 DÖNEMİN AYIRICI ÇİZGİLERİ VE SİYASAL-ASKERİ EYLEM ÇİZGİMİZ*
Süreç İrade Kırma Savaşı Biçiminde İlerliyor
Siyasal askeri eylem çizgimizi, dönemin ve siyasal durumun ayırıcı çizgilerinden ayrı düşünemeyiz. Faşist rejimin “ez ve çöz” politikası doğrultusunda herşeyini ortaya koyduğu bir süreçten geçiyoruz. Hangi yönde ve nasıl gelişeceğinden bağımsız olarak, bu süreç, irade kırma savaşı biçiminde sürüyor. Siyasi gelişmelerin niteliği ve yönü, HBDH’nin öngörülerini doğruladı. Siyasal mücadelede devrimin ihtiyaçlarından hareket eden HBDH, siyasi mücadele anlayış ve tarzında süreklilik çizgisinde durdu; bir yandan, kendisini örgütlerken, bir yandan da eylemsel bir süreci geliştirmeye çalıştı. Siyasal mücadele anlayış ve tarzına uygun bir siyasal askeri hatta ilerlemeyi, fedai devrimcilik çizgisinde yürümeyi önemsedi.
Hitler taslağı Erdoğan ve saray cuntası, topyekün saldırılar ve psipkolojik savaş yöntemleriyle, ama özelliklede geliştirdiği katliamlarla kitle hareketini geriletse de, bir irade kırılması yaratmayı başaramadı. Tam tersine özellikle rejimin ve belirleyici olarak da kirli savaş baronlarının başta Kürt özgürlük hareketi gelmek üzere gelişen siyasal özgürlük eksenli antifaşist direniş ve biriken toplumsal öfke karşısındaki zorlanmaları bir çözülmeyi getirdi. Özellikle Kürdistandaki büyük kahramanlık örneği direnişler ve gerillanın etkili vuruşları, devletin moral ve motivasyonunu bozarken, ezilenlere de büyük bir moral verdi. Gerilla başta gelmek üzere Kürt özgürlük hareketi ölümüne bir direnişle süreci tersine çevirmeye çalışırken, HBDH bileşeni diğer devrimci güçler de benzer bir konumlanma içerisinde fedai bir çizgide kendilerini yeniden kurma yönelimine girdi, ya da girmeye çalıştı. İyi değerlendirilirse ortaya çıkan bu durum gerçek bir nitel sıçramaya dönüşebilir. Siyasal mücadele ve önderlik anlayışı ve tarzında bu bir zihniyet değişikliği anlamına gelir ve ister istemez bu gelişme askeri çizgi alanınada yansıyacaktır ve yansıyor da.
Devrimci hareketimiz ve bir bütün olarak antifaşist kuvvetler ve ilerici toplumsal güçler, kendisini yeniden yapılandırmakta olan faşist rejimin topyekün ezme ve imha koşullarında direnme ve savaşma yetenek ve kararlılığı göstermek, siyasal varlık hakkını adeta yeniden kazanmak görev ve sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Durum yasal ve barışçıl mücadele biçimleriyle sınırlı parti, örgüt ve güçler için siyasal anlamsızlık yönünde gelişebilir. Siyasal mücadeleyi, devrimci kitle şiddetini ve silahlı biçimleri de kapsayan tarzda yürüten parti ve güçler için ise mesele bunları pratikleşme ve süreklilik kazandırma kapasitelerinde düğümleniyor. Bunun bir ayağını eylem iradesi, ötekini ise de kitle çalışmasının sürekliliği oluşturacak. Devrimci parti ve gruplar için dönem daralma-dağılma, bedeller ödeme-sıçrama dönemi biçiminde gelişecektir. Bunun dışında kimse normal dönemlerdeki gibi bir gelişme beklemesin. ‘’Barışçıl gelişme’’ dönemi büyük ölçüde sona ermiştir. Yeni dönemde gelişme olacaksa bu ancak sıçramalı devrimci gelişme biçiminde olacaktır. HBDH, tam da burada önemi bir rol oynamakla, birleşik mücadeleyi kendi cephesinden yükselterek, süreci tersine çevirme, sıçramalı devrimci gelişme için bütün olanakları realize etme gibi tarihi bir sorumlulukla yüzyüzedir.
