 |
Devrimci Bülten Yazı Kurulunun Notu: Aşağıda yayınlamakta olduğumuz bildiri ve onu takip eden “Kamuoyuna Açıklama”, bir grup Kürt komünistinin Temmuz ayında Kürdistan ve Türkiye devrimci kamuoyuna yönelik yapmış oldukları açıklamalardır. Devrimci dayanışma açısından yayınlamayı uygun görüyoruz. Devrimci Parti ve Örgütlere; Değerli Dostlar, Biz, geçmişte ve bazılarımızda yakın süre önceye kadar BP içinde örgütlü çalışma yürütmüş ve fakat değişik nedenlerle BP'den kopmuş-ayrılmak zorunda kalmış ve birtakım tasfiyeci yöntemlerle örgütsel ilişkileri kesilmiş bir grup komünist-devrimci, bundan sonra devrim ve sosyalizm mücadelesini örgütlü bir grup olarak sürdürme kararı almış olduğumuzu devrimci sorumluluğumuzun doğrudan bir gereği olarak siz dostlarımıza bildirmek amacıyla bu kısa mektubu gönderiyoruz. Bizlerin BP grubundan kopmamızı gerektiren bir dizi temel-ilkesel konuyu burada sıralamayı doğru bulmuyoruz. Esasında ayrılıklarımız bir bakıma devrimci kamuoyu tarafından da bilinmektedir. Çünkü sahip bulunduğumuz ideolojik-siyasal-örgütsel anlayış ve değerlendirmelerimizi hem içeride ve hemde dışarıya yönelik kamuoyu ile paylaştık. Ayrı bir grup olarak mücadelemizi sürdürme kararı aldığımızda, daha önce yayınladığımız yazılarımızı ve değerlendirmelerimizi esas aldık. Daha önceleri içinde çalıştığımız ve artık örgütsel bir ilişkimizin bulunmadığı BP grubunun hakkımızda neler yazdığından ve söylediğinden bağımsız olarak, biz ayrı bir çizgiye sahip ve bir ölçüde ayrı bir örgütsel planı savunarak fikirlerimizin mücadelesini yürüttük ve fakat anda ki BP grubunun yönetimi bizim ayrı çizgimize ve ayrı çizgimiz doğrultusunda görüşlerimizin mücadelesini yürütmeye tahammül etmediği için, örgütsel ilişkilerimizi bütünüyle antidemokratik bir içerik ve yöntemle sona erdirdi. Her ne kadar çokça "farklı görüşlerin kamuoyu önünde açık tartışılması”nı çok önemli gördüğünü-savunduğunu söylüyorsa da, bunun bütünüyle bir iddiadan ibaret kaldığı ve pratikte tartışmayı yasaklayan kararlar aldığı ve tam bir keyfiyet içerisinde yasakçı zihniyete sarıldığı vb tartışma götürmeyecek kadar bütün çıplaklığıyla ayyuka çıkmıştır. Bu koşullarda, hâlâ örgütsel ayrılığa yönelmememizin esas nedenleri üzerine burada detaylara girmek istemiyoruz. Ama şu kadarının bilinmesini isteriz ki; ayrı bir grup olarak çıkmamız, içinde bulunduğumuz şartların zorunlu bir sonucundan başka bir şey değildir. Eğer, mevcut çizgimizle varolan yapılardan birinin içinde gerçektende çalışma imkanlarını görmüş olsaydık, ayrı bir örgütsel adımı atmazdık. Yeni bir örgütsel oluşuma gitmemizi gerektiren belirleyici neden Kürdistan Devrimi'nin sorunlarına dair ayrı bir çizgiye sahip bulunmamızdır. Ayrı çizgimize rağmen bugüne kadar BP içinde kalmayı tercih ettik. Bazı konularda değişimin sağlanması için içeride mücadelenin gerekli olduğuna inandığımız için ayrılmaya yönelmedik. Ancak, bizzat kongre kararlarının bile uygulanmadığı ve "iki ayrı parti" siyasetinin tam bir formaliteden ibaret kaldığı; dahası pratik olarak ayrışma-ayrı parti kurma işinin askıya alındığı koşullarda