PDK Devrimci Bülten - Sayý 49 (4)
komunist - 01 March 2010
BARACK OBAMA VE ABD DIÞ POLÝTÝKASININ ANA HATLARI ÜZERÝNE (I) (K. Erdem)

I-Giriþ

Barack Obama’nýn ABD Baþkaný seçilmesinden sonra, uluslararasý politik sistemin en önemli sorunu, yeni ABD hükümetinin nasýl bir dýþ politika izleyeceði oldu. Çünkü ABD, uluslararasý emperyalist sistemin merkezinde yeralan bir devletir ve onun uluslararasý hegemonyasý temelinde uluslararasý sistem biçimlenmiþtir/biçimlenmektedir. Dünyanýn neresinde olursa olsun, ondan etkilenmeyen bir politik yapý neredeyse yoktur.
Yaznn Tm:
BARACK OBAMA VE ABD DIÞ POLÝTÝKASININ ANA HATLARI ÜZERÝNE (I) (K. Erdem)

I-Giriþ

Barack Obama’nýn ABD Baþkaný seçilmesinden sonra, uluslararasý politik sistemin en önemli sorunu, yeni ABD hükümetinin nasýl bir dýþ politika izleyeceði oldu. Çünkü ABD, uluslararasý emperyalist sistemin merkezinde yeralan bir devletir ve onun uluslararasý hegemonyasý temelinde uluslararasý sistem biçimlenmiþtir/biçimlenmektedir. Dünyanýn neresinde olursa olsun, ondan etkilenmeyen bir politik yapý neredeyse yoktur.

Ýþte bu makalede, kýsaca da olsa B. Obama’lý ve Demokrat Parti’li (DP) ABD’nin dýþ politikasýnýn ana hatlarýný ele almaya ve anlamaya çalýþacaðýz. Ama bunu da bir kitap aracýlýðý ile yapacaðýz. Bu kitap ABD’deki Baþkanlýk seçimlerinden önce piyasaya çýkan ve seçimlerden sonra yeni ABD Baþkaný’nýn nasýl bir politika izlemesi gerektiðini tartýþan bir kitaptýr. Kitabý Türkçeye “Dünya Karþýsýnda ABD” (Birleþik Devletler için Hangi Dýþ Politika) olarak çevirebiliriz. Bu kitapta moderatörlüðü David Ignatius (1) yapmakta ve sorularý sormakta ve ABD emperyalizminin çok önemli iki stratejisti ve Baþkan Danýþmanlarý da cevaplamaktadýrlar. Bunlardan ilki, þu an B. Obama’nýn da danýþmaný olan ve bundan dolayý görüþleri önemli olan Zbigniew Brzezinski; diðeri ise Baba Bush’un bir zamanlar danýþmaný olan yine G. W. Bush döneminde de görev alan Brent Scowcroft’tur. Birincisi Demokrat Parti’li bir stratejist olarak bilinir, ikincisi ise Cumhuriyet Parti’li bir stratejist olarak bilinir.

Kitap oldukça ilginç görüþler içermektedir ve ABD’nin hareket tarzýný anlama noktasýnda oldukça öðreticidir. Aslýnda ABD dýþ pokitikasýnda bahsedildiði zaman, onun ile kopmaz bir þekilde ABD iç politikasýndan da bahsedilmektedir. Bugün bu ikisi o kadar iç içe geçmiþtir ki, ABD iç politikasýnýn hangi sorununu ele alýrsanýz, bu deðiþik yollardan gelip bir dýþ politik soruna baðlanýr. Ayný þekilde tersi de geçerlidir. Bunun altýnda yatan temel neden ise hiç kuþkusuz sermayenin uluslararasýlaþmasý (küreselleþme de denilmektedir) ve bu temelde dünya ekonomisi ve politikasýnýn iç içe geçmesidir.

Bu makalede kitabýn kýsa bir özetini sunarken, zaman zaman araya notlar düþeceðiz ve kendi görüþlerimizi belirteceðiz. Böylece kitabýn anlaþýlmasýna yardýmcý olmaya çalýþacaðýz. Makaleyi kitabýn planýna uygun bir þekilde bölümlendireceðiz.

II- “Bu Noktaya Nasýl Geldik”

Davis Ignatius (DI): Zbigniew Brzezinski, uluslararasý durumu nasýl algýladýðýnýzý, ve size göre problemin kalbinin ne olduðunu, olasý çarelerini konuþmadan önce söyleyebilir misiniz?

Zbigniew Brzezinski (ZB): Bu soruya ZB genel olarak þu cevabý veriyor: Baþkan Bush’un “Birliðin Durumu Üzerine” konuþmasýnda, “Terörizme karþý savaþý çaðýmýzýn ideolojik meydan okumasý” olarak ifade etmesini yanlýþ buluyor. Bunu biraz kibirli bir davranýþ olarak niteliyor. BZ, terörizmin asýl tehdit oluþturduðu tespitini doðru bulmuyor. ZB’ye göre bu yüzyýlýn temel ideolojik eðilimi terör deðil, daha az seçilebilir olan ama giderek de aðýrlýðýný hissetiren üç önemli deðiþimdir:

DI: Ya siz Brent Scowcroft, sorunu nasýl tanýmlarsýnýz? Doðasý nedir?  Birleþik Devletler’in tepki kapasitesini ne ölçüde etkiledi?

Brent Scowcroft (BS): BS, bu noktada kendi algýlamasýnýn ZB’den pek de farklý olmadýðýný belirtiyor. Sorunu anlamak için tarihsel bir dönem içinde konumlanmak gerektiðini ve kendisi için Soðuk Savaþ’ýn sonunun, uluslararasý çevrede bir kýrýlmaya neden olduðunu belirtiyor …

DI: BS, Berlin Duvarý çöktüðü zaman Beyaz Saray’daydýnýz. Bu uzun ve tehlikeli çatýþmanýn son bulduðu gün hakkýnda bize ne söyleyebilirsiniz?

BS: BS, Berlin Duvarý’nýn çöküþünü bir çaðýn sonu olarak görmektedir. Ona göre bu çaðýn deðiþtiðini gösteren en önemli olay, Jim Baker ve Edward Þevarnadze’nin tek bir aðýzdan, Irak’ýn Kuveyt’i iþgal etmesini mahkum etmeleridir. BS, SSCB’nin çökme sürecinde M. Gorbaçov’un, SSCB’nin yerine Konfedarasyon’a dayalý bir sistem geçirmek istediðini belirtiyor.