Bütün veriler, siyasal sürecin, yeni dönemde de sert mücadeleler temelinde ilerleyeceğini göstermektedir. Sürecin doğası, yasadışı, devrimci kitle şiddetine dayalı ve silahlı biçimlerin önde olmasını gerekli ve kaçınılmaz kılmaktadır. Bu her hangi bir şekilde yasal mevzilerin korunması, barışçıl ve ili meşru mücadeleye dayalı kitle eylemlerinin geliştirilmesi yönündeki görev ve sorumlulukları küçümsemeyi, veya yapmamayı/ertelemeyi getirmez, getirmemelidir. Risk üslenmeyenler, fedai bir tarzda konumlanamayanlar, süreci omuzlayamazlar.
Faşist saray cuntasının tırmandırdığı devlet terörü ve katliamlarla kitle hareketinin geriye çekiltiği bir gerçektir. Ve yine meşru demokratik eylemin, ili meşru direniş imkanlarının, demokratik siyaset alanının büyük ölçüde daraltıp, halkçı demokratik cephenin etkisinin ve rolünü sınırlandırılması da bir gerçektir. Faşist rejim buradan derinleşmeye ve nihai sonuç almaya çalışmaktadır. Bu veriler, faşist diktatörlüğe karşı yeni mücadele dönemi, ili meşru devrimci direnişin geliştirilmesinin yanı sıra, mücadelenin askeri biçimlerinin her alanda ve her yönüyle yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi büyük bir önem ve aciliyet kazandığını göstermektedir. Devrim karşı devrim arasındaki çatışmanın sertleşmesi, devrimci durumun hayatiyet kazandığı günümüz koşullarında, mücadelenin şiddete dayanan biçim ve yöntemlerinin geliştirmesini, silahlı devrimci direnişin karşıdevrimci saldırganlığı durdurup püskürtebilecek, devrimci kitle hareketinin önünü açabilecek güç ve kapsamda örgütlenmesini; devrimi Türkiye cephesine daha güçlü tarzda yayma ihtiyacını daha da arttırmaktadır. Bu koşullarda birleşik mücadele kanallarının daha da büyütülmesi daha da büyük bir önem ve aciliyet kazanmaktadır. Böylesine bir birleşik mücadele gücü olmadan faşist saldırganlık ve katliam siyaseti durdurulamaz. Erdoğan ve AKP sultasının ve faşist rejimin yıkılması ve devrimin zaferi için birleşik devrimci direnişi her alanda ve her düzeyde büyütmek, silahlı direnişi yükseltme yöneliminde derinleşmek belirleyici bir önemdedir.
Cepheleştirmeye Dönük Bir Mücadele Hattı
Faşizmin topyekün saldırıları cepheleştirmeye dönük bir mücadele hattının geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Saldırılar, şu ya da bu toplumsal kesimi değil, işçi sınıfından Kürt halkına, kadınlardan gençlere, Alevi halkımızdan, emekçi köylülere, yoksullara, işsizlere ve ulusal topluluklara kadar bütün ezilenleri ve sömürülenleri hedeflemektedir. Kazanılmış haklar gaspedilmekte, yaygın bir gözaltı ve tuutklama furyası sürmektedir. Faşist askeri bir darbe dönemini aratmayan bir dönemden geçiyoruz.
Faşist rejim, mit-daiş patentli kitle katliamlarıyla, faşist devlet terörüyle, jöh-pöh çetelerinin özyönetim direnişçileri karşısındaki soykırımcı canilikleriyle oluşan veya depreşen korku duvarlarını büyüterek, kitle hareketinin geri çekilişini derinleştirmeye çalışarak bir yenilgi yaşattırmayı hedeflemektedir. Siyasal askeri çizgimiz ve bütün pratik yönelimlerimiz bu süreci tersine çevirerek, AKP sultasını ve kurumsallaştırılmaya çalışılan siyasal dinci faşist rejimi yıkmaya kilitlenmelidir. Bu bakımdan savunma ruh hali terkedilmeli, direnme ve hesap sorma, hiç bir mevziyi direnişsiz terketmeme, koparıp alma pratik duruşundan asla geri adım atılmamalıdır.
