IV-Partileşme ve "Şehir Gerilla Savaşı"
Partileşme aynı zamanda Şehir Gerilla Savaşı Stratejisi'ne geçtiğimiz dönem de olacaktır.Partileşmeyi zorunlu olarak Şehir Gerilla Savaşı izleyecektir. Bu savaş aslında, iktidar stratejisinin politik çerçevesiyle içiçe geçen bir süreçtir.Ancak mantık serimini ayrı ayrı yapıyoruz ama pratikte içiçe geçen tek bir süreç olduğu unutulmamalıdır.
Türkiye’de devrimci bir partinin inşası ancak devletin egemenlik alanının dışında yani legal alandan ziyade illegal (yasadışı) alanda ve gizli olarak yaratılabilir. Böylesi bir partinin inşasıyla birlikte devrimci siyasetin kendisini Türkiye’nin büyük metropollerinde ama özellikle de ilk başlarda İstanbul’un büyük emekçi mahallelerinde örgütleyen ve ilk etapta sadece illegal araç ve metodlar kullanan; politik etkisinin büyümesi ile birlikte zamanla devletin mahallelerdeki sabit ve hareketli kolluk güçlerine karşı askeri eylemler düzenleyerek ve buralarda önce devletin otoritesinin aşınmasını sonra da zayıflamasına ve yok olmasına neden olan bir askeri mücadeleyi verebilecek düzeye çıkarması gerekmektedir.
Devrimci bir partinin emekçi mahallelerde “siyasi üsler” kurarak ve zamanla bunları “Şehir Gerillasının” desteği yaparak ve devletin otoritesini zayıflatarak halkın devrimci örgütlenmesine alan açan ya da bu toplumsal çerçeveyi oluşturan siyaseti, devlet karşısında siyasi dayanıklılığı ve sürekliliği uzatabildiği ölçüde halkın geniş kesimlerine ulaşabilecek ve onları büyük yığınlar halinde devrimci siyasete kazanma olanağını da elde edecektir.
Bu devrimci dayanıklılığı ve sürekliliği sağlayan bir devrimci parti, HDP gibi legal ve liberal partiler ile yapacağı ittifak ile hem partinin “savaş örgütü”nü yığın örgütleri ile çevirerek “derine gömme” olanağı elde edecek, hem de devrimci siyasetini bu legal kurum ve partiler aracılığı ile halkın geniş kesimlerine aktarma ve kendisini halkın bu geniş kesimleri içerisine sokma olanağı elde edecektir. Bu dönem aynı zamanda devrimci siyasetin reformist siyaset üzerinde politik hegemonyasının kurulması ile el ele yürüyecektir.
Türkiye Devrimci Hareketi'nin işçi sınıfıyla birleşmek adına, çalışmasının odağına koyduğu işyeri odaklı ve tamamen sendikalist ve de legal bir çalışmaya sahip olan anlayışına son vererek,devrimci çalışmayı "işçi ve emekçi mahalleleri" etrafında örgütleyen ve genel olarak halkın bu örgütlenmesini, Şehir Gerilla Savaşı'yla birleştiren bir siyasal perspektife geçmek gerekmektedir.Bunun için:
a-Devrimci çalışmanın dağılmasını önlemek için, siyasi ve askeri çalışmayı tek bir merkeze ya da merkezlere yoğunlaştırmak gerekir.Bunun için "Pilot Mahalleler ya da Bölgeler" seçilmelidir. "Silahlı Propaganda ve Ajitasyon Birlikleri" (SPAB) aracılığıyla bu bölgeler ya da mahalleler, giderek Şehir Gerilla Savaşı'nın "siyasi üsleri" olacak bir ideolojik,politik ve örgütsel olgunluğa ulaştırılmalıdırlar. Siyasi üslerin oluşması sürecinde SPAB, düşmanın askeri güçlerini direk hedeflemeden sadece pasif stratejik savunma amaçlı bir anlayışa sahip olacaktır.Genellikle gün batımında ve geceleri pilot mahallelerde propaganda ve ajitasyon çalışması yaparak faaliyet göstereceklerdir.SPAB aracılığıyla siyasi üslerin oluştuğu dönem aynı zamanda, Şehir Gerilla Savaşı'nın plan ve taktik hazırlıklarının yapıldığı dönemdir.
b-SPAB'ın çalışması sonucunda, pilot mahallelerin gerilla savaşının temelini oluşturacak siyasi düzeye gelmeleriyle birlikte, SPAB'ın yanında giderek Aktif Stratejik Savunma'nın ana unsurları olan, pilot bölgelerde devletin ileri karakollarını ve sokak aralarında devriye gezen hareketli unsurlarını işlemez hale getirecek olan, Öz Savunma Birlikleri'nin (ÖSB) ortaya çıktığı döneme geçilecektir.ÖSB'nin amacı,tamamen "hareketli savaş" taktiğine dayalı olarak hareket ederek, geceleri ya da gün batımında pilot bölgede, devletin egemenliğinin ve etkisinin yok edilmesini sağlamaktır. ÖSB'nin Aktif Stratejik Savunma'da temel askeri stratejisi,günün belirli bir bölümünde (gün batımı), düşmanın mahalleye girişini ve yaklaşmasını engelleyecek bir askeri güce ve taktik yapıya sahip olmaktır.Böylece ÖSB'nin güvenli hale getirdiği pilot mahallelerde SPAB, istediği gibi yayılarak,partinin siyasetini halkın geniş kesimleri arasında yayma ve onları partinin siyasetine kazanma olanağına sahip olacaktır.Bu durum kaçınılmaz olarak partinin yedeklerini geliştirecektir.
