 |
Devrimci Bülten Sayý 73 (2) |
 |
 |
AKP’NÝN YEÞÝL SERMAYEYÝ BÜYÜTME POLÝTÝKASI VE “TALANCI KAPÝTALÝZM” K.Erdem AKP’nin ilk iktidara geldiði dönemlerde önce gizli bir þekilde ama özellikle de Gezi Direniþi’nden sonra ise açýktan uyguladýðý “talancý kapitalizm”in kendi içerisinde belirli bir mantýðý vardýr. Bu talancý kapitalizm , bilinçli ve planlý bir þekilde “Yeþil Semaye”nin büyütülmesine ve palazlanmasýna baðlanmýþtýr. Bu palazlanma süreci, her olanaðýn kullanýlarak bu sürecin geliþtirilmesini öngördüðü için , bütün insani ve toplumsal deðerleri (din de buna dahil), nesneleþtirmekte ve temel amacýn sýradan unsurlarýna indirgemektedir. Bir mekanizmada vidalar , kayýþlar vs. ne ise, yeþil sermayenin palazlanmasýnda halk, çevre ve genel olarak toplum da odur. Dýþarýdan bakýldýðý zaman büyük bir toplumsal israf ve talan (ki bu ayný zamanda bir “sermaye aktarýmý”dýr) söz konusudur. Bu israf ve talaný yapanlar, bunu bizim gibi insanlarýn gördüðü gibi görmezler. Onlarýn bu sürece verdikleri anlam daha baþkadýr ve bu anlam onlarýn dünya görüþünün derinliklerinden süzülüp gelmektedir. Bu dünya görüþü geçmiþten günümüze uzanan belirli bir ideoloji ve kültürel kodlara sahiptir ve bu kodlar toplumda belirli bir sermaye sýnýfýna “toplumsal örtü” teþkil etmektedir. Bu toplumsal örtü olmaksýzýn bu sýnýf toplumda güç olamaz, hele de iktidara hiç gelemez. Bir sýnýf eðer toplumda güç olmak istiyorsa hele de iktidara gelip “kendi çýkarlarýný toplumun genel çýkarlarý” gibi göstererek toplumsal bir hegemonya kurmak istiyorsa, kendisine bir “deðerler sistemi” kurmak zorundadýr. Bu deðerler sistemi ihtiyaç ölçüsünde ve doðrultusunda, farklý deðerler sistemi ile zaman zaman kesiþebilir, temas noktalarý kurabilir ama asla kendi aðýrlýk merkezini yokedecek giriþimlere girmez/giremez. Bu talan tek iktidarda deðil muhalefetteyken de yapýlýyordu. RT Erdoðan’ýn belediye baþkanlýðý döneminde, bizzat “belediyenin baþý”nýn karýþtýðý bir çok “garip” dosya vardý. Bu dosyalarý soruþturan ve mahkemeye intikal ettiren dönemin Kaçakçýlýk ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Baþkaný Adil Serdar Saçan’ýn baþýna gelmeyen kalmadý. Bu dönemde “belediyenin baþýný” ve adamlarýný, Fethullah Gülen ile yapýlan ittifak anlaþmasý koruyordu. Çünkü “belediyenin baþý”na uzanacak bütün dosyalar, Emniyet-Yargý iþbirliði içerisinde devlet içerisinde “Gülen’in gizli örgütü” tarafýndan önleniyordu. Muhalefetteyken “talancý kapitalizm”in hedefi, “iktidar olmak için sermaye biriktirme” idi. Eski rejim ve temsilcilerinden alýnanlarýn hepsi “savaþ ganimeti” idi. Ama hedef tek ganimet almak deðildi ama ganimetin kaynaðýný da kurutmaktý. Yani “Yeþil Sermaye”nin dýþýndaki bütün yerli sermaye gruplarýný önce zayýflatmak ve sonra da yoketmekti. Ancak bunun için zamana ve yeni koþullara ihtiyaç vardý. Kýsacasý iktidarýn iplerini sýkýca ele geçirmek gerekmekteydi. Muhalefetteyken elde edilen sermaye birikimi ile hükümete gelindi. Hükümet olma iktidar olma anlamýna gelmiyordu ve bunun için devletin derinliklerine týrpan atmak gerekliydi. AKP-Gülen Cemaati Ýttifaký, Ergenekon Komplosu ile devletin derinliklerine týrpan atarken, ayný anda bir çok holdinge karþý zayýflatma, dýþlama, sermayenin el deðiþtirmesine zorlama gibi pratikleri de devreye soktu. Daha Ergenekon