örgütsel ayrışmanın kaçınılmazlığı her geçen gün daha da yakınlaştı. Neticede, değişik tarihlerde BP'den kopan bir grup arkadaş olarak yeni bir örgütsel yapı oluşturmaya karar verdik. Grubumuz, anda Kürdistan Devrimi için en acil ihtiyacın proletaryanın partisini yaratmak olduğunu tespit etmektedir. Bu ortak amaç etrafında yanyana gelen bizler Kürdistan Marksist Leninist Partisi'nin inşası için KOMÜNİST HAREKET kimliği ile ideolojik-politik-örgütsel çalışmalarımızı sürdüreceğimizi açıklamış bulunuyoruz. Ayrışmamız ve bir grup komünist-devrimci olarak yeni bir örgütsel oluşuma gittiğimizi sizlere resmi düzeyde bildirmeyi ve ihtiyaç halinde ikili ilişkiler-görüşmelerle gelişmeler hakkında bilgi vermeyi görevimiz bildiğimiz için bu mektubu yazıyoruz. Devrimci selamlar. Başarılar dileriz. Kürdistan Marksist Leninist Partisi'nin İnşası İçin KOMÜNİST HAREKET Temmuz 2005 Bir süre önceye kadar BP grubu içinde faaliyet yürüten ve fakat gelinen yerde bir dizi gelişmenin sonucunda yeni bir örgütsel oluşumun gerekliliğine inanan bizler, komünist sorumluluğumuzun kaçınılmaz bir gereği olarak halklarımıza, devrimci ve yurtsever kamuoyuna bu açıklamayı yapma ihtiyacı duyuyoruz. Bir grup Kürdistanlı komünist-devrimcinin açıklamasıdır. KAMUOYUNA AÇIKLAMA Biz, geçmişte ve bir kısmımızda kısa süre önceye kadar BP grubu içinde örgütlü faaliyet sürdürmüş, ancak gelinen yerde farklı nedenlerle bu gruptan ayrı düşmüş, ayrılmak zorunda bırakılmış ve birtakım tasfiyeci yöntemlerle örgütsel ilişkileri kesilmiş bir grup komünist-devrimci olarak bundan sonra mücadelemizi örgütlü bir grup yapısı şeklinde sürdürme kararı almış bulunuyoruz. Devrim ve sosyalizm mücadelesinin ancak ve yalnız komünist örgütlü çalışmanın üzerinden zafere gideceğine olan inancımızın doğrudan bir sonucu olarak, mücadelemizi, yeni bir komünist grup oluşturarak sürdürme kararı aldık. İçinde çalıştığımız çevre ile birlikte daha fazla yürüme imkanının ortadan kalktığı yerde, yeni bir örgütsel oluşumla bu mücadeleyi devam ettirmenin önümüzdeki en acil görev olduğunu bilince çıkaran bizler, üzerimize düşen tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmek amacıyla yanyana geldik ve yürüttüğümüz tartışmaların ardında ortak hareket etme sonucuna vardık. Örgütlü mücadeleden kaçışın yaşandığı koşullarda, örgütlü mücadeleyi sürdürme ısrarımız, devrim ve sosyalizm davasına olan bağlılığımızın sonucudur. Bireysel kurtuluşun tercih edildiği ve örgütlü yaşamın çekilmezliği üzerine vaazların verildiği bir dönemde örgütlü mücadeleden yana tavır takınmak seçeneği etrafında birleşmek gerektiğine inanıyoruz. Bizi, yeni bir örgütsel oluşuma götüren pekçok nedenin varolduğuna inanıyoruz. Bu nedenleri, gerekçeleri ile birlikte, bu açıklama içinde bütünlük halinde vermek kuşkusuz mümkün değil. Şimdilik kısa ve özet olarak attığımız adım hakkında kamuoyunu bilgilendirmekle yetinmek istiyoruz. Önümüzdeki kısa süre içinde, yeni örgütsel adımın ideolojik-siyasal nedenlerini bütün aynntılanyla birlikte vermeye; gelişmemizin detayları hakkında açıklamalarda bulunmaya ve bir bakıma