c-Devrimci savaşın ve siyasetin etkisinin gelişmesi sonucunda,mücadele Pilot Bölgeleri aşarak başka mahallelere taşınacaktır.Mücadelenin bu gelişmesi, farklı nitelikte bölgelerin ya da alanların oluşmasına neden olarak,bu alanların koordine edilmesini önemli bir stratejik sorun olarak ortaya çıkaracaktır.
d- Devrimci mücadelenin genel olarak karşılaşacağı üç temel alan ve bunların arasında yeralacak ara alanlar olacaktır.Alanların niteliklerindeki farklılığın nedeni,devrimci siyasetin buralardaki nicelik durumudur. Devrimci siyasetin niceliğinin azlığından çokluğuna doğru gittikçe , alanın siyasal niteliğinde de değişme olacaktır.Buna göre:
A-Düşman Alan: Devrimci siyasetin etkisinin az yada hiç olmadığı alan ya da mahallelerdir.Bu alanlar devletin egemen siyasetinin anlayışı altındadırlar. Bu alanlarda devrimcilerin barınması zordur.
B-Tarafsız Alan: Devletin egemen siyasetinin altında olmadığı ve daha çok sistemin kendi içerisindeki muhaliflerinin etkisi altında bulunan ama devrimci ve demokrat bir siyasi ağırlığın da bulunduğu alanlardır.Bu alanlar ne tam olarak devletin etkisi altındadır ne de devrimci siyasetin.
C-Kurtarılmış Alan:Kurtarılmış alandan bahsederken,bu alanlara devletin girememesinden bahsetmiyoruz.Halkının ezici olarak devrimci siyasete verdiği desteği anlatmak istiyoruz.Bu alanlar ÖSB'nin savaşını destekleyen ve ona her açıdan yardımcı olan alanlardır.Bu alanlarda gece hakimiyeti göreceli olarak ÖSB ve Milis Kuvvetleri'ndedir.
Şehir Gerilla Savaşı'nın en önemli stratejik problemi,bu üç alan ve bunlar arasında yeralan melez alanlardaki askeri çalışmayı tek bir askeri strateji olarak birbirine bağlamak olacaktır.Şehir Gerilla Savaşı'nın politik amacı,sürekli olarak düşman alanlarını tarafsız alanlara ve tarafsız alanları da kurtarılmış alanlara dönüştürrek, devrimci siyasetin alanının ve derinliğinin genişletilmesidir.
e-Farklı alanlar üzerindeki devrimci siyasi ve askeri faaliyetlerin örgütlendirilmesinin biçimi, önemli bir stratejik sorundur. Türkiye devrimci hareketinin bu noktada bugüne kadar ki örgüt anlayışı terkedilerek, daha modern ve devrimci savaşın koşullarını karşılayan bir anlayışın getirilmesi zorunludur.Buna göre: Birçok alanın ülke içerisindeki YATAY ilişkileri yokedilmelidir.Bir ya da bir kaç alan tek bir komuta kademesine bağlanarak, DİKEY olarak direkt ülke dışındaki ÖSB Ana Karargah Komutanlığı'na bağlanmalıdır.Her komutanlık, biri Ana Karargah'ta olan Stratejik Komutanlık ve diğeri ülkede olan Taktik Komutanlık olarak örgütlenmelidir.Taktik Komutanlık tamamen Stratejik Komutanlığa bağlı olmalıdır. Böylece birçok savaş alanı, ülke içerisinde yatay bir ilişkiye sahip olmadan dikey olarak farklı yollardan Ana Karargah'a bağlanmalıdır.
Bu tür bir örgütlenme yani farklı alanların birbirinden ayrı olarak, dikey bir şekilde ve farklı yollardan Ana Karargah'a bağlanması, Stratejik Savunma'nın karakterine uygun olarak Excentrique (Merkezdışı) bir hareket tarzına sahip olmamızı sağlayarak, devletin Concentrique (Merkezsel) saldırılarını boşa çıkarmamıza imkan verecektir.
f- Her savaş kaçınılmaz olarak, güçlü ve düşmanın uzanamayacağı güvenli bir cephe gerisi örgütlülüğünü gerektirir.Bu geri cephenin çok önemli iki fonksiyonu vardır.Birincisi, hareketin önderliği için güvenli bir alan olarak işlev görerek, hareketin devamlılığını sağlar.İkincisi, düşman tehlikesinden uzak olarak ve güvenli bir şekilde ve de kesintiye uğramadan hareketin siyasi ve askeri unsurlarının ideolojik,politik,örgütsel ve askeri eğitimini tamamlamasını sağlar.Ülke içerisindeki politik çalışma sonucunda ortaya çıkacak yedeklerin eğitimi için, ülke dışında ve güvenli bir yerde bir Savaş Akademisi'nin kurulması ve gerekli savaş eğitiminin örgütlendirilmesi zorunlu ve stratejik bir önemdedir.