Komplosu’nun baþýnda Erdoðan bir konuþmasýnda “TÜSÝAD ile kendisini güvende hissetmediðini” belirtmiþti. Ýktidarýn iplerinin tam ele geçirilmesi, baþka bir toplumsal hedefin öne konulmasýný gerektiriyordu: Toplumun dönüþtürülmesi. Toplumun dönüþümü, toplumun bütün ideolojik, ekonomik, politik ve kültürel alanlarýnýn ele geçirilmesini ve birbirlerini destekleyecek þekilde kullanýlmasýný gerektirmektedir. Toplumun dönüþtürülmesi tek “yumuþak araçlar” (ideolojik, politik ve kültürel) üzerine deðil ama “sert araçlar” (þiddet, psikolojik operasyonlar, dolaylý terör ve katliamlar s.) üzerine ve aslýnda ikisinin karýþtýrýlarak kullanýlmasý üzerine oturtulmaktadýr. Eðer bu noktada “bazý pratikler” daha devreye sokulmamýþsa, bunun nedeni konjonktürün daha buna uygun olmamasýdýr. Ýç ve dýþ politikada sýkýþmýþlýk, yeni rejimin bazý pratiklerinin ertelenmesine sadece yol açmaktadýr yoksa tamamen devreden çýkarýlmasýna deðil. Bütün sermayenin “Yeþil Sermaye”ye çevrilmek istenmesine benzer bir þekilde, bütün inançlarýn “Sünnileþtirilmesi” ve farklý milliyetlerin de “Türkleþtirilmesi” amacý söz konusudur. Bu sonuncusu o kadar mutlak deðildir, þayet “Sünnileþme” gerçekleþmiþ ise bir kiþinin “Türkleþtirilmesi” o kadar zorunlu olmaya bilir. Suriye içsavaþý ile birlikte uygulanýlan “Açýk Kapý” politikasýnýn amaçlarýndan bir tanesi de,dýþarýdan içeriye yoðun bir Sünni nüfusu çekerek, özellikle Alevileri ve Yurtsever Kürtleri uzun dönemde pasifize etmekti. Amaç hem bu çekilen Sünni nüfus aracýlýðýyla “cihadçý” yetiþtirmek ve Suriye’ye göndererek buradaki rejim deðiþikliðine katýlmak hem de bunlarý paralý askerler gibi kullanarak içerideki muhalefeti ve toplumun farklý unsurlarýný bastýrmaktýr. Yeþil Sermaye’nin büyütülmesi sürekli olarak bu sermayeye “yeni pazarlar” bulma ve bu pazarlarý “zorlama” yollarla bu sermayeye peþkeþ çekme politikasýný zorunlu kýlmaktadýr. Bu pazarlar ise devletin elinin-kolunun uzandýðý her yerdir: Hazine, bakanlýklar, belediyeler, ormanlar, kýyýlar, daðlar vs. Politik islam, toplumun bütün alanlarýna döþediði “hortumlarý” bu Yeþil Sermaye’ye baðlamýþtýr ve bu hortumlar aracýlýðýyla bu sermayeyi sürekli þiþirmek istemektedir. Toplumsal Sermayenin ezici kýsmý bu sermeyenin eline geçince, bir bütün olarak toplumun politik islama muhtaç hale geleceði hesaplanmaktadýr. Zamanla da toplumun, korku ve rýza ile karýþýk bir þekilde, yeni rejimi kabul edeceði ve kanýksayacaðý ve de sonsuza kadar sürecek bir düzenin ortaya çýkacaðý sanýlmaktadýr. Bu politikanýn uygulayýcýlarý en azýndan bu düzenin Osmanlý Ýmparatorluðu kadar sürmesini istemektedirler. Yeþil Sermaye’nin ihtiyaçlarý “talancýlýðý” gerektirirken ve bu talancýlýk toplumun genelinin ihtiyaçlarýna ters düþerken yani halký daha da yoksullaþtýrýrken, korkunç bir çevre yýkýmýna ve kirliliðine neden olurken, bu sermayenin temsilcilerini bu talancýlýklarýndan vazgeçirmek mümkün müdür? Maalesef mümkün deðildir. Hýzýný kaybeden uçak nasýl düþerse, sermaye birikim kanallarý zayýflayan Yeþil Sermaye de daðýlmaya muhtaçtýr ve iktidarýn dümenini elinde bulunduranlar bunu çok iyi bildikleri için, talancý kapitalizm yolunda devam ederek, “Demokratik Ulus” ile “Yeþil Faþizm” arasýndaki düðümleri daha da çoðaltacaklar ve çeliþkileri daha da keskinleþtireceklerdir.
|
 |
|
|
|