[ Kurdî   English   Francais                                 PROLETER DEVRİMCİLER KOORDİNASYONU (PDK)  28-05-2023 ]
{ komunistdunya.org }
   Açılış_sayfanız_yapın  Sık_Kıllanılanlara_Ekle

 Site Menü
   Ana Sayfa
   Devrimci Bülten
   Yazılar / Broşürler
   Açıklamalar
   Komünist Hareketten
   İlerici / Devrimci       Basından
   Kitap - Broşür PDF
   Sanat
   Görüşler

 Arşiv - Ara
   Arşiv
   Sitede Ara

 İletişim
   Bağlantılar
   Önerileriniz

_ _
{ }


_ _
{ Son Yazılar }
Devrimci ve Demokrat...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
EMPERYALİZM VE TÜRKİ...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrımcı Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
Devrimci Bülten Sayı...
_ _
{  Devrimci Bülten Sayı 67 (1) }
| Devrimci Bülten

İÇİNDEKİLER


1- Erdoğan’ın 16 Nisan Açık Darbesi

2- 16 Nisan ve Sonrası

3-Erdoğan’ın 15 Temmuz Darbesi ve Psikolojik Savaş

4-Devletin     Gazi     Katliamı     ve     Nedenleri Üzerine



ERDOĞAN'IN "16 NİSAN AÇIK DARBESİ"


Sürekli bir şekilde "üstü örtülü" darbe pratiği sergileyen Erdoğan ve partisi AKP, ilk defa 16 Nisan referandumunda, açıktan ve alenen bir darbe pratiği sergilemişlerdir ya da sergilemek zorunda kalmışlardır. 


Erdoğan ve AKP'nin "üstü örtülü" darbe pratiği, Fethullah Gülen Cemaati ile ortaklıkları sırasında beraber organize etmiş oldukları "Ergenekon Komplosu" ile başlamış, 7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimleri ile devam etmiş ve Gülen Cemaati ile 2013'te kopuşmalarından sonra, Ordu içerisindeki faşist Kemalist generallerle beraber organize ettikleri ve darbeden başka herşeye ama özellikle de Hollywood filmlerine benzeyen "15 Temmuz Komplosu" ile doruğa ulaşmıştır. Bütün bu darbe pratiklerinin ortak yanı, psikolojik savaş prensiplerine uygun olarak, "üstü örtülü" olması yani şaşırtma ve aldatmanın yoğun olarak kullanıldığı bir politik temele oturtulması ve sonra da bu politik temelin seçimlerde elde edilen oy ile meşru hale sokulmasıdır.Darbe pratiğinin üzerine bir şal gibi seçim sisteminin geçirilmesi, darbenin gizlenmesine ve büyük halk yığınlarının gözünde meşru hale gelmesine neden olmaktadır. Bundan dolayı bu darbe pratiğine "üstü örtülü" darbe diyebiliriz.


Ama ilk defa Erdoğan ve AKP'nin "üstü örtülü" darbe pratiği, 16 Nisan referandumunda büyük bir yara aldı ve büyük bir meşruluk krizi ile karşı karşıya kaldı. Seçimlerde açıkça yapılan hile ve sahtekarlıkla elde edilen yüzde ellibirlik oy oranı, aynı zamanda gelecekte yaşanacak olan büyük politik ve ekonomik krizin de habercisi gibidir. 


Erdoğan ve AKP, 16 Nisan referandumunda yapmış oldukları hile ve sahtekarlıkla aynı zamanda "açıktan darbe" pratiği sergilemişler ve uzun zamandan beri sergilemiş oldukları "üstü örtülü" darbe pratiklerinin devamını getirememişlerdir. Hiç kuşkusuz böyle açıktan bir darbenin sonuçlarını da önceden kestirmişlerdir ve ona göre de bazı politik önlemler aldıkları da kesindir.


Erdoğan'ın "açıktan darbe" pratiğinin yolaçmış olduğu meşruluk krizini aşmak ve olayları daha fazla kendi lehine etkilemek için yeni politik hamleler ve komplolar yapacağından zerre kadar kuşku yoktur. 16 Nisan referandumunu unutturmak ve dikkatleri başka yöne çekerek, muhalefeti kendi içinde bölmek taktiğine başvuracağından da kuşku yoktur. 7 Haziran-1 Kasım arası uygulanılan politikanın bir benzerinin bundan sonra da uygulanılması büyük olasılıktır.


Erdoğan 7 Haziran genel seçimlerinden hemen önce milliyetçi oyları elde etmek için Barış Süreci'ni pratikte sonlandırarak ve bu temelde seçimlerden önce bir çok provokasyon tezgahlayarak PKK ile savaşı kışkırtmaya çalıştı. 7 Haziran seçimlerinde HDP'nin yüzde on barajını aşması ve yüzde onüçlük bir oy oranı ile AKP'yi tek başına hükümet olmaktan çıkarmasıyla,bu sefer Erdoğan açıktan PKK'ye karşı  savaşa başvurarak ve bu temelde HDP üzerinde de terör uygulayarak AKP'nin tek başına hükümet olması için gerekli oyu "zorla doğurttu." Bu zaman zarfında da karşısındaki legal muhalefeti  bölmeyi başardı.