g- Şehir Gerilla Savaşı, "dar ve derin bir cephe düzeni tertibatı" temelinde örgütlenen,gerilla birliklerinin akıcılık,sürat ve sürprizi birleştirdikleri ve vur-kaç temelindeki hareketli savaşa göre savaştıkları bir savaş olacaktır. Bu tür savaşta , Nispi Merkezi Komuta yapısı uygulayarak esnek bir yapının elde edilmesi sağlanmalıdır.Gerilla Savaşı, stratejik olarak belirlenen askeri çizginin dışında bir başka askeri eylemliliğe asla sahip olmamalıdır.Askeri alanın dışında ve özünde terörizm olan hiçbir askeri eyleme izin verilmemelidir. Terörizm elbette ki önemli ve gereklidir ancak onun kullanılacağı yerler özeldir ve ileride buna değinilecektir.
h- Şehir Gerilla Savaşı'nın belirli bir aşamasından sonra, birçok kurtarılmış alanın (C tipi alanların) güçlerinin birleştirildiği ve mahallelerdeki merkezi karakollara saldırıların örgütlendiği yeni bir stratejik aşamaya geçilecektir.Bu aşama legal alanlarda birçok yığın örgütünün oluştuğu ve devrimci savaş ve illegal çalışmanın geniş legal ve yarı-legal yığın örgütleriyle çevrelendiği bir döneme tekabül edecektir.Bu yeni stratejik aşamanın amacı,devlet karşısında Politik Denge konumu elde edebilmek ve onun toplumsal gücünü dengelemektir.
Teorik olarak "C tipi alanlar"ın çoğalmasıyla ve bunların stratejik bir temelde birleştirilmeleriyle,bu alanların arasında kalan devletin merkezi karakolları ve kolluk güçlerinin de halk üzerindeki denetim ve kontrolünün de ortadan kaldırılması gerekmektedir.Bu dönem aynı zaman da, Gezi tipi büyük kitle eylemlerinin yoğunlaşacağı, bir tür "Türk Serhildanları"nın sıklıkla yaşanacağı dönem olacaktır.
i-Şehir Gerilla Savaşı'nın Stratejik Denge aşaması,mahallelerdeki merkezi karakollara karşı askeri eylemlerin , "Gezi tipi Serhildanlar"la birleştirildiği dönem olacaktır.Burada gözetilen temel politik amaç,devlet içerisindeki farklı burjuva klikler arasındaki çelişkilerin keskinleşmesini sağlamak ve aralarındaki politik rekabeti kızıştırarak, devletin genel olarak güçten düşmesini sağlamaktır.Bu dönemedeki siyasi ve askeri eylemlilikler,tek hükümet ile burjuva muhalefet arasındaki çelişkileri keskinleştirmeyecek ama hükümet ile Ordu arasındaki çelişkilerin keskinleşmesini de sağlayacaktır. Hatta bu dönem, Ordu'nun içerisinde de klikleşmelerin arttığı ve devrimci-demokrat fikirlerin yoğun bir şekilde yayıldığı dönem olacaktır.
j-Burjuva siyasetin ve devletin stratejik denge aşamasındaki bu bölünmüşlüğü ve parçalanmışlığı ortaya çıkmadan, devrimci siyaset Stratejik Saldırı'nın karar aşamasına geçemeyecektir.Stratejik Saldırı aşamasına gelindiğinde, "C tipi alanlar" tek çoğalmamış ama çoğunda gündüz hakimiyeti de devrimci harekete geçmiş ve "B tipi alanlar" da aynı oranda çoğalmış, "Gezi tipi serhildanlar" Kuzey Kürdistan'daki gibi günlük olaylar haline gelmiştir.Devrimci hareket, Marmara Bölgesi'ni koruyan 1.Ordu'yu tek dengelemeyecek, ona karşı sayısal üstünlüğü (kitlelerin alanları doldurmaları anlamında) ele geçirmiş olacaktır.Koşullar iktidarın alınması ve bir "Savaş Hükümeti"nin kurulması için olgunlaşmıştır.
k-Şehir Gerilla Savaşı'nda ÖSB'nin önemli bir bileşeni olarak "Özel Kuvvetler" denilen bir askeri birliğin oluşturulması zorunludur. Özel Kuvvetler, istihbarattan, suikast ve sabotaja,sahte belge ve doküman hazırlamadan,mali sorunlara,silah tedarikinden özel operasyonlara kadar uzanan geniş bir alanda görev yapacaklardır.
l-Özet olarak, Şehir Gerilla Savaşı, ülke dışında güvenli bir alanda konumlandırılacak olan, Ana Karargah Komutanlığı ve Savaş Akademisi'ni öngörmektedir.Bu sonuncusu bir tür Eğitim ve Doktrin Komutanlığı olarak işlev görecektir. Ülke içerisinde de, Öz Savunma Birlikleri'ni konumlandıracaktır. ÖSB ise üç temel güçten oluşmaktadır: 1-Şehir Gerilla Birlikleri (ŞGB). Bunlar hareketli savaşın operasyonel birlikleridir. 2- Silahlı Propaganda ve Ajitasyon Birlikleri (SPAB). 3-Özel Kuvvetler.
m-Şehir Gerilla Savaşı’na paralel olarak, legal alanlardaki çalışmaların da yoğun bir şekilde örgütlenmesi zorunludur.Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, ülke içerisinde hiçbir legal ve illegal ilişki sisteminin olmaması ve her iki alanın kendi içerisinde kapalı bir devre gibi işlemesidir. Legal alanlardaki çalışmalar ayrı bir alan çalışması olarak, dikey bir şekilde ülke dışındaki Merkez Komite’ye bağlanmalıdır.