Tam da bu koşullarda birleşik mücadelenin yükseltilmesi hayati bir önem taşımaktadır. Bunun için birleşik mücadelenin yeraltı ve yerüstü cephelerinin birbirlerini tamamlayacakları tarzda ele alınması gerekir. Faşizmin dayattığı korku iklimi ancak cepheleşmeye dönük birleşik bir mücadele hattıyla aşılabilir. Tüm mücadele alanları ve bütün direniş güçleri, hem kendi özgünlüklerini korumalı ve hem de birbirlerini tamamlayacakları bir yönelimde derinleşmelidir. Böyle bir hat, birleşik direniş cephesi gibi yakıcı bir sorunun siyasal ve toplumsal pratik temelinde yaşam bulmasını sağlayacak, gericilik döneminin egemen olmasını önleyecektir.
Bugün, yer üstünde olduğu gibi, yer altında da mücadeleyi ortaklaştıracak kimi kanalların varlığı, dönemin özgün ihtiyaçları için değerli bir kazanımdır. Birleşik mücadelenin yerüstü ve ili meşru cephesinin, yani demokratik siyaset alanının, Kürt işçi ve ezilenleriyle Türk işçi ve ezilenlerinin mücadelesini birleştirmesi, sorunlarını, özlemlerini, taleplerini ortaklaştırması, emekçi çözüm yolundan sapmaması, yasalcı ve parlamenterist zihniyetle arasına belirgin bir mesafe koyması, devrimci olanakları realize etmek için tüm imkanları seferber etme çizgisinden ilerlemesi gerekir. Bu bakımdan, yasadışı ve askeri mücadele biçimlerinin birleşik örgütü olarak Halkların Birleşik Devrim Hareketi, demokratik siyaset alanının alternetifi olmadığı gibi, onun rolünü de oynayamaz. HBDH, birleşik mücadelenin yeraltı, yasadışı ve silahlı kanalı olarak süreci kendi cephesinden omuzlamak ve bu şekilde faşist rejimin hesaplarını bozarak, demokratik siyaset alanını nefeslendirmek ve direnişi yükseltmede öncü bir rol oynamak durumundadır.
Yasadışı ve askeri biçimleri özellikle Türkiye kentlerinde var etmek HBDH’nin başarısında ana halkayı oluşturmaktadır. Kürdistan ve Türkiye dağlarında kır gerillası yoluyla vurulacak darbelerin moral ve politik önemini bir an bile akıldan çıkarmadan, HBDH güçleri, bu konuda üzerlerine düşeni yerine getirerek, fakat arzulanan sonucun esasen birleşik milis, kent gerillası ve devrimci kitle şiddetine dayalı eylemlerle kazanılabileceği gerçeğinden hareket etmelidirler. Bu nedenle de, birleşik milislerin kurulması, değişik kentlere yayılması, eylemleriyle antifaşist gençliği kendine çekme iddiası ve kararlılığını yükseltmek özel bir önemdedir.
Birleşik mücadelenin yasadışı ve askeri biçimlerini omuzlamak üzere kurulan HBDH ve onun bileşenleri, cepheleşme perspektiflerini yaşamda güce dönüştürdüğü ölçüde, siyasal kararlılığının gereğini yeni bir düzeyde uygulamaya sokacak ve birleşik direnişi de büyütmüş olacaklardır.
Kitle Şiddetini Yaymak
Kürdistan devrimi kendi özgün yolunu bulmuştur. Ne var ki, devrimimizin ikinci cephesi için durum farklıdır. HBDH, emekçi sol harekete yeni bir ufuk ve cesaret kazandırıp, siyasal askeri mücadeleyi çok daha mümkün hale getirerek, siyasal askeri mücadele yürütme yetenekli parti ve örgütlere muazzam olanaklar sağlayarak, iradeleşip ikinci cepheyi geliştirmede öncü ve temel bir rol oynamak durumundadır.