Erdoğan 16 Nisan referandumundan sonra da aynı taktiğe başvurarak, hileli seçim sonuçlarını unutturmak ve legal muhalefeti kendi içerisinde bölmek için PKK'ye karşı savaşı tekrar yoğunlaştırdı. Özellikle Rojova ve Güney Kürdistan eksenli geliştirilmeye çalışılan yeni bir savaş ile kamuoyunun dikkatleri, hileli referandumdan başka yöne çevrilmeye çalışılmaktadır. Son dönemdeki gelişmeler, Erdoğan'ın Suriye'ye müdahale ettiği gibi Irak-Güney Kürdistan-Rojova ekseninde bir müdahale hazırlığı yaptığını göstermektedir. Erdoğan'ın bu eksende olası bir müdahalede bulunmasıyla, referandumun sonuçlarını tanımayan muhalefetin zayıflatılması elele giden bir süreç oluşturmaktadır.


İç ve dış politikanın  birbirine bu sıkıca bağlanması,iç politikadaki buzursuzluğun ve sıkışmışlığın dış politika araclığıyla "gazının alınmaya" çalışılması, bütün faşist diktatörlüklerde gördüğümüz gibi, maceracı bir politikanın kapılarını sonuna kadar açmaktadır. Belli bir noktadan sonra aşırılık ve ölçüsüzlük, sürdürülemeyen bir politika haline gelmekte ve rejim altına girdiği yükün altında adım adım çökmektedir.


Bu noktada Türkiye devrimci ve demokratik hareketinin bir zayıflığına işaret etmek gerekmektedir.Erdoğan ve AKP dış politikada bir çok hata yapmasına ve bir çok devlet ve güç ile arasına önemli politik düğümler atmasına karşın, dogmatik ve eklektik bir dünya görüşünün esiri olan ve de bundan dolayı büyük bir taktik kısırlık içerisinde olan hareket, bu büyük fırsatlardan yeterince yararlanamamaktadır. Erdoğan'ın en büyük gücü, Türkiye ve Kürdistan devrimci hareketinin hatalarıdır.Çünkü bu hatalar, ona büyük bir manevra alanı sunmakta ve o da bu manevra alanından istifade etmektedir. 


Erdoğan'ın 16 Nisan "açık darbesi" hem iç hem de dış politikada bir meşruiyet krizine neden olmakta ve bu krizi aşmak için de Erdoğan "gücü" daha fazla öne çıkarmakta ve de bu temelde daha fazla riskli politikalara yönelmektedir. Erdoğan elinden geldiği kadar mevcut konjonktürde, Türkiye'nin jeopolitik gücünü kullanarak ve bir sarkaç gibi büyük emperyalist güçler arasında sallanarak kendisine gerekli olan politik alanı yaratmaya  ve rejimini uzun yıllara yaymaya çalışmaktadır.


Doğu'lu ve Batı'lı emperyalist güçlerin amansız bir paylaşım savaşına sürüklendiği bir konjonktürde, Erdoğan'ın Suudi Arabistan ve Katar ile yapmış olduğu stratejik ittifak, etkili bir güç olarak ortaya çıkmaktadır. İki emperyalist kamptan ayrı bir şekilde oluşturulmak istenen bu üçüncü "bölgesel emperyalist güç odağı", diğer emperyalist odaklardan daha zayıf olmasına karşın, her iki emperyalist kampın arasına konumlandığı için ve bu konumunu her iki tarafa da pazarladığı için, emperyalist sistemde ilginç bir şekilde "bozucu" bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Jeopolitik güç ilişkilerine akıllıca ve de risklice bağlanmış bu üçüncü güç, bu ittifak ekseninin her bir üyesine de kendi iç politikasında belli bir destek noktası da teşkil etmektedir. Bundan dolayı iktidar mücadelesi veren bir hareketin, dış politikaya yeterli dikkati ve ilgiyi göstermesi ve de Erdoğan'ın dış politikasını dengeleyecek taktik açılımı ya da açılımları yapması zorunludur.


Bu noktada hem Batı hem de Doğu'lu emperyalist güçler ile taktik ilişkilerin kurulması ve bu ilişkilerin iç politikada rejimin altının oyulması için bir destek noktasına (elbette ki devrimci hareketin özgücünün yerine konulması anlamında değil) çevrilmesi zorunludur.Bu politikayı devrimci hareket içerisinde bir noktaya kadar PKK uygulamaktadır ancak Türkiye'nin özgün koşullarına uygun olarak bu politikanın yaratıcı bir şekilde geliştirilmesi tek zorunlu değil ama en önemli devrimci görevdir. Bu görevi anlamayan bir devrimci hareketin Erdoğan ve AKP rejimini yıkması ise mümkün değildir.


DEVRİMCİ BÜLTEN


|
_ _