BS, SSCB’nin çöküþünde ABD yönetiminin bir zafer sarhoþluðuna kapýlmamaya ve fazla coþkulu olmamaya dikkat ettiðini ve bunu da I. Dünya Savaþý’nda olanlarý dikkate alarak yaptýðýný belirtiyor. Çünkü ona göre, I. Dünya Savaþý sonunda kazananlar kaybetmiþti. BS ayný zamanda böyle bir durumun, Rusya’nýn sert tepkisine neden olabileceðini ve bunun da yeni Rus yönetimi ile geliþtirilen iliþkileri zedeleyebileceðini belirtmektedir.

DI: Siz BZ, Soðuk Savaþ’ýn sonunun sizde ne gibi anýlarý var?  Hayatýnýzý bu mücadeleye adadýnýz…

BZ:ZB, herþeyden önce Baþkan Bush ile BS (2) ’nin Sovyet Bloku’nun çöküþünde ortaya çýkan uluslararsý durumu çok iyi yönettiklerini belirtiyor. ZB, profesyonel hayatýnýn önemli bir bölümünü, Sovyet Bloku’nun birliðini mayýnlayan stratejiler hazýrlamaya adadýðýný belirtiyor. Bunun için 1960’lý yýllardan itibaren bir teori üzerinde çalýþtýðýný belirtiyor. Buna göre, Avrupa’nýn paylaþýmý, barýþcýl bir giriþim aracýlýðý ile Sovyet Bloku üzerine etki yapacak ve onun parçalanmasýna neden olacaktý. Berlin Duvarý’nýn yýkýlýþý bu tezi doðruluyor.

(Bu noktada araya girerek BZ’nin bu tezi hakkýnda bir þeyler söylemek istiyorum. BZ’nin bu tezi doðruydu ama bu tezin kökenleri 1950’lere dayanýr. Sovyet yayýlmacýlýðý karþýsýnda kafa yoran ABD’li stratejistler (bunlar içerisinde o zamanlar en önemlilerinden birisi olan George Kennan’dýr), ABD ve müttefiklerinin hem ekonomik ve teknolojik olarak hem politik ve askeri olarak vede hem kültürel olarak, Sovyet Bloku’nu oluþturan ülkelerden daha ileri olduklarýný, Sovyet yayýlmacýlýðýný durdurduklarý andan itibaren, belirli bir süre sonra onun yarýþý kaybedeceðini ve içten çözüleceði anlayýþýný benimsemiþlerdi. Ýþte BZ 1950’lerde ortaya çýka bu stratejistler kuþaðý içerisinde bir halkaydý ve bu stratejistlerin genel eðilimini yansýtýyordu. ABD stratejistlerinin geliþtirmiþ olduðu bu prensip önemlidir. Gelecekte Uluslararasý Komünist Hareket’e, dünya sorunlarýný ele almada, emperyalistler ile belirli bir süre “birarada yaþarken” nasýl hareket etmeleri noktasýnda yardýmcý olabilir---K. E)

DI: ZB size bir sorum var. Sovyetler Birliði hakkýnda “sert” bir þöhret elde ettiniz: Amerikalý’lar 1990’lý yýllarda Rusya’nýn zayýflýðýndan yararlanmaya çalýþýrken, bunun kendilerine karþý döndüðünü varsayýyor musunuz?

ZB: ZB, “Gerçekten baþka nasýl bir yönelim kabul edebilirdik” diye soruyor. Baltýk Devletleri’nin baðýmsýzlýklarýna, Çeklerin, Polonyalýlarýn ve Macarlarýn Batý’ya baðlanmalarýna kaþý gelemezdiklerini belirtiyor. Avrupa’nýn bu parçasýnda istikrara ve netleþmeye katký yapmanýn Batý’nýn öncelikli stratejik hedefleri arasýnda olduðunu belirtiyor. ZB ekliyor: “Ruslarý Batý ile daha yakýn iliþkilere çekmeye yarayan bir duygunun oluþumuna neden olabilecek baþka kurumlar yaratmak mý gerekiyordu? ” diye soruyor. Bunu bilemiyorum ve bunun için bir cevabým yok diyor.

DI: Açýktýr ki Ruslar bu dönemi, ulusal aþaðýlanmanýn canlý bir duygusu olarak ortaya koymaktadýrlar. Boris Yeltsin onlara bugün, ülkenin içerisinde bulunduðu durumun utanç sembolü gibi görünmektedir:zavallý, alkole boðulmuþ ve zayýflamýþ. ZB önemli bir sorunun altýný çizdi ve kendi kendisine Baþkan G. H. W. Bush (Baba Bush---K. E) eðer tekrar seçilseydi sorunu nasýl ele alýrdý diye sordu. Hiç üzerine düþünmemiþtim. BS bize ne diyebilirsiniz?

BS: BS herþeyden önce, SSCB’nin son günlerinde Baltýk Devletleri’nin durumu hakkýnda bir þeyler söylemek istediðini belirtiyor. Bu sorunun, Doðu Avrupa daðýlmaya baþladýðýndan itibaren iki süper güç arasýndaki en hassas sorun olduðunu belirtiyor. Baltýk Devletleri SSCB’ye baðlandýklarý zaman bu gerçeði hiç kabul etmemiþtik demektedir.

ABD’de Baltýk-yanlýsý lobilerin güçlü olduðunu ve kendilerini bu devletlerin baðýmsýzlýklarýný deklare etmeye ittiklerini belirttikten sonra, bu nazik sorunu nasýl ele aldýklarýný þöyle belirtiyor: SB’yi geri çekilmeye itmekten ziyade bu ülkelerin baðýmsýzlýklarýnýn tanýnmasýný istedik.

Þimdi sorunuza geliyorum diye devam etmektdir. Körfez Savaþý’nýn sonunda, Filistin sorununda bir barýþ süreci baþlatmak istiyorduk. Bunun ile Araplara bir kriz döneminde nasýl Ýsrail’e yardým ediyorsak Araplara da ayný þekilde yardým ettiðimizi göstermekti. Bu ayný zamanda bir saldýrganlýðýn bizim tepkimize neden olacaðýný da göstermekti.

Saddam Hüseyin bütün bölge için bir barýþ süreci için çaðrý yaptýðý zaman, ona þimdi deðil, önce Kuveyt’ten çýk dedik ve Araplara bir barýþ süreci sözünü Kuveyt sorununu halletikten sonra baþlatacaðýmýz sözünü verdik. Bu birinci etap olan Madrid Konferansý’na götürdü. Eger Baþkan tekrar seçilseydi (yani Baba Bush—KE) dýþ politikadaki önceliði bu olacaktý.