şu ana kadar yaşananlar üzerine somutumuz bağıntısında bilgi vermeye çalışacağız. Değişik iddialara sahip düzinelerce politik yapının bulunduğu bir durumda, bir de bizim ayn bir grup olarak kendimizi ilan etmemizin tek nedeni, birlikte çalışabileceğimiz veya doğrudan saflarına katılabileceğimiz bir politik yapının bulunmayışıdır. Herhangi bir yapı hakkında komünist değerlendirmeyi bir yana bırakalım, eğer hakkında ml'den etkilenmiş tespiti yapmış olsaydık hiçbir biçimde ayrı bir yapıya yönelmez, böyle bir grupla birlikte çalışmanın imkanlarını zorlamaya çalışırdık. Mevcut bilgilerimiz dahilinde, ülkemizde birlikte çalışabileceğimiz bir grup olmayınca Tevgera Kominist'i kurmak kaçınılmaz oldu. Bu açıklama ile, bizi birleştiren ortak noktaları tezler halinde açıklıyoruz... TEVGERA KOMÜNİST, devrimin başarısı için komünist alternatifin kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğuna inanır... Dünyada olduğu kadar, ülkemizde de bizden başka-dışımızda komünist güçlerin olabileceğinden hareket ediyoruz. Bugün için, somut olarak bir gruba işaret ederek adlandırma durumunda olmasak bile, komünistlerin bizimle sınırlı olmadığından hareket ediyoruz. Bunun için de dışımızdaki komünistlerle güçlerimizi birleştirmeye her an açık olduğumuzu düşünüyoruz. Kendini "dünyanın merkezi" sanan ve ancak bu merkez tarafından kurulan çevreciklerin komünist ilan edildiği egosentrik/narsist yaklaşımların pek revaçta olduğu bir durumda, bu hastalıklı akıma kapılmayı değil, bilakis komünizmin ortak değerleri etrafında buluşma seçeneğini tercih ediyoruz. Her önüne gelene oportünist-revizyonist-milliyetçi damgasını yapıştıran ve fakat bir biçimde bu sıfatlardan müzdarip bazılarının kendilerine kurdukları küçük kulübelerinde yalnızca kendilerinin komünistliğine hayran kaldıkları bir bakış açısı ve yaşam tarzını asla kabul etmiyoruz. Kimin ml olduğu, ve/ya da komünist olduğu sorunu, keyfince konulmuş "kıstaslar"la izah edilecek kadar basit bir konu değildir. Özetle, komünizm ve ml kimsenin tekelinde değildir, hele hele lafazanların hiç değil. Bize göre marksizm leninizmin genel ilkelerini savunan ve özel olarak proletarya diktatörlüğünü savunan ve bunun için çalışanların oportünist-revizyonist değerlendirilmemesi gerekir. Bu anlamda, ml'den etkilenen, komünizan eğilimler içinde olan güçlerin varlığı dikkate alınmalı, ortak yanlar belirlenmeli ve birlikte çalışmanın ortamı yaratılmalıdır. Komünist değerlendirmesi için, yalnızca teorik söylemin yetersiz kalacağı çok açık. Aynı zamanda ülke devrimi somutunda komünist bir pratik içinde bulunulması şart. Ülkemizde çok az bir kesimin komünist iddiasına sahip bulunduğunun bilincindeyiz. Şüphesiz bunun pekçok nedeni var, ancak bu durum hiçbir şekilde bu iddiaya sahip bulunanların fikir alışverişinde bulunmasının engeli değil, olmamalıdır. Kürdistan özgülünde şu an için kimin komünist olduğu tartışmasına girmektense (bu sorunu önümüzdeki dönemde ayrıntılı bir şekilde ele almayı düşündüğümüz için ayrıntısına girmiyoruz), komünist olduğu iddiasında bulunanlarla ortak, açık ve samimi bir