Soykırımcı, tas yeci faşist saldırı ve katliamlar, özsavunma ve silahlı direnişi zorunlu kılmaktadır. Faşizme karşı birleşik bir özsavunma olmadan antifaşist kitle hareketi, kendi yolunu açamaz, geriye düşüşü tersine çevirip ileri sıçrayamaz. Bu bakımdan, silahlı direniş her alanda ve her düzeyde yükseltilmelidir. Salt barışçıl ya da ili mücadele araç ve biçimleriyle faşizmin topyekün saldırının ve savaş siyasetinin önüne geçilemez. Mevcut siyasal koşullar ve gelişmelerin yönü dikkate alınarak, kitlelere, silahlanma, örgütlü biçimde kendini savunma ve kaderlerini ellerine alma çağrısı yapmalı, bu doğrultuda ajitasyon ve propaganda yürütülmeli ve bizzat inisiyatif geliştirici pratik hamleler geliştirmeliyiz.
Dönemin özgün yanı, antifaşist özsavunma perspekti ve eylemi olmayan bir siyasi pratiğin, faşist saldırganlık karşısında tutunma ve ilerleme şansı yoktur. Her direniş bağlamı, kendi özgünlüğünden hareketle kitle özsavunmasının yaratıcı biçimlerini geliştirmek durumundadır. Aleviler, Kürtler, kadınlar, gençler, işçiler kendi yaşam alanlarında faşist saldırılara, katliamlara karşı kendilerini, yaşam alanlarını, mahalelerini, okullarını, vb savunmak için komiteler, savunma birlikleri, birleşik milis güçleri biçiminde kendi öz savunmalarını oluşturmalıdır.
Büyük kentlerin varoluşlarında geliştirilecek yaygın milis örgütlenmeleri faşizme karşı devrimci direnişin temel ayaklarından biri olmalıdır. Gizli, yarıgizli milis örgütlenmelerinin devrimci yöntemlerle geliştirecekleri direniş, diktatörlüğün güçlerinin hareket alanını sınırlandıracağı, devrimci güçlerin hareket alanının genişleteceği gibi, varoluşlarda ili meşru kitle direnişlerinin geliştirilmesinde öncü ve sürükleyici bir rol oynayabilir. İlerici, antifaşist semtleri devrimci otorite alanlarımız haline getirmek için düşmanın geri hatlarından sürekli etkili vuruşlar geliştirebilmeliyiz. AKP, kirli savaş güçleri, çeteler, dinci siyasal sermaye bileşenleri açık hedeflerimiz olarak otorite alanlarımız haline getirmek istediğimiz emekçi semtlerinde sürekli darbelenmelidir. Polis sürüleri buralara öyle kolay girip çıkmamalıdır.
Özsavunma güçlerinden hiç biri ötekinin karşısına konmamalıdır. Alevi, kadın, gençlik, işçi vb. toplumsal kesimler faşizmin saldırı ve katliamlarına karşı kendilerini savunmak amacıyla kendi milis güçlerini oluşturmalıdır. Devrimci ve antifaşist güçler kendi milis gücünü oluşturmalıdır.Ama bütün bunlardan ayrı olarak HBDH’de kendi Birleşik Direniş Güçlerini (Birleşik Milis Gücü) oluşturmalı ve bizzat eylemleri ve devrimci pratiğiyle öteki özsavunma güçlerine esin kaynağı olmalıdır.
