum değil,feodal kalıntılarının varolduğu ve tamamen kapitalizmin tarihsel zemini içerisine çekildiği bir toplumdu.Ama bu dönemde ve hala daha da günümüz dünya devrimci hareketi içerisinde sosyalizm anlayışı,iktidarın ele geçirilmesinden sonra üretim araçlarının kamulaştırılması anlayışı üzerine oturtulduğu için, üretici güçlerin tarihsel düzeyine bakmadan,sosyalizm için üretici güçlerin kamulaştırılması yeterli görülmektedir.Bu anlayış kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu bir toplumda, sosyalizm için yapılması gereken şeyin sadece üretim araçlarının kamulaştırılması olduğunu ileri sürmektedir.Bu anlayış tamamen yanlıştır ve sorunun çözümü bu makalenin konusu değildir.

Kapitalizmin tarihsel olarak aşılmadığı bir dönemde pekala devrimci hareket iktidarı ele geçirebilir.İktidarın ele geçirilmesiyle,kapitalizmin tarihsel olarak aşılması iki farklı şeydir.Marksist devrim literatüründe, nasıl burjuva-demokratik devrim tamamlanmadığı halde,proletaryanın bu devrime önderlik ederek, kesintisiz bir şekilde devrimi sosyalist aşamaya taşıma anlayışı mevcut ise, aynı şekilde devrimci hareket, iktidarı ele geçirdiği zaman tamamen burjuva bir tarihsel temel yani ekonomik yapı ile karşı karşıya kalabilir.Bu durumda onun  görevi, kesintisizliği içerisinde ve devlet kapitalizmi önderliğinde kapitalizmin ara aşamalarını , dünya kapitalizmi ile bir bütünlük oluşturduğunu unutmadan en kestirme yoldan geçme ve bunun yol ve yöntemlerini bulma olmalıdır.

Bu sorun bizi başka bir soruna ve noktaya  götürmektedir.Madem kapitalizm tarihsel  yani ekonomik olarak aşılmamış ise ve bundan dolayı burjuva bir tarihsel yapı söz konusu ise,o zaman iktidarda olan işçi sınıfı ve müttefiklerinin ortaya koymuş oldukları iktidarın siyasal karakteri nedir? 

Politik devrim yoluyla iktidara gelen ama tarihsel olarak kapitalizmin tarihsel sınırlarını daha aşamamış olan bir devrimci hareket,ne kadar isterse istesin burjuva demokrasisinin tarihsel ufkunu aşamaz. Rus devriminde önce 1905 ve daha sonra da 1917 yılında ortaya çıkan Sovyetler, aslında Rusya'da burjuva demokrasisinin tarihsel fonksiyonlarını yerine getiriyorlardı.Yine aynı şekilde bugün KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği), yarın devrim olduğu zaman burjuva demokrasisinin tarihsel fonksiyonlarını yerine getireceklerdir.Ama bu burjuva demokrasisi,burjuvazinin iktidarda olduğu burjuva demokrasisinden farklıdır.İşte bu da bizi başka bir soruna ya da noktaya götürmektedir.

Burjuvazinin önderliğindeki burjuva demokrasisi "Kapitalist Modernite" olarak kendisini ortaya koyarken, işçi ve emekçilerin iktidarın iplerini elinde tuttuğu bir burjuva demokrasisi "Demokratik Modernite" olarak kendisini ortaya koymaktadır.Aynı tarihsel zeminde yani burjuva ekonomik ve politik zeminde olmalarına karşın bu iki farklı burjuva demokrasisi,farklı tarihsel ufuk ve hedeflerinden dolayı,farklı fonksiyonlara sahip olurlar.

Kapitalist  Modernite, kendisini kapitalizmin tarihselliği ve kar olgusu ile sınırlandırmış olduğu için,bütün toplumsal ve tarihsel süreçleri bu kar olgusu ve kapitalizmin ebedi olarak kendisini yeniden-üretimine odaklamaktadır.Bu odaklama yeri geldiği zaman burjuva demokrasisinin ortadan kaldırılmasını ve  halkı baskı altına alan faşist ve  farklı diktatör biçimleri de içermektedir. Kapitalist Modernite kar olgusu ve kapitalist üretimi, tarihsel olarak  zamanını doldurduğu zaman dahi ayakta tutmak isteyecek ve bunun için de halkı bu sistemin ayakta tutmasına tamamen kurban edecektir.İşte bu noktada Kapitalist Modernite, burjuva demokrasisinin büyük ideallerini teker teker terkederek,onun karşısında yeralmakla kalmayacak ama bunları toplum yaşamında tamamen silmeye de çalışacaktır.

İşte Demokratik Modernite'nin farklılığı bu noktada iyice ortaya çıkacaktır. Demokratik Modernite işçi ve emekçilerin önderliğindeki burjuva demokrasisi olduğu için ve işçi sınıfının kurtuluşu ise tarihsel olarak kendisini yoketmekten geçtiği yani komünist bir toplumun ortaya çıkmasından geçtiği için, Demokratik Modernite kendisini kar olgusu ya da her koşulda kapitalizmin yeniden-üretimi ile sınırlamayacaktır.O  kar olgusunu ve kapitalizmin iktisadi kategorilerini geçici olarak kullansa dahi,o bu olguları kapitalizmin tarihsel sınırlarını parçalamak ve toplumu komünist bir topluma götürmek için kullanacaktır. Bundan dolayı demokrasiden yani halkın ezici çoğunluğunun siyasi yaşama katılmasından ve onu örgütleme anlayışından hiçbir zaman ödün vermeyecektir.

Hem Kapitalist Modernite hem de Demokratik Modernite geçici olarak aynı tarihsel alanda yanyana bulunsalar dahi, kapitalizmin dünya ölçeğindeki gelişmesi ve derinleşmesi karşısında giderek ayrışmaları kaçınılmazdır. Hatta Kapitalist Modernite'nin kapitalizmin tarihsel sınırlarına dayanmasıyla birlikte, giderek faşist biçimlere sığınarak,burjuva demokrasisinin tarihsel alanını tamamen Demokratik Modernite'ye bırakması kuvvetle muhtemeldir.

O zaman yukarıdaki analizden şu çıkmaktadır: Tarihsel olarak burjuva çerçeveyi daha aşmayan bir toplumda, iktidara gelecek olan emeçi sınıfların küçük-burjuvazi ve liberal burjuvaziyle, devrimden önce oluşturmuş oldukları iktidar blokunun daha uzun bir süre devam edeceği ve bu iktidar blokunun tarihsel temellerinin de dünya kapitalizminin derinlikleri içerisinde yattığı sonucu çıkmaktadır.Demek ki Kürt Özgürlük Hareketi'nin oluşturmuş olduğu devrim bloku,geçici ve ulusal sorunun varlığından kaynaklanan bir durum değil, Türkiye gibi ülkeler başta olmak üzere emperyalist ülkelere kadar da genişletilebilecek bir tarihsel fenomendir.

Bolşeviklerin Ekim Devrimi'nden hemen sonra,ekonomi  politikalarındaki hatalarının sonucunda giderek küçük-burjuvazi ve liberal burjuvazinin tamamen baskı altına alınması politikaları  ve bürokratik bir diktatörlüğe dönüşen iktidarları tamamen yanlıştı. Bu dar ve bürokratik tarihsel temel ve anlayışa dayanan bütün devrimci hareketlerin doğru bir siyasal çizgi ve bu çizgiye bağlı doğru bir askeri çizgi geliştirme olanakları olmayacaktır.


|
_ _