tartışma örgütlemeyi daha önemli görüyoruz. Kürdistan'da, neredeyse her güç politik bakımdan kendini temsil etmektedir. Kuşkusuz bu temsil andaki durumu ifade etmektedir ve bu çerçevede görecelidir. Ne var ki bu tablonun içinde politik bir güç olarak komünistler bulunmamaktadır. Bunun nedenleri üzerine burada durmayacağız, ancak olgu olan gerçektende marksizm leninizmi savunan anlamda komünist bir gücün olmamasıdır. Kendilerine komünist diyen çok sınırlı sayıda çevrenin ise bizim anladığımız anlamda komünist bir dünya görüşüne sahip olmadıkları tartışma götürmez. Bir ölçüde, her şeye karşın komünist iddiasını taşıyan yapıların olumlu bir iş yaptıklarını belirtmek gerekir. Komünist söylemini bir yana, sosyalist lafzının bile ancak tercihen kullanıldığı bir kaçış ortamında komünist sözcüğüne ,,sahip çıkmak" -ülkemiz özgülünde-gayet olumludur. Ne var ki bu olumluluk mevcut çevreleri komünist değerlendirmemizi gerektirmiyor. Ulusal kurtuluş mücadelesinde küçük burjuva, burjuva milliyetçilerinin bir bakıma hakim oldukları/damgalarını vurdukları inkar edilemeyecek bir olgu. Geçmişte kimin neyi savunduğundan, kimin hangi iddia ile siyaset sahnesine çıktığından bağımsız olarak son süreç ve andaki durum değerlendirildiğinde politik olarak tam bir parçacı ulusalcılık ufkunun egemen olduğunu tespit etmemiz gerekiyor. Parçacı oldukları ölçüde, esasında ulusalcılıklarının da parça ile sınırlı olduğu tartışma götürmez. Her ne kadar kimi güncel gelişmeler parçacı egemenliği bir nebze sarsıyor ise de hakim olan parçacılıktır. İdeolojik-politik bakımdan komünist olmadıkları gibi, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı devrimci bir duruş içerisinde olmayan ve üstelik ulusalcılıkları parça ile sınırlı güçlerin ağırlıkta bulunduğu bir momentte, komünistlerin sadece varolana değil, bir bütün olarak Kürdistan Devrimi somutunda alternatif bir programla çıkmaları aslolanıdır. Özetlemek gerekirse, her bakımdan komünist alternatife ihtiyaç duyulmaktadır. Bu alternatif için öncelikli güncel görev komünistlerin güçlerini birleştirerek ülke çapında ml bir parti kurmaya yönelmeleridir. TEVGERA KOMÜNİST, ülkemiz komünistlerinin acil görevinin ML parti inşası olduğunu tespit eder... Bugün, Kürdistan Devriminin ihtiyaç duyduğu en acil şey, proletaryanın örgütlü gücünü yaratmaktır. Bunun için, andaki en yakıcı görev Marksist Leninist Parti'nin inşası için çalışmaktır. ML bir parti yaratmak için yalnızca komünist kadroların yan yana gelmesi, bir grup faaliyeti içine girmeleri yetmez. Ya da örgütlü bir birlik oluşturan az sayıda dar bir kadro gücünün yapacağı teorik çalışma ve yayın faaliyeti ile gerçek anlamda bir ml parti yaratılamaz. Parti inşası aşamasında yapılması gerekenleri kendi grup özelliklerine indirgeyen, bu görevi kategorik bir şekilde özgül durumuna uyduran ve pratikte sınıf mücadelesine mesafeli duran anlayışlardan uzak durmak gerekir. Parti yaratma hedefine sahip olmak, doğrudan işçi sınıfı içinde, özelliklede ağır sanayi proletaryası içerisinde pratik çalışmayı gerektirir. Ancak bu pratik çalışma içinde işçi