DI: Irak’ta Saddam Hüseyin sorununu çözecek miydiniz?

BS: Tekrar seçilse miydi demek istiyordunuz?

DI: Demek istiyorum ki, Saddam’ýn Irak’ý yönetmesine izin verecek miydiniz?  (DI nazik bir þekilde Saddam’ý devricek miydiniz diye soruyor---KE) Ýkinci bir seçime kadar askýya alýnmýþ bir iþmiydi?

BS: BS’nin bu soruya cevabý oldukça ilginçtir ve bir itiraf niteliðindedir. BS, bunun askýda býrakýlmýþ bir iþ olmadýðýný ve onu iktidarda indirmek niyetinde olmadýklarýný belirttikten sonra þöyle devam ediyor:Saddam’ý ayný özlemler ve istekler ile iktidarda býraktýk ama bunlarý gerçekleþtirecek araçlarýný ellerinden alarak. Ordusu parçalanmýþtý ve tekrar kurulmasýný yaptýrýmlar engelliyordu. Ýkinci Körfez savaþý sýrasýnda hiçbir tehdit unsuru içermiyordu. BS’ye göre Irak stratejik anlamda hiçbir tehdit içermiyordu.

(Bu ilginç bir itiraftýr. Buna raðmen oðul Bush yönetimi Saddam ve Irak’ý çok tehlikeli bir düþman olarak dünyaya lanse etti ve onu devirdi. Peki oðul Bush Saddam’ý devirirken BS bu yönetimde ne görevdeydi?  Dýþ Ýstihbarat Komisyonu Baþkaný’ydý! Zaten ZB az ileride, ABD’nin Irak saldýrýsýnýn çok kapsamlý bir uluslararasý planýn bir parçasý olduðunu belirtecek. ---K. E)

DI: DI, BS’ye Baba Bush’un niçin Baðdat’a girmediðini ve Saddam’ý devirmediðini soruyor.

BS: BS bunun üç nedeni vardý diye cevaplamaktadýr:

DI: Her ikisine de “11 Eylül” hakkýnda ne düþündüklerini soruyor.

BS:BS, Soðuk Savaþ’ýn sonundan beri uluslararasý durumun gittikçe kötüleþtiðini belirttikten sonra, 11 Eylül’ün süpriz olduðunu ve dünyanýn durumunu anlamada bir gösterge oluþturduðunu belirtiyor. Þeylerin kötüye doðru gittiðini ve tepki vermek gerektiðini belirttikten sonra, kendilerinin istediði biçimde tepki vermeye güçleri olduðunu ve  “Dostlarýmýza ve müttefiklerimize danýþma zamanýmýz yoktu. Tek baþýna iþimizi görebilirdik. ” demektedir.

ZB: 11 Eylül’den sonra NATO toplandý ve tarihinde ilk defa bizim için 5. Maddesini uygulama kararý aldý. Ama “Hayýr Teþekkürler” diye cevapladýk. Afganistan’a giden yolda müttefiklerimizin bu dayanýþma jestini kabul edebilirdik.

Bize karþý hiçbir konspirasyon içerisinde olmayan Taliban rejimini devirdik. Baskýcý ve köktendinci bir rejimdi ama kendisine karþý dönmüþ bir rejimdi. Taliban rejimini devirme ve El Kaide’ye karþý darbe indirme eylemimiz yasal ve meþruydu ama bu hedefi sonuna kadar götürmedik (Yani Afganistan’da savaþ sonuna kadar götürülmeden Irak’a saldýrýldý anlamýnda---K. E)

BZ, bundan sonra oldukça ilginç bir þekilde devam ediyor: Eðer Irak ve Saddam Hüseyin hakkýnda bir korku, kuþku ve aldatma atmosferi yaratýlmasaydý; yine eðer Ýsrail-Filistin çatýþmasýna bir çözüm bulunsaydý ve böylece Yakýn Doðu’daki ABD karþýtlýðýnýn temelini oluþturan sorun elenseydi, Usama Bin Ladin için böyle verimli bir alan ortaya çýkmazdý. Böyle bir yönelime girilseydi ve müttefiklerimizle iþbirliði yapýlsaydý, bugün daha olumlu bir durumda olurduk.

(Barack Obama’nýn seçilmesinden sonra, ABD Dýþ Politikasý’ndaki geliþmelere baktýðýmýz zaman, ABD’nin BZ’nin tasvir etmiþ olduðu bu politikayý uygulamaya çalýþtýðýný kolayca görebiliriz---K. E)

DI: BS’ye ZB’nin “aldatma” nitelemesini biraz abartýlý bulup bulmadýðýný soruyor.

BS:Ýstihbarat servislerinin yanýldýðýný ve þu soruyu yeterince kendilerine sormadýklarýný belirtiyor: Eðer Saddam yýkýcý kitle imha silahlarýna sahip deðilse niçin böyle davranýyordu?

Aslýnda cevap açýktýr: Halkýndan ve komþularýndan korkuyordu.

ZB:Blöf yapýyordu.

BS:Bunu yapmasý için bir çok nedene sahipti. Kimyasal silahlara sahipti ve bunu Kürtlere karþý kullanmýþtý ve daha önce de nükleer silah elde etmek istemiþti. Ondan dolayý kaygýlýydýk (…) BS kiþisel olarak 2002 yýlýnda Saddam’ýn bir nükleer silaha sahip olduðuna inanmadýðýný belirtiyor.

DI:DI, hem BZ’ye hem de BS’ye, Irak savaþýndan önce bu savaþa karþý olduklarýný hatýrlattýktan sonra genel olarak bunun nedenlerini onlara soruyor.

ZB: ZB, dünyanýn bu bölgesinde yaþanan þiddet sarmalý karþýsýnda ABD’nin tek baþýna hareket etmesinin ve sadece zor yoluyla düzen kurmasýnýn bir gün çok aðýr bir faturasýnýn olacaðýný belirtiyor.

Yanlýþ bilgiler ve yargýlar temelinde sonu belli olmayan bir maceraya atýlmanýn kendisini kaygýlandýrdýðýný ve aradan beþ yýl geçmesine raðmen her alanda bedel ödemeye devam ettiklerini belirtiyor: Nesnel, öznel, ekonomik, mali, moral vs.