ŞGB ve SPAB'nin hareket tarzını ve işlevlerini siyasi çizginin ihtiyaçları doğrultusunda ortaya koyabilmek için,Lenin'in "Ne Yapmalı?"da geliştirmiş olduğu Profesyonel Devrimciler Örgütü (PDÖ) anlayışını doğru kavramak gerekmektedir.Lenin'in eserinde tasarladığı PDÖ aslında bir savaş örgütüydü.Bu örgütün bileşenleri şeklen propagandacı,ajitatör ve örgütleyici olsa da aslında ruhen askerdiler.Zaten Lenin eserinde açıkça, bu PDÖ'nün yeri geldiği zaman silahlı ayaklanmayı da örgütleyeceğini belirtmişti.
Lenin'in eserinde vurgu daha çok profesyonel devrimci kadro ve onun nitelikleri üzerinedir.Bu kadro halk içerisinde partinin çizgisinin geliştiricisi ve genel olarak "halka siyasi bilincin taşıyıcısı"dır.Bundan dolayı onun partinin programı,stratejisi ve taktiklerini uygulayacak düzeyde olması zorunludur.Halktan ya da sınıftan ileri olamayan bir hareketin halkı örgütleyemeyeceği açıktır.İşte Marksist literatürdeki Parti Okulu kavramı aslında bu profesyonel devrimcinin bu programı, stratejik ve taktik çizgiyi uygulayacak düzeye çıkması için oluşturulmuştur. Bu kurumun tarihsel fonksiyonu budur.Bütün devrimci örgütlerde bu kurum vardır.Gerek "eğitim çalışmaları" biçiminde olsun, gerek bazı ileri kadroların geri kadroları eğitmek için geliştirmiş olduğu (belirli kitapları önerme,kitap ve yazı temin etme, basit silah eğitimi verme vs.) bütün basit yöntemler bu alana girerler.
Lenin profesyonel devrimci kadronunun kitle çalışmasını etkili yapabilmesi için, ona bir yardımcı ya da araç oluşturmuştur.Bu araç bir politik gazetedir.Bu politik gazete profesyonel devrimci kadronun yardımcısı ya da aracıdır.Ancak oportünizm olguları çarpıtmaya doymaz ve bu ilişkiyi öylesine tersine çevirmiştir ki, teorinin bütün içeriğini boşaltmıştır.
Leninist örgüt tipinde kadro ve üyenin kitle çalışması, halk ile kurulan "organik ilişki" yani yüzyüze ilişki üzerine oturur.Halk ile olan bu ilişkinin yerini hiçbir ilişki biçimi tutamaz ve bugün iletişim araçlarının gelmiş olan boyutu da buna dahildir.Bu organik ilişkinin yardımcısı ve onu tamamlayan unsuru ise politik gazetedir. Bundan hareketle kitleyle iletişimde "organik ilişki temel ve yayın aracı ikincildir" diyebiliriz.İşte oportünizm bu anlayışı "yayın aracı temel ve organik ilişki ikincildir" anlayışına çevirerek, devrimci hareket içerisindeki oportünizmin ve felaketin temelini hazırlamıştır.
Profesyonel devrimci kadronun aracının temel ve kendisinin ise ikincil bir yere oturtulmasıyla birlikte,devrimci pratiğin bütün amacı bu aracın kitlelere ulaştırılması olmaya başlamıştır.Zamanla bu yasadışı politik gazetenin legal bir gazeteye çevrilmesiyle,bu araca bağımlı bir şekilde şekillenen kadro da devrimci pratiğini bu alana hapsederek,bütün devrimci özünden boşaltılmıştır.Giderek gövdesi legalde ama sadece bir kaç kadronun gizli olduğu ama devrimci pratiğin kendisinin tamamen reformist ve oportünist olduğu bir devrimci pratik ortaya çıkmıştır.
Bu noktada da PKK TDH'nden ileridedir.
Aslında ilk defa Leninist örgüt ve parti tipini bu topraklara taşıyan ve bunu da Kürdistan'ın özgün koşulları temelinde yapan PKK'dir. Lenin'in profesyonel devrimci kadrosunun kollektif-propagandacı, kollektif-ajitatör ve kollektif-örgütleyici özelliğinin üçünü birden , Sayın Abdullah Öcalan gerillaya vermiştir.Partinin siyasi çizgisinin gerekleri temelinde gerillanın bu politikleşmesi ve çok yönlü gelişimi (ki akademi aracılığıyla gerçekleştirilmektedir) , siyasi çizginin devrimci niteliğinin korunması için zorunludur.