sınıfının öncü kurmayı yaratılabilir. Gücümüz ölçüsünde işçi sınıfı içerisinde çalışmak, özellikle ağır sanayi proletaryası arasında çalışmaya öncelik vermek, pratikte bu söyleme uygun davranmayı hedefliyoruz. Kürdistan çapında ml bir partinin kurulması ülke komünistlerinin öncelikli görevi olarak kavranmalıdır. Grubumuzun oluşumu; ülke çapında ml bir partinin kurulmasının gerçeğe dönüşmesi için Kuzey'de somut bir başlangıç yaptığımız anlamına gelmektedir. Parçalanmış ülke konumunda bulunmamız, diğer şeylerin yanı sıra ülke çapında bir parti kurma bağıntısında da birtakım sorunları beraberinde getirmektedir. Şu anda eğilimimiz, her parçadaki komünistlerin partinin inşası için örgütlenmeleri ve birleşik parti amacına bağlı olarak bulundukları parçadaki partinin bölüğünü oluşturmaları yönündedir. Her bir parçadaki komünist güçlerin birleşmesiyle bütün ülkeyi kapsayan bir ml parti kurulması için en gerekli adımlar atılmış olacaktır. Kürdistan çapında ilan edilecek parti, birleşik bir parti olacaktır. Her parçadaki örgütlülük, merkezi birleşik bir yönetim temelinde birleşik partinin seksiyonları konumunda olmalıdır. Seksiyonlar, bulundukları parçalar nezdinde kendi özgünlükleri çerçevesinde özerk hareket etmelidirler. Bu amaca ulaşmak için bütün ml komünistlerin ve komünizmden etkilenen tutarlı ve samimi devrimcilerin çalışmalarını ortaklaştırmaları hayati önemdedir. Görevimiz bellidir: Kürdistanlı komünistlerin birliği! Ülkemizdeki komünistleri ve tutarlı devrimcileri bu göreve sahip çıkmaya ve yürütülen çalışmalara destek vermeye çağırıyoruz. TEVGERA KOMÜNİST, proleter dünya devrimi için önce Kürdistan devriminin başarısını hedefliyor... Kürdistan, emperyalistler ve sömürgeciler tarafından dört parçaya bölünmüş parçalanmış sömürge bir ülkedir. Özellikle üst yapıda olmak üzere yarı-feodal ilişkiler güçlü olmakla birlikte, kapitalist üretim ilişkilerinin hakim olduğu geri kapitalist bir ülkedir. Kürdistan Devrimi; bağımsız, demokratik, birleşik, sosyalist Kürdistan'ın kurulmasını hedefler. Emperyalist ve sömürgeci işgal nedeniyle ilk aşamada ulusal görevlerimiz önceliklidir ve bu anlamda ülkenin işgalden kurtulması ve bağımsızlığın kazanılması gerekir. Bir biçimde, aynı zamanda içice geçen ulusal ve demokratik görevler olgusu; ulusal devrimin dolaysız bir şekilde demokratik devrimle tamamlanmasını ve böylece ulusal demokratik devrim sürecinin ülkeyi bağımsız ve demokratik bir kimliğe kavuşturması aslolanıdır. Bu süreçte küçük burjuvazinin ve diğer güçlerin oynayacağı rolden bağımsız olarak, proletaryanın ulusal demokratik devrim sürecini başarıyla gerçekleştirmesi esas olanıdır. Devrimimize proletaryanın önderlik etmesi demek tutarlı antiemperyalist ve tutarlı anti sömürgeci temelde yeni bir ülkenin inşası anlamına geleceğinden, bu zemin üzerinde ilerleyerek birleşik ülke amacını gerçeğe dönüştürmek gerekir. Parçalanmış ülke olgusu ve bütün parçalarda eş zamanlı bir devrimin başarısının koşullara bağlı oluşu vb nedeniyle birleşik bir ülke amacının gerçeğe dönüşmesi süreç içinde şartların (bu amaç doğrultusunda) değerlendirilmesiyle