Etkili Askeri Vuruşlar Ve Silahlı Mücadele Biçimlerinde Israr
HBDH’nin gerilla ve milis (özsavunma) güçleri olarak kendi Birleşik Askeri Gücünü oluşturması ve olanaklı her yerde ortak gerilla eylemler geliştirmesi ve tam da böylesi bir siyasal askeri irade göstermesi bu gün için faşist saldırganlığa verilebilecek güçlü yanıtlardan biridir. Kırda ve kentte gerilla eylemleri ve gerila gücü ve milisordusu oluşturma/ geliştirme adımları hızlandırılmalıdır. Gençler yüzünü birleşik gerilla gücümüze dönmelidir. Kentlerde barınma olanağı olmayan devrimciler, antifaşistler, yurtseverler yüzünü dağlara ve askeri alanlarımıza çevirmelidirler. Bu bakımdan askeri alanlarımız, eylem ve üslenme alanları olarak rol oynayacakları gibi eğitim ve örgütlenme alanları olarak da düzenlemektedir. Bu alanlar aynı zamanda kent askeri eylemlilikleri için saldırı ve geri çekilme/soluklanma alanları olarak da görülmektedir.
Kentlerde barınma olanakları olmayan, ya da ili meşru mücadeleyle yetinmeyen, artık kendisini eski düzlemde ifade etmek istemeyen, savaşımın silahlı biçimlerine ilgi duyan, faşist zorbalığa geçit vermek istemeyen, faşist katillerden hesap sorma arzusunu taşıyan, erkek egemen sistemin köleleştirip katlettiği gençler ve kadınlar askeri alanlarımaza yüzünü dönerek, kendi devrimciliklerini yeniden yaratabilirler.
Eski tarzda devrimcilik dönemi bitmiştir. Dönem fedaileşmeyi, fedai devrimcilik ve bedel ödeme/ödettirme çizgisinde ilerlemeyi zorunlu kılmaktadır. Devrimci bir savaş iradesi ancak böyle geliştirilebilir. Dönem ancak böylesi bir devrimci iradeyle kazanılabilir.
Gelişimimizin Mayası Olarak Devrimci Eylemi Yaymak
Birleşik devrimci hareketimizin gelişimi ve başarısının mayası devrimci eylemden geçmektedir. Bileşenlerin eylem gücünün artması, Birleşik devrim Hareketimizin de eylem gücünün artması demektir.. HBDH’nin bütün güçleri basitten karmaşığa doğru, olanaklı olan en yaygın ve etkili eylemleri kullanabilmelidir. Uygulanabilecek mücadele araç ve biçimleri her alanın güç durumuna ve özgünlüğüne göre geliştirilmelidir. Faşist rejimin katliam ve saldırıları karşısında geri çekilmemek işin yarısıysa, bir diğer yarısı da eylemlerle bu katliam ve saldırılara yanıt vermek ve hesap sormaktır. Yeterli bir eylemliliğin olmadığı yer ve zamanda, ya da faşist devlet terörü ve katliamlarla korkunun eğemen kılınmaya çalışıdığı koşullarda, öncü hamlelerle yol açmak, örnekler yaratmak, inisiyatif alarak harekete geçmek, biriken öfkeyi açığa çıkarıp patlatmak özel bir önem taşımaktadır. HBDH güçleri her yerde bu rolü oynayabilmelidirler.
Siyasal ve askeri çalışma ve eylemlerimizin birbirini tamamlamaları gerekir. Eylemlerimizin siyasal sonuçları sözkonusu olduğunda propaganda sorunu da ciddiyetle ele alınmalıdır. Pullamadan yazılamaya, pankarttan yol kesmeye, zengin semtlerde araç yakmaktan kimlik kontrolüne, radyo ve tv işgallerinden hacker eylemlerine, vergi dairesi ve borsa yakmalardan büyük marketlerin araçlarını kamulaştırarak yoksullara dağıtmaya kadar yazılı ve görsel propaganda ve özgür ajitasyonun araçları en etkin ve çok yönlü bir biçimde kullanılmalıdır. Eylemlerimiz, düşmana darbe vurmasının yanısıra devrimci propaganda ve örgütlenme çalışmalarına hizmet etmelidir. Eylemlerimizin ortaya çıkardığı siyasi etkiyi örgütleyecek tarzda komite ve alt örgütlerimiz gerekli çağrıları her vesile ile yapabilmeli ve bu etkiyi örgütleyebilecek araç ve biçimleri bulup geliştirebilmelidirler.
* Bu makale Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin merkezi yayın organı olan Birleşik Devrim dergisinin 3. Sayısından alınmıştır
|