Gerillanın politikleşmesi olgusunu ilk defa uygulayan Mao'dur. Leninist örgüt tipine uygun bir şekilde gerillayı politikleştiren Mao, bu politikleşen gerilla aracılığıyla,Çin kırında siyasi ve askeri görevleri içiçe geçirerek, Çin halkının politik eğitimini ve bu temelde devrimini gerçekleştirmiştir.Bu anlayış daha sonra Vietnam devrimine geçmiş ve Sayın Başkan ve PKK ile birlikte de Kürdistan'a taşınmıştır. İşte bu anlayışın farklı bir versiyonu yani "Şehir Gerilla Savaşı" biçimindeki versiyonu da, PKK ve Kürdistan'dan üzerinden TDH ve Türkiye'ye geçmektedir.
Şehir Gerilla Savaşı'nın anatomisini kır gerilla savaşı içerisinden çıkarmak mümkündür.Nasıl kır gerilla savaşında halk içerisinde propaganda,ajitasyon ve örgütlenme faaliyetlerini yapabilmek için gerillanın düşman üzerinde darbesine ve baskısına ve de bu temelde alanın güvenli hale getirilmesine ihtiyaç varsa,aynı şekilde Şehir Gerilla Savaşı'nda da başka bir biçimde aynı olacaktır.Halkın politik eğitimine yönelmeyen hiçbir gerilla savaşının geleceği yoktur.
Burjuva iktidar halkı ideolojik,ekonomik,politik ve askeri olarak öyle bir şekilde çerçeveler ki, bu çerçeveleme burjuva iktidara karşı her türlü meydan okumanın sürekli tırpanlanmasıyla sonuçlanır. Ekonomik ilişkiler zaten iktidarın (tek devlet anlamında değil) ideolojik,politik ve askeri zırhının koruyuculuğu altında sürekli üretilmektedir ama bu sonuncular da son tahlilde, ekonomik ilişkiler tarafından tekrar üretilir ve sağlamlaştırılırlar.
İktidar mücadelesi veren bir hareketin toplumsal bir güç olabilmesi için, halkı örgütleyebilmesi ve onunla içiçe geçebilmesi gerekmektedir. Ama halk devletin ideolojik,politik ve askeri zırhıyla korunmaktadır ve halka devrimci yani devleti yıkacak bir şekilde her gidiş,bu zırh tarafından engellenir.İşte bir devrimci hareket halka ulaşabilmek için bu devlet zırhını delmek durumundadır.Bunun için de savaşa başvurur. O zaman halkı örgütlemek demek,devletle savaşmak demektir. Halka siyasal bilinç taşırken,buna engel teşkil eden devleti devre dışı bırakmak, gerilla savaşının ya da her türlü devrimci savaşın temel amacıdır.
İşte tam da bu noktada ŞGB ile SPAB arasındaki ilişki ve bu ilişkinin doğası açığa çıkmaktadır.Bu ikisi arasındaki ilişki bir madalyonun iki yüzü gibidir ve biri kendi varlığını diğerinde bulur.Her biri kendisi olabilmesi için,diğeri ile ilişkili olmak zorundadır.SPAB'ın herhangi bir alanda halkı örgütleyebilmesi için,o alanın ŞGB tarafından güvenli hale getirilmesi yani devlet karşısında perdeleme yapması gerekmektedir.Bundan dolayı SPAB'ın faaliyeti ŞGB'nin faaliyetine bağlıdır.Aynı şekilde ŞGB'nin kendi başına devlet güçlerini baskı altına almasının ya da durdurmasının bir anlamı yoktur ve ancak SPAB'ın faaliyetini olanaklı hale getirdiği zaman bir anlamı olabilir.O zaman herhangi bir alanda, ŞGB dışa doğru (ki bu düşmana doğrudur) bir hat çizerken,SPAB içe doğru (ki bu örgütlenecek hedef kitleye yani halka doğrudur) bir hat çizer ve ikisinin bu birliği gerilla savaşının temelini oluşturur.
Savaşta sürekli olarak içiçe geçmiş biri politik ve diğeri askeri olmak üzere iki soru bulunmaktadır: Savaşla (politik) ne elde edilecek ve savaşta (askeri) ne elde edilecektir? Ama bu soruna çok genel bir yaklaşımdır ve akıllı bir hareket, bu soruları daha özel parçalara bölerek ve özellikle onu savaşın klasik aşamaları olan savunma,denge ve saldırı aşamalarına göre tekrar yapılandırarak hedefine yürüyendir.
Bu soru kendi içerisinde çok önemli iki şeyi barındırır:
1-Düşmanın gücünün doğru ölçümü.
2-Kendi gücümüzü düşmanın gücüne adapte ederek,siyasi ve askeri görevlerimizin doğru belirlenmesi.
Bu ayarlamayı politik ve askeri olarak doğru yapamayan bir hareket hiç kuşkusuz stratejik darbe yiyecektir.Her seferinde belirlenen politik hedef,eldeki askeri güçler ve bunun hareket tarzının düzeyi ile uyumlu olmalıdır.Askeri gücün ortaya çıkaramayacağı politik hedefler ortaya koyulamayacağı gibi,askeri gücün gerisinde kalan politik hedefler de ortaya koyulmamalıdır.Doğru orantılar ancak doğru bir önderlik ile mümkündür.