ilintilidir. Her halükarda, herbir parçada yaratılan özgür Kürdistan, yani birleşik Kürdistan'in kuruluşunu kendine amaç edindiği ölçüde birleşik ülke amacı gerçeğe dönüşmüş olacaktır. Ülkenin bağımsız, demokratik ve birleşik bir yapıya kavuşması durumunda önümüzdeki görevin sosyalist bir ülke yaratmak olduğu tartışma götürmez. Proletaryanın devrime önderlik etmesi elbette ki proletaryanın örgütlü gücü ve hazırlığı bakımından çok büyük imkanlar sunacaktır. Sosyalist devrim bilinmez bir geleceğe ertelenemez. Ülke ne kadar geri olursa olsun ve proletaryanın örgütlü gücü ne kadar zayıf olursa olsun, her ülkede olduğu gibi, Kürdistan'da da komünistlerin amacı sosyalist bir ülke inşa etmektir. Kürdistan proletaryasının gücü ve iradesi buna yeterlidir. TEVGERA KOMÜNİST, her türden milliyetçiliğe karşı proletarya enternasyonalizmini vazgeçilmez görür... Parçalanmış sömürge bir ülke konumunda bulunmamızı kendi yanlış teori ve siyasetlerine alet eden egemen ülke devrimcilerinin içine girdikleri sapmalar yığınağının enternasyonalizm-milliyetçilik alanında cereyan ettiği bariz bir olgu. Bu sapmanın bugüne ait olmadığı, çok uzun bir geçmişinin bulunduğunu belirtmekle yerinelim. Yanlış ve çarpık bir enternasyonalizm anlayışına sahip olan egemen ülke devrimcilerinin tavırlarıyla olan bağları bir an önce koparmak gerekiyor. Enternasyonalizmin ,,insanın kendi öz ülkesinde" devrim için çalışmak olduğunu kavrayan bizler, ülkemiz devrimi için ayrı örgütlenmenin, ayrı bir devrim için ayrı bir örgütlenmenin doğruluğuna inanarak egemen ülke devrimcileri içinde örgütlenme anlayış ve pratiğinin yanlış olduğunu tespit ediyoruz. Özeleştirel bir şekilde belirtiyoruz ki, öncelikle “kendi öz ülkesinde” devrim yapmak için örgütlenmeyen komünistlerin egemen ülkelerin devrimci örgütlenmelerine yönelmeleri kabul edilemez. Ezen ülkelerdeki örgütlenmeler içinde gerçekten de komünist kimliğine layık olanlar bulunsa bile, eğer kendi öz ülkesinde-sömürgede komünist bir örgüt yoksa öncelikli görev böyle bir örgütü yaratmaktır. Bu, iddiaların tersine hiçbir şekilde milliyetçilik değil, bilhassa her türden milliyetçiliğe karşı panzehir niteliğinde olan proletarya enternasyonalizmidir. İki ayrı ülkenin komünist ve devrimci güçleri olarak eşitlik temelinde ilişkiler kurmak, birlikte çalışmak ve ortak mücadeleler geliştirmek ile iki farklı devrim için ayrı ayrı örgütlenmek bütünüyle birbirinden farklıdır. Bu, ama hiçbir şekilde milliyetçilik değildir; bilakis hem ezen ve hem de sömürge ülkenin devrimlerini sahiplenen anlayış esasında milliyetçilikten müzdariptir. Egemen ülkelerin devrimci çevrelerinin sosyalşoven tavırlarıyla mücadele ederken aynı zamanda içerideki milliyetçiliğe karşı da mücadelenin kaçınılmazlığının bilincindeyiz. Proletarya enternasyonalizmini çıkış noktası alırken, Kürdistan Devrimi'nin proleter dünya devriminin ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğinden hareket ediyoruz. Yaşasın Kürdistanlı komünistlerin birliği! Kürdistan Marksist Leninist Partisi'nin İnşası İçin KOMÜNİST HAREKET Temmuz 2005
|
 |