Geleceðin kendilerine ne getireceðini bilmediðini ama varolan istikrarsýzlýk durumunun kaygý verici olduðunu belirttikten sonra, bu istikrarsýzlýk durumunun Ýran ile bir çatýþmaya bile götürebileceðini ve böylece cephenin Afganistan’dan Irak’a kadar geniþleyebileceðini belirtiyor. El Kaide’ye karþý bir giriþimin de Pakistan’da kaosa neden olabileceðini ve böyle bir maceradan korktuðunu belirtiyor. Bütün bunlara ek olarak da ABD’nin kibirli davranýþýnýn tehlikesini belirtiyor: “Tek baþýna iþimizi görürüz” ve “Bizden olmayan bize karþýdýr” anlayýþýnýn yanlýþ olduðunu ve Avrupalýlarý küçümsemeye neden olduðunu belirtiyor. 11 Eylül Usama Bin Ladin için taktik bir baþarýydý; stratejik bakýþ açýsýndan ise ABD kendi ayaðýna bir kurþun sýktý.

BS: Beni herþeyden önce kaygýlandýran durum sýkýþýk bir zamanda karar almaktý. Eðer Saddam Hüseyin bir nükleer bomba peþinde koþuyorduysa bunu elde etmesi daha uzun sürerdi. Bu sorunu çözecek bolca zamanýmýz vardý.

Bir diðer sorun da, El Kaide ile Baas rejimi iliþkisinin mantýða aykýrý oluþuydu. Usame Bin Ladin fanatik bir dinciydi, Saddam Hüseyin laik bir akýmýn temsilcisiydi. Baas Partisi Bin Ladin’in belalýsýydý. Onun için bu dosyayý zamana yaymak en iyisiydi (…)

Kaldý ki Saddam’a karþý kontrol politikasý çok iyi iþliyordu ve bizim baþka bir önceliðimiz vardý:Terörist tehditi azaltmak. Bundan dolayý Irak’ýn iþgali asýl hedeften sapmak olurdu.

DI: (…)Statükoya baðlý bir Amerika büyük bir güç oldu ve deðiþiklikleri yerleþtirmeye çalýþýyor. Bununla hem fikir misiniz?

BS:BS, Yeni-Muhafazakarlarýn (yani Neo-Cons’larýn---K. E) Irak’ý ideal bir deneme yeri olarak düþündüklerini belirttikten sonra bu demokrasi laboratuvarýný bütün Yakýn-Doðu’ya kadar geniþletmek istediklerini belirtiyor (…) Neo-Cons’larýn bu noktada önemli bir rol oynadýklarýný belirtiyor. Donald Rumsfeld ve Dick Cheney’in bu gruplara baðlý olduðunu belirtiyor. Baþkan’ýn bu gruplardan birisine dahil olmadýðýný düþündüðünü ama 11 Eylül olaylarýnýn onu çok etkilediðini belirtiyor.

Yine Baþkan’ýn Ariel Þaron’dan ve bu sonuncusunun Ýsrail-Filistin sorunundaki yönelimlerinden de etkilendiðini belirtiyor. Bundan sonra Ýntifada baþladý ve Baþkan’ýn Ýsrail’e koþulsuz desteði (…)

ZB: Ve bu daha çok stratejik bir yönelimin baþlangýcý oldu: Ortadoðu nasýl biçimlendirilebilir?  “Birleþik Devletler Irak’a askeri müdahale ile büyük bir planýn ilk etabý olarak tehlikeli bir yokuþa kendisini soktu. ” ZB, bu planýn tarihsel bir temelden yoksun olduðunu çünkü Ýngiliz sömürgeciliðinin  anýlarýnýn buralarda güçlü olduðunu ve bölgenin ABD’yi yeni iþgalci olarak gördüðünü belirtiyor.

“Stratejimiz þu önermeden hareket ediyordu: Ortadoðu’yu istikrara kavuþturmak için onu önce istikrarsýzlaþtýrmak gerekir. Baþka sözcüklerle ‘Varolan rejimleri yýkalým, alaný demokrasi için hazýrlayalým ve özgürlük çiçek açacak. ’ Bu politikanýn sonuçlarýný gördük. ”

BZ bu politikanýn baþarýsýzlýkla sonuçlandýðýný, Filistin’de seçimlerde Hamas’ýn galip çýktýðýný, Mýsýr’da bir seçimde Müslüman Kardeþler’in galip geleceðini belirtiyor. Yine ZB, ABD’nin bu bölgeye istikrar getirmediðini belirtiyor.

(Bu bölümün sonlarýna doðru ZB ve BS bazý genel sorunlara deðiniyorlar: Soðuk Savaþ döneminde nükleer silahlara ve iki kamp arasýndaki diplomatik iliþkilere, uluslararasý ekonomik ve politik sisteme, ABD’deki eðitim politikasýna vs. Bir ara tartýþmanýn bir yerinde BS þu tespitte bulunuyor:Soðuk Savaþ döneminde kalan kurumlar ile Soðuk Savaþ sonrasýnda ortaya çýkan sorunlarý çözmeye çalýþýyoruz. ---K. E)

III-“Amerika Tarafýndan Yaratýlan Krizler”
(Irak Savaþý ve Ýran)

(ZB ve BS’nin, DÝ’nin sorularý temelinde, Irak ve Ýran baðlamýnda yapmýþ olduklarý deðerlendirmeler oldukça önemli ve günümüz Türk iç politikasýnda ortaya çýkan bazý politik fenomenleri (“Demokratik açýlým” ya da “Milli Birlik ve Kardeþlik Projesi”, “Ermeni Açýlýmý”, “Ergenekon Davasý” vs. ) anlamaya yardýmcý olacak niteliktedirler. Özellikle de ZB’nin B. Obama’nýn danýþmaný olduðu düþünülürse, onun burada yaptýðý deðerlendirmelerin büyük bir önemi vardýr. Türkiye’de AKP hükümetinin son dönemlerde ortaya koyduðu bazý politik ve diplomatik adýmlarýn aslýnda ABD’nin cesaretlendirmesi temelinde atýldýðýný tahmin etmek hiç de güç deðildir. ABD’nin AKP aracýlýðý ile Türkiye’yi götürmek istediði yer, onun Rusya ve Çin karþýsýnda Kafkasya, Orta Asya, Avrupa ve Ortadoðu politikasý ile yakýndan iliþkilidir. Türkiye’nin AB doðrultusunda geçireceði politik ve ekonomik evrim, ABD’nin bölgede ekonomik, politik, askeri ve kültürel gücünü daha da pekiþtirecektir. Bu noktada Türk iç politikasýnýn evrimi ile ABD’nin bölge ve dünya politikasýnýn eðilimleri arasýnda sýký bir baðlantý söz konusudur.