Yine savaşın doğasında bulunan üç temel karşılıklı eylemi de sürekli gözönünde bulundurmak gerekmektedir.Bunlar:
1-Devrimci hareketin kendisini devletin siyasi ve askeri düzeyine adapte ederek stratejik savunma aşamasında belirlediği siyasi ve askeri stratejik hedeflere ulaşması için gerekli çabadır (birinci karşılıklı eylem).
2-Devlet devrimci hareketin bu üstünlüğünü ortadan kaldırmak için yeni siyasi ve askeri stratejik hedefler oluşturarak saldırır (ikinci karşılıklı eylem). Devrimci hareket birinci karşılıklı eylem süresince elde etmiş olduğu üstünlüğü, stratejik yedeklerin oluşturulma sürecine çevirerek ve bu yedekleri siyasi ve askeri olarak ya doğru kullanarak devletin ikinci karşılıklı eylem sürecini boşa çıkartır ya da yanlış kullanarak stratejik darbe yer.Savaş süreci kesintiye uğrar.
3- Devletin ikinci karşılıklı eylemini boşa çıkartan devrimci hareket, yeni siyasi ve askeri stratejik hedefler oluşturarak (ki bu iktidarın ele geçirilmesidir) devletin yıkımını hedefler (üçüncü karşılıklı eylem).
Şehir Gerilla Savaşı'nın stratejik savunma,stratejik denge ve stratejik saldırı aşamalarına bu ilkeleri uygulamaya çalışalım. Öncelikle stratejik savunma aşamasını ele alalım.
Bir bölge "C tipi" bölge yani devrimci hareketi büyük oranda politik olarak destekleyen ya da ona sempati duyan bir bölge konumuna geldiği andan itibaren ŞGB ve SPAB, pasif stratejik savunmadan aktif stratejik savunmaya geçmeye başlayacaktır.Pasif stratejik savunma döneminde, ŞGB ve SPAB devletle direk karşı karşıya gelmeden ve zorunlu kalmadıkça devlet güçlerine karşı silah kullanmaz. Ama aktif stratejik savunma ile birlikte siyasi ve askeri hedefler de değişir.Artık siyasi amaç bu bölgenin halkının büyük çoğunluğunun sempatisini kazanmak değil, bizzat onu örgütlemek ve devrimin maddi bir parçası haline getirmektir.
Halkın bağrında bu örgütlülüğü oluşturmak ve sürekli kılmak için, halk ile yoğun bir organik ilişki kurmak gerekmektedir.İşte bunun için gün batımında ya da gece ŞGB, SPAB'nin halk ile temas kurduğu bölgelere en azından gece boyunca ya da birkaç saat devlet güçlerinin yaklaşmasını önleyecek bir askeri düzeye çıkması gerekmektedir. Bir çok askeri taktiğin birliğinden oluşacak böyle bir askeri stratejik düzey, Parti'nin halk içerisinde serbestçe yayılabilmesi ve örgütsel ilişkilerini derine gömebilmesi için gerekli tarihsel alanı oluşturacaktır.
Devletin egemenlik alanının günün belirli bir zaman diliminde bu delinmesi,giderek bütün politik sistemi yutan bir "kara deliğin" başlangıcıdır.ŞGB'nin güvenli hale getirdiği ve devletin uzanamadığı bu alanda Parti ile halkın bu içiçe geçmesi, yeni siyasi sonuçlar üretmek zorundadır.Parti bu süreci, mutlak suretle yeni stratejik yedeklerin oluşturulması süreci ile koordine ederek, ikinci karşılıklı eyleme hazırlanmalıdır.Savaşın gidişatını bu stratejik yedeklerin oluşturulması ve doğru seferber edilmesi belirleyecektir.
Stratejik savunma aşamasını, stratejik yedeklerin oluşturulması ve doğru seferber edilmesiyle birleştiremeyen bir hareket, stratejik darbe yemekten kurtulamaz ve TDH'nin tarihinde bu durum özellikle görülmektedir. Biz burada savaşın doğasına dışarıdan yapay olarak bir şey dayatmıyoruz.Sadece bugüne kadar kendiliğinden ortaya çıkan bazı siyasi ve askeri eğilimleri, bilinçli ve sistematik bir şekilde genel eğilimlerine doğru uzatıyoruz. 12 Eylül 1980 darbesinden önce, devrimci hareketin, tek kırsal alanda değil ama bir çok şehirde de "kurtarılmış alanlar ya da mahalleler" oluşturduğunu biliyoruz. Bu mahallelere devlet özellikle geceleri giremiyordu ya da olağanüstü tehlikeli bölgelerdi.Bu durum devrimci hareket tarafından bilinçli olarak oluşturulmuş bir durum değil,mücadelenin seyri içerisinde kendiliğinden oluşmuştu.Planlı bir şekilde mücadele örgütlenemediği için,devlet ikinci karşılıklı eyleme darbe ile geçerek,birinci karşılıklı eylem boyunca devrimci hareketin elde edilen bütün avantajlarını geri aldı ve savaş kesintiye uğradı.
Şehir Gerilla Savaşı'nda stratejik savunmanın askeri stratejisi, gece SPAB'ın örgütleme yaptığı zaman dilimi içerisinde devletin belirli bir bölgeye yaklaşmasını engellemek ya da onu bu karara sürüklemektir. Parti'nin stratejik yedekler oluşturmak için kullanacağı bu süreyi devlet, bu güç ilişkisini ortadan kaldırmak için hazırlık yaparak kullanacaktır. Devletin ikinci karşılıklı eyleme geçmeden önce Parti'nin gerekli stratejik yedekleri oluşturması gerekmektedir,ki bu yedekler ikinci karşılıklı eylemde devleti durduracak siyasi ve askeri yapıyı ortaya çıkaracaktır.
Peki bu stratejik yedekler nelerden oluşur? Bunları kısaca şöyle belirtmek mümkündür:
1-ŞGB'nin,SPAB'nın ve Özel Kuvvetlerin ihtiyacı bulunan siyasi ve askeri kadroların nicel olarak artması ve bu kadroların ya ihtiyaç bulunan alanlara ya da yeni alanların oluşumu için sevkedilmesi.
2-Öz Savunma Birlikleri'nin (ÖSB) dışında yerel bazda halktan oluşan "Milis Kuvvetleri"nin oluşturulması ve ÖSB ile koordineli hale getirilmesi.
3-Diğer devrimci örgütler ile siyasi ve askeri cephe örgütlülüklerinin oluşturulması ve karşı-devrim karşısında en geniş örgütlülüğün elde edilmesi.
4-Legal partinin yani HDP gibi partilerin kitle temeli ve bununla birlikte seçmen tabanı genişleyeceği için, güçlü bir parlemento grubunun oluşturulması ve iktidar bloku içerisindeki çelişkilerden yararlanarak,devrimci siyasetin halkın geniş kesimleri içerisine taşınması.
5-Mahalleler işçi ve emekçilerin yoğun olduğu bölgeler olduğu için, bu bölgelerde güç olan Parti,kendi devrimci siyasetini ulusal ölçekte fabrikalara, sendikalara, memurlar içerisine, üniversitelere,spor klüplerine, derneklere vs.doğru yayma olanağına kavuşacaktır.Parti mahallelerden kitle örgütlerine doğru devrimci siyasetini « ihraç ederek » bu kitle örgütleri içinde mutlak suretle güçlenmelidir. Herhangi bir stratejik geri çekilme durumunda bu kitle örgütleri, geri çekilmenin destek noktaları olacaktır.
6-Parti Şehir Gerilla Savaşı'nın devleti yıpratan siyasi ve askeri etkisini, gerek uluslararası alanda gerekse de iç politikada devleti ve hükümeti tecrit edecek gerekli diplomatik manevralarla birleştirmelidir.
Devlet gece belirli süre giremediği mahallerde,Parti'nin halk içerisindeki yoğun örgütlenmesini durdurmak için yoğun hazırlık yapacaktır ve bu hazırlıkların siyasi ve askeri olarak tamamlandığını düşündüğü andan da kuşatma ve bastırma hareketine geçecektir. Bu bir askeri darbe olabileceği gibi, sivil görünümlü bir darbe ya da saldırı da olabilir.Ama her halukarda bu saldırıyı yapacaktır.İşte akıllı bir hareket, devletin bu ikinci karşılıklı eyleme geçme zamanını yerinde taktikler ile uzatandır.Devlet bu aşamaya ne kadar geç geçerse, devrimci hareket gerekli olan stratejik yedekleri de o derece elde etmiş olacaktır. Çünkü ikinci karşılıklı eylem başladığı zaman,devleti durduracak tek şey bu stratejik yedeklerin nicel ve nitel durumudur,ki bu ise zamanla elde edebilecek bir durumdur.
Devrimci hareket bu stratejik yedekleri elde ettiği zaman dilimini ne kadar uzatırsa, güç dengesini de aynı ölçüde kendi lehine değiştirmiş olacaktır ve bu zamanı elde etmek için neredeyse her yol "mübah"tır: taktik anlaşmalar,savaş hileleri, devrimci terör, diplomatik manevralar vs.
Devletin ikinci karşılıklı eyleme başvururken, başarısı iki şeye bağlıdır:
1-Parti'nin müttefikleri ve toplumsal bileşenleriyle ayrışmasını başarmasına;
2-Kendisine içte ve dışta yeni müttefikler bulmasına ve bu ilişkilerini sağlamlaştırmasına.
Eğer devlet ikinci karşılıklı eylemi bu temelde başaramazsa, kaçınılmaz olarak bozgun ile karşılaşacak ve saldırının bütün avantajları yokolarak,karşı darbelere açık hale gelecektir.Çünkü devrim, devletin bu stratejik saldırısını püskürtmede büyük bir siyasi ve askeri üstünlükle çıkarak, stratejik saldırı için karar anı aramaya başlayacaktır.
İkinci karşılıklı eylemde, devletin stratejik saldırısının boşa çıkartılması, tek pasif olarak ve "şekilsiz" bir biçimde saldırıların boşa çıkartılmasıyla mümkün değildir.Ama özellikle ÖSB ve Milis Kuvvetleri'nin stratejik kombinezonundan oluşan ve Milis Kuvvetleri'nin ÖSB'yi güçlü bir şekilde desteklediği bir savaş düzeni ile mümkündür.Burada Milis Kuvvetleri Parti'nin etkin olduğu bölgelerin savunmasıyla meşgul olurken,ÖSB sadece devletin askeri güçlerinin darbelenmesi ve baskılanmasıyla meşgul olacaktır.Öyle ki bu darbelerden sonra, devletin büyük kuşatma ve bastırma hareketleri yapma cesareti kırılsın ve iktidar bloku içerisinde çelişkiler keskinleşsin.İkinci karşılıklı eylemi sona götüremeyen devlet, ülkenin çeşitli bölgelerinin siyasi bölünmüşlüğünü geçici olarak kabul etmek zorunda kalacaktır.Başka bir deyişle devrimci hareket, devleti geçici olarak böyle bir karara sürüklemelidir.
Bu noktada savaşın insiyatifi devrimci harekete geçecektir ve devrimci hareket stratejik karar anı aramaya başlayacaktır yani iktidarı ele geçirmek için gerekli güçleri toplamaya çalışacaktır.Bunu yapamayan bir devrimci hareketin stratejik darbe yemesi kaçınılmazdır.
Devletin geçici olarak siyasi bölünmüşlüğü kabul etmesi yani geceleri artık belirli bölgelere girmemesi ve devrimci harekete terketmesi ve yine gündüzleri de siyasi tansiyonu yükseltmekten çekinmesi, bir tür stratejik denge konumunun oluşmasına yolaçacaktır.Bu stratejik denge konumu her iki tarafın birbirini yoketmesi için bir hazırlık dönemidir ve bu hazırlığı en iyi yapan stratejik darbe için herşeyi elinde bulunduracaktır.Bütün siyasi ve askeri hazırlıklar, karşılıklı olarak bu stratejik darbeyi indirmeye odaklı olacaktır.
Bu noktada Parti, müttefikleriyle en sıkı ilişkiyi elde ederek, karşı-devrim blokunu ise azami derecede parçalı hale getirerek,özellikle Ordu,polis ve bürokrasi içerisinde güçlü destek noktaları oluşturarak ve bunları kendi silahlı güçlerinin giderek bir parçası yaparak devletin yıkımını ve Savaş Hükümeti'nin kurulmasını hedefler.
Bu yukarıda ortaya koyduğumuz içsavaşın genel çerçevesi, hiç kuşkusuz düz bir çizgide ilerlemez.Burada bütün arızalarından arındırılmış soyut ve genel bir model söz konusudur.Gerçeklikte savaş böyle olmaz,zaman zaman bu modele yaklaşır ve uzaklaşır.Ama silahlı mücadelenin diyalektiğini kısaca bu şekilde koymak mümkündür.
Bir diğer önemli sorun da , bu savaş biçiminin ne zaman ortaya çıktığını teorik olarak doğru belirlemektir.Savaşın ortaya çıkmasının belirli tarihsel koşulları vardır ve bu koşulları gözardı eden bir hareketin siyasi ve askeri bozgunla karşılaşması kaçınılmazdır.
Şehir Gerilla Savaşı için gerekli tarihsel koşulları kısaca şu şekilde belirlemek mümkündür:
1- Uluslararası emperyalist sistemin derin bir bunalımdan geçmesi. Bu bunalım aynı zamanda paylaşım savaşıyla karakterizedir. Emperyalistler birbirleriyle bir ölüm-kalım savaşı içinde olmalıdırlar.
2-İçeride burjuvazinin halkı artık eskisi gibi yönetememesi ve halkın da eskisi gibi yönetilmek istememesi.
3-Burjuva iktidar bloku içerisinde büyük tarihsel yarılmaların ortaya çıkması ve iktidar blokunun restorasyonunun neredeyse imkansız hale gelmesi.
4-Devletin uluslararası alanda giderek politik,askeri ve diplomatik olarak tecrit olmaya başlaması.
5-İktidarın giderek daha fazla şiddet araçları üzerine oturmaya başlaması.
6-Gerçek anlamda bir Komünist Partisi'nin bilimsel bir program ve strateji ve taktik plan üzerinde yükselmiş olması.
7-Şehir Gerilla Savaşı için seçilen pilot bölgelerin halkının uzun zamandan beri yapılan propaganda, ajitasyon ve örgütlenme çalışmalarıyla büyük oranda, Parti'ye sempati duyar hale gelmiş olması ve bu bölgelerin halkıyla güçlü örgütsel bağların oluşmuş olması.
Böyle bir tarihsel çerçeve içerisinde gelişen bir Şehir Gerilla Savaşı'nın başarılı olmaması için bir neden yoktur. Bugün Türkiye'de Şehir Gerilla Savaşı temelinde yükselen bir silahlı mücadele için eksik olan, sadece 6. ve 7. şıklardır.Diğer koşullar oluşmuş durumdadır.