Ýþte bu bölümü okur bu gözle okumalýdýr. ---K. E)


DI:DI, BS’ye Irak savaþýndan önce bu savaþa karþý olduðunu hatýrlattýktan sonra ve onun bu noktada savaþtan önce Wall Street Journal’de yayýnlamýþ olduðu bir makalesinden bir parça aktardýktan sonra, 2009’un Ocak ayýnda göreve gelecek olan yeni Baþkan’a Irak politikasý hakkýnda ne tür öðütlerde bulunabileceðini soruyor.

BS: BS o makaleyi yazdýktan sonra köprülerin altýnda çok sularýn aktýðýný belirtiyor. Bu makaleyi yazdýðý sýrada Afganistan’da savaþýn devam ettiðini belirttikten sonra bu makaleyi yazdýktan bugüne kadar pozisyonunun deðiþmediðini ancak ABD’nin þimdi Irak’ý iþgal ettiðini ve bundan dolayý savaþýn yeni parametreler doðurduðunu belirtiyor.

ABD’nin büyük bir sorun ile karþý karþýya olduðunu ve bölgenin son derece istikrarsýz olduðunu, nereye bakýlýrsa bölgede (Lübnan, Ürdün, Mýsýr vs. ) yangýnýn buralarý kapladýðýný belirtiyor ve Irak’ýn istikrarsýzlýðý beslediðini çünkü bu alanda Sünnilerin, Þiilerin, Araplarýn, Ýranlýlarýn çarpýþtýðýný belirtiyor. Tahmininin ABD’nin Irak’tan çekilemeyeceði ve bu gerçeðin yeni Baþkan tarafýndan kabul edilmesi gerektiðini belirtiyor.

DI: “Irak’tan çekilemeyiz”. Bunu demek istiyordunuz. Sanýrsam þimdilik?

BS: BS, elbette diye cevap veriyor. Bir gün çekileceklerini ama altmýþ gün içerisinde birlikleri çekmeye baþlamanýn biraz keyfilik olduðunu belirtiyor. (BS burada bu tartýþmanýn yapýldýðý sýrada devam eden Baþkanlýk seçimleri sýrasýnda yaþanan polemiklere atýfta bulunuyor. ---K. E) Hedeflerinin neler olduðunu ve Irak’ta bir zaferin ne anlama geldiðini sorduktan sonra, herþeyden önce çekilmeden önce bir istikrarý gerçekleþtirmek zorunda olduklarýný belirtiyor, aksi taktirde arkada kaos halinde bir Irak býrakýlacaðýný belirtiyor. Irak’tan birliklerin çekilmesi için gerekli olan süreyi bilmediðini ekliyor.

Irak’ýn sorumlularýnýn kendilerine borçlu olmadýklarýný çünkü Irak’a müdahale etmelerini onlarýn istemediklerini belirttikten sonra, Irak’lýlarýn kendi aralarýndaki çeliþkilerinin nasýl çözüleceðini bilmediðini ve kimsenin de bunu tam olarak bilmediðini belirttikten sonra, bölgenin istikrarý için, Irak’ý deðiþtirmek için bütün imkanlarý seferber etmek zorunda olduklarýný belirtiyor.

DI: DI, ZB’nin Irak savaþý öncesi bir “savaþ-karþýtý” makalesinden bir pasaj okuyarak, yeni Baþkan’ýn Ocak 2009 tarihinde kendisini Oval Ofise çaðýrdýðý taktirde, Irak meselesi hakkýnda ona ne söyleyeceðini soruyor.

ZB:ZB, Irak’ta ABD’nin varlýðýnýn sorunun kaynaðýný teþkil ettiðini belirttikten sonra, Irak’ýn ayaða kalkýþý iþgal devam ettiði sürece olanak dýþýdýr. Yine ABD’nin varlýðýnýn Irak’ýn parçalanmasýný geliþtirdiðini ve istikrarsýzlýðý oluþturan faktörlere katký yaptýðýný belirttikten sonra, bu durumun yeni Baþkan tarafýndan deðiþtirilmesi gerektiðini belirtiyor.

Irak’ýn iþgalinin ABD için dayanýlmaz bir maddi bedelin yanýnda, ABD’nin uluslararasý statüsüne zarar verici bir yanýnýn olduðunu belirterek, Baþkan’ýn bu ülkede ABD varlýðýný yokedecek hedefler belirlemesi gerektiðini belirtiyor. Ama ABD’nin birliklerini yeni Baþkan seçildikten sonra, altmýþ gün içerisinde olamayacaðýný da belirtiyor.

DI: Bize söyleyebilir misini bu niçin bir hata (altmýþ günde çekme) olur?

ZB:Çünkü bu zaman dilimi uygun bir politik ortamýn oluþmasý için çok kýsa. ZB’ye göre  ABD birliklerini 16 ay sonra ancak çekebilir. (Bu da 2010 yýlýnýn yaz aylarýna denk düþmektedir. ---K. E)

ZB, Demokrat bir Baþkan’a “Birliklerimizin tamamen çekilmesi gerektiði kararýný (halka---KE) anons edebileceðini” söyleyeceðini; Cumhuriyetçi bir Baþkan’a da: “Irak’lýlara, gerçek bir Amerikan çekiliþini görüþmeye hazýr olduðunu kavratmaya çalýþýn. ” önerisini verebileceðini belirtiyor.

ZB’ye göre yeni Baþkan’ýn etiketi ne olursa olsun, gerek uzun vadeli iliþkiler açýsýndan gerekse de kýsa vadeli olarak birliklerin çekilmesi noktasýnda, Irak’lý yöneticilerle ciddi bir görüþme yapmak zorundadýr. ABD Irak’lýlara iþgalin sonsuza kadar sürmeyeceðini ve sorumluluðu üzerlerine almalarý gerektiðini kavratmalýdýr. Bu sürecin Demokrat bir Baþka olursa kýsa süreceðini, Cumhuriyetçi bir Baþkan olursa uzun süreceðini belirtiyor.

Bununla birlikte ZB, çekilmek için çok önemli bir noktayý belirtiyor ki, bugün içerisinde geçtiðimiz süreçte, ABD’nin Ortadoðu’da gerçekleþtirmek istediði politikanýn ana hatlarýný vermektedir: Bölgenin problemlerini Amarikan çekiliþi noktasýnda ele alarak, Irak’ýn bütün  komþularýnýn katýlýmý ile gerçekleþtirilen bir bölgesel iþbirliðinin çerçevesini güçlendirmek.

ZB’ye göre Irak’ta hiç bir kesimin, ABD’nin çekiliþinden sonra Irak’ta istikrarsýzlýðýn devam etmesinde çýkarý yoktur. Askeri operasyonlarýn durmasýný istiyorlarsa bu çekiliþe katýlmak zorunda olduklarýný belirtiyor. Hatta daha baþka sorunlar etrafýnda da bir araya gelebileceklerini belirtiyor: Ýstikrarsýzlýk, Irak’ýn tekrar yapýlandýrýlmasý vs…

DI: BS’ye dönerek, ZB’nin görüþleri hakkýndaki fikirlerini soruyor. ZB’nin ABD’nin Irak’taki iþgalci varlýðýnýn bizzat sorunun kendisi olduðu fikrine katýlýp katýlmadýðýný soruyor.

BS: BS ABD’nin Irak’tki varlýðýný sorunun bir unsuru deðil ama çözümün bir unsuru olarak gördüðünü belirtiyor. Eðer Iraklý’lar ABD’nin Irak’ta çekiliþe hazýrlandýklarýný düþünürlerse, ABD’nin gidiþenden sonra iyi bir politik pozisyon elde etmek için rekabet edeceklerdir. Eðer ABD’nin Irak’ta istikrara yardým ettiðini düþünürlerse bu insiyatiflerinin daha düþük olacaðýný belirtiyor.

ABD’nin Irak’ta sorunun bir parçasý olduðu, Irak’ýn iþgal edilmesi baðlamýnda doðrudur. Onun için BS, çabalarýnýn Irak’ta iþgalci deðil, Irak’ýn ayaða kalkýþýnda bir yardýmcý olduðu düþüncesinin yaratýlmasý için seferber edilmesi taraftarýdýr. BS bir baþka noktaya dikkat edilmesi gerektiðini belirtiyor: Irak’ýn komþularý. Etnik fay hatlarý temelinde ülkenin parçalanmasýnýn büyük bir risk olduðunu ve bu tehditin varlýðýnýn bölgede þiddete yolaçabileceðini belirtiyor.

ZB: Doðru bu tehditi gözönünde bulundurmamýz gerekiyor. Amerikan çekiliþi ne kadar erken olursa, bu yöndeki varlýðý da azalýr. ABD’nin varlýðý Irak’ýn parçalanmasýna yardým etmektedir. ZB, Irak’taki istikrarlý bölgelerin kendi yönetimlerini ortaya koyan bölgeler olduðunu belirtiyor. Bunlarýn Güney’deki Þiiler, Merkezdeki Sünniler (ki buralarda ABD aþiretlere dayanmaktadýr) ve Kuzey’de Kürdistan olduðunu belirtmektedir. ZB’ye göre Irak’ta ABD’nin varlýðýnýn uzamasý, Irak’ýn tekrar birleþtirilmesi için ABD’nin çekiliþini zora sokmaktadýr. Yeni Baþkan önünde þu argümaný savunacaðýný belirtiyor: Irak’lýlarý ABD’nin çekiliþ tarihi için bir tartýþmaya çekmek ve günün ihtiyaçlarýna cevap vermede onlarý baský altýna almak. Bu durumun Þiiler ile Sünniler arasýnda ciddi görüþmelere neden olacaðýný belirtiyor. ZB bir nokta üzerinde BS’ye katýlmadýðýný belirtiyor: Irak’lýlarýn er ya da geç ABD’nin Irak’ý terkedeceðini düþündüklerini belirtiyor. Baþkanlýk seçimlerinde Demokrat Aday’ýn çekilme perspektifinde bulunacaðýný belirtiyor. “Seçildiði taktirde, bilemiyorum, Irak’lýlar bundan nasýl ABD’nin iþgali daha fazla devam ettirir sonucunu çýkarabilirler…”

(…)

ZB: Bir þeyi daha eklememe izin verin. Gelecek Baþkan’a kaygýlarýmýzýn Irak’la sýnýrlý kalmamasý gerektiðini ve Irak’taki savaþýn karmaþýk yumaktan bir ip olduðunu, deðiþik problemlerin birbirini etkileyen ve bütün dikkatimizi yönlendirmemize neden olan gerilimler ve çatýþmalar yarattýðýný ve onun için Irak sorununun, birbirine baðlý bu problemlere sýkýca baðlý olduðunu belirtmeye çalýþacaðým.

BS: Bu görüþü paylaþýyorum (…). Çekilme birinci sorun olmamalýdýr. Kimse Irak’ýn iþgalinin iyi bir fikir olduðunu düþünmüyor. Çekilirsek bize ne diyecekler?  “Irak’ý iþgal ettiniz, belirsizlik ektiniz ve bize düzeni getirmeyi býraktýnýz. ”

Bir örnek alalým:Birinci Körfez Savaþý’nda Mýsýr en önemli müttefiklerimizden biriydi. Bugün ortada yok. Naýl açýklamalý? Birinci nedeni, müttefiklerimizin bize artýk güveni yok. Bizim neyi temsil ettiðimize, sorumluluklarý yerine getireceðimize artýk güvenleri yok. Irak’ý þimdi terketmek ve Irak’ý çevreleyen aktörlere býrakmak bölgede kaosa götürecek bir adým olacaktýr.

ZB: Ben ne “bölgeyi terkediyoruz” ne de “ birilerini baþkalarýnýn insiyatifine terkediyoruz” önerisinde bulunmuyorum. Ben Irak’taki deðiþik aktörler ile ciddi bir görüþmenin baþlatýlmasýný ve çatýþmalara yalnýzca “yeþil bölgedeki” güçlerimizin katýlmasýný destekliyorum.

Bir çok gösterge göstermektedir ki, Irak’lýlar bugün askeri operasyonlarda direkt bir sorumluluk yüklenecek durumdadýrlar. Bunun dýþýnda, çekilme sinyalerimiz, Irak’ta ayaklanmanýn dinamiðinin kaybolmasýna neden olacaktýr. Gerçekte orada varlýðýmýz milliyetçi ateþi beslemektedir. El Kaide ayaklanmaya katýlmaktadýr ama sadece kendi terörist motivasyonlarý ile yetinmektedir.

Gerçekte ayaklanmanýn þiddeti, iþgale son verme isteðimizin belirmesi ile düþecektir. Eðer çekiliþimizi Irak’ýn etrafýnda istikrarý yerleþtirme bakýþ açýsý ile bölgesel ölçekte bir diplomatik insiyatif ile kombine edebilirsek, Irak’ta kendimize belirlediðimiz misyonu devam ettirebiliriz. Bu sefer askeri güce dayanarak deðil, kurmak, birleþtirmek, istikrarlaþtýrmak ve garanti altýna almak amacýna hizmet eden bir sürece itki vermek. Aksi taktirde süresiz bir þekilde Irak’ta varolmaya mahkumuz.

DI:BS’ye ZB’nin dedikleri hakkýnda ne düþündüðünü soruyor. Irak’ýn iþgalinin beþinci yýldönümü olduðunu hatýrlattýktan sonra, okuyucular kendi kendilerine Irak’taki ABD iþgalinin onuncu yýldönümünde de birliklerimizin orada bulunup bulunmayacaklarýný soruyor. “Ve niçin beþ yýllýk bir fazla iþgal, durumu düzeltebilecek? ” diye soruyor.

BS:Irak’ta oluþlarýnýn artýk bir gerçek olduðu ve amaçlarýnýn ülkenin istikrar içerisinde kendi kendisini yönetmesi olduðunu belirtiyor. Bu amacýn ötesinde, Irak’ýn komþularý ile görüþmeler baþlatmak gerekir. Ama bu görüþmelerin çekiliþ üzerine deðil, bu koþullarý yaratacak sürecin üzerine yoðunlaþmasý gerektiðini belirtiyor ve ZB’nin aksine Irak’a fazladan bir güç göndermenin þiddetin azalmasýna neden olduðunu belirtiyor.

ZB:Bunun kendi önerileri ile çeliþkili olmadýðýný ve bu gerçeði kabul ettiðini belirtiyor.

DI:ZB’ye yeni güç gönderimi noktasýnda fikrini soruyor. Demokrat kampýn þimdilik buna karþý olduðunu belirttikten sonra bunun sonuçlarýnýn ne olduðunu soruyor.

ZB: Yeni güç göndermenin pozitif olduðunu belirtiyor ama bunu bir kez daha çekilmeye baþlamanýn düþünülmesini desteklediðini belirtiyor. Eðer Irak’ýn istikrarlý, laik ve bilmem ne olmasý için beklenirse, hiçbir zaman orada çýkamayacaklarýný belirtiyor. Orada kalýþlarýnýn sorunu uzattýðýný ve hiçbir þeye yanýt vermediðini belirtiyor.

Kürdistan’ýn Kürt’lerin kontrolünde olduðunu, merkezi bölgelerin aþiretlerin kontrolünde olduðunu ve Güney’in de Þii milislerin kontrolünde olduðunu belirtiyor…

BS:Kendi aralarýnda savaþýyorlar.

ZB:Çok güzel kendi sorunlarý.

DI: Yeni Baþkan’a sunulacak ortak bir BS-ZB sentezi yaparsak eðer: Yeni Baþkan’ýn Irak’lýlar ile baðýmsýz bir devlet olarak ve uzun dönemli ABD askeri varlýðýný dýþlayan görüþmelere baþlamasýný (hükümetle olduðu kadar kamuoyu ile de) öneriyorsunuz. Bununla birlikte ABD’nin Irak’lýlara ders vermekten ve çekiliþlerini bir tehdit olarak sunmaktan kaçýnmasýný belirtiyorsunuz. Bu ilk adýmýn ikinci bir insiyatif ile birleþmesi gerektiðini belirtiyorsunuz: Ýlgili ülkeler ile Irak’ýn ve bölgenin geleceði üzerine görüþmelerin hedeflenmesi.

DI, her ikisine de Yeni Baþkan’a sunulacak böyle bir formülasyona katýlýp katýlmadýklarýný soruyor.

ZB: Belirli bir noktaya kadar evet cevabýný veriyor. BS ile kendisinin temelde ayrýldýklarýný ve kendisine göre, Irak’lýlar, kendilerinin çekiliþe hazýrlandýklarýný gördüklerinde sorumluluðu üzerlerine almalarý gerektiðini anlayacaklardýr diye belirtmektedir.

DI:Çekiliþin onlarý kaderlerini ellerine almaya doðru itebileceði gibi, bir içsavaþa da sürükleyebilir.

ZB:Olasý bir küçük içsavaþýn kaçýnýlmaz olabileceðini ve bu durumda nasýl bir ittifaklarýn ortaya çýkabileceðinin öngörülebileceðini belirtiyor: Þii’ler, Sünni’lere karþý Kürt’ler ile anlaþacak ve Sünni’ler kaybedecek. Bunu biliyorlar. Küçük çaplý bazý çatýþmalardan sonra bir iç uzlaþý olacaktýr, çünkü Irak milliyetçiliðinin hala daha var olduðunu belirtiyor.

DI:ZB’nin önerilerinin G. W. Bush dönemindeki korkunç “% 80’lik çözüm”ü kendisine hatýrlattýðýný belirtiyor: “Kürt’lerle anlaþabiliriz, Þii’lerle anlaþabiliriz. Sünni’lerin ise canlarý cehenneme!” ZB’ye bir çok gözlemcinin bu fikirde olduðunu belirtiyor ve “Niçin bu seçeneðin  daha çok geçerli olduðunu” soruyor.

ZB:Çünkü Irak’lýlarýn bir gün tek baþýna ayakta kalmalarý gerekecek. Irak’ýn iþgali devam ederken Irak’ýn birliðinin korunmasýnýn kendisine yanýlsamalý geldiðini belirtiyor.

DI:BS ne düþünüyorsunuz?

BS: Bir tek þey ekleyeceðini belirtiyor: Bu sorunda ABD’nin çýkarý, Irak’ýn birliðinin korunmasý, onun çeþitli unsurlarýna ayrýþmasýnýn engellenmesidir.

ZB: Bu görüþü paylaþýyorum.

BS: Bu parçalanmanýn bölgesel bir felaketin garantisi olacaðýný ve olasý bir Amerikan çekiliþinde bunun olasý bir varsayým olduðunu belirtiyor. Kürtler ile Þiiler bir ittifak kurmayabilirler. Þöyle diyebilirler: “ Hesaplarýnýzý kendi aranýzda görün. Biz mutluyuz. ” Önemli bir özerklik derecesine sahipler ve kendi yollarýný izlemeye hazýrlar. Açýkçasý, Irak’ýn Þii parçasý Sünni parçasýndan daha güçlüdür ama Sünni’ler önemli Arap mali yardýmýndan yararlanmaktadýrlar. Bir içsavaþ uzun bir döneme yayýlabilir.

ZB: Doðru ama bu gerçekten çok kötü bir senaryodur. Þöyle de düþünebiliriz: Bir Amerikan çekiliþi durumunda, baskýlar bir uzlaþmaya da itebilir.

BS: Düþünebiliriz.

ZB: Eklemek isterim ki, Irak’ta varlýðýmýzýn bedelini akýlda tutarsak(…) bu iþten bir çýkýþ yolu bulmak çýkarýmýzadýr.

BS:Hem fikirim ama itirazýma devam ediyorum: ne siz ne de ben, gidiþimizden sonra, olaylarýn nasýl bir biçim alacaðýný önceden söyleyemeyiz. Bunun dýþýnda, Ortadoðu’da çatýþmanýn genelleþmesi olasýlýðýný dýþtalayamayýz ve bunun yanýnda Irak’taki bedel küçücük kalýr diye belirtmektedir.

Ýþte bundan kaygýlanmalýyýz. ZB’nin görüþünü paylaþtýðýný belirtiyor: Tek sorun bu deðil. Bölge bir dizi krizden geçmekte ve bunlarýn büyük bir probleme neden olabileceðini belirtiyor. Bununla birlikte de Irak sorununun özel bir durumu olduðunu ekliyor:Burada sorunlarýn kökeninde kendilerinin olduðunu ve gerçek sorumluluðu üzerlerine almalarý gerektiðini ve Irak’lýlardan sorumluluðun bir  kýsmýný üzerlerine almalarýný istemekle yetinemeyeceklerini belirtiyor.

ZB: Ýþte belirli olaðanüstü bir teþhis. Sadece bir noktaya itiraz edeceðini belirtiyor: Problemin çözümü olmadýklarýný ve sadece bir veri olduklarýný  ve soruna katkýlarýnýn, Irak’lýlarý varlýklarýnýn son bulacaðý bir tarihe inandýrmak olacaðýný belirtiyor.

BS:Bu temel ayrýlýk noktamýz. Böyle basit bir çekilme çözüme engel olmaktadýr. ZB ise bunu kolaylaþtýracaðýný düþünmektedir.

ZB: Aynen.

BS: Ýþte üzerinde hem fikir olmadýðýmýz bir nokta ve ayný zamanda ikimizin politik yapýlarý arasýndaki temel ayrýlýk noktasý.

DI: DI, Irak’tan ABD’nin çekiliþi esnasýnda en kötü senaryoyu göz önünde bulundurarak her ikisine de þu soruyu sormaktadýr:Her ikisinin de Beyaz Saray’da kriz durumlarýnda karar almalara katýldýklarýný hatýrlattýktan sonra, eðer  Irak’ta böyle bir katliam yaþanýrsa, eðer Irak’lý milisler, Amerikan çekiliþi sýrasýnda etnik bir çatýþmanýn içerisine sürüklenirlerse, (3) tekrar birlik geri göndermeyi  düþünüp düþünmediklerini soruyor ve böyle bir durumda kendilerine danýþýldýðý zaman nasýl bir pozisyon alacaklarýný soruyor.

ZB: ZB sorunun senaryolar içerisinde en kötü olaný olduðunu belirttikten sonra “Sanmýyorum ki…”

DI: Varsayalým. Sadece en kötüyü düþünmek deðil bundan öncesi…

ZB: Böyle bir durumda koþullar gerektirirse geri dönebileceklerini belirtiyor ve parmaklarýný þýklatarak Irak’ý terketmeyeceklerini ve planlý bir çekiliþ ritminin bile onaltý ayý alacaðýný belirtiyor.

DI: Eðer bir günde on bin Irak’lý ölebilirse ve olabilir, bu durumda karar almak için uzun bir zamanýn olmayacaðýný belirtiyor.

ZB: Ama her halükarda gecikmeli de olsa müdahale etme olanaklarýnýn olacaðýný belirtiyor.

Bir çekiliþ durumunda Irak’lý yöneticiler ile derin görüþmelerin yapýlacaðýný ve bunlarýn sadece Yeþil Bölge’deki liderler olmayacaðýný, özerk hareket eden El Hakim, El Sistani ve El Sadr gibilerinin de olacaðýný ve bu görüþmelerin yararlý bir tarafýnýn da olacaðýný belirtiyor: Bir çekilme durumunda en olasý hipotezi tahmin etmeye yarayacaðýný ve bu çekilme takviminin Irak’lý yöneticiler ile tartýþýlacaðýný ve onlara bildirileceðini belirtiyor.

Böyle bir baþlangýcýn kendilerine olaylarýn evrimi karþýsýnda gerekli zamaný saðlayacaðýný ve korkunç sonuçlarý olabileceði bahanesi ile kendi yarattýklarý durumun esiri olmanýn kendilerini hareketsizliðe mahkum edebileceðini belirtiyor.

(…)

BS: Irak’ý terkettikleri zaman, içsavaþa son vermek için politik durumlarýnýn tekrar geriye dönmeye engel teþkil edeceðini belirtiyor.

ZB: Eðer gidiþimizden sonra bu baþ gösterirse, bu doðru. Ülke bunu tolere etmeyecektir.

BS: Ülkemiz de bunu tolere etmeyecektir.

DI: Yeni Baþkan’ýn þu ikilem ile karþýlaþacaðýný belirtiyor: Birleþik Devletler, Irak ile iliþkilerini Irak’ýn temel hedeflerini gerçekleþtirmesi doðrultusunda (iç istikrar, bölgesel güvenlik, merkez kaç güçlere raðmen ulusal birliðini birarada tutma vs. ) devam ettirmeli midir ve devam ettirebilir mi?  Bunun Amerika’da ve Irak’ta yine askeri bir iþgal gibi göründüðünü belirttikten sonra, her ikisine de, ABD’nin Irak ile iliþkilerinin nasýl bir evrim geçirmesi gerektiðini soruyor.

ZB: Bu konunun, ABD’nin açýkça birliklerini çekmek için angajmana girmesinden sonra, görüþmeler sýrasýnda ele alýnmasý gerektiðini belirtiyor. Bu durumda daha yapýcý bir görüþmenin olacaðýný ve Irak’lýlar ile bir uzlaþmanýn düþünülmesi, onlarýn çevrelerinde bir Amerikan askeri varlýðýný kabul etmelerine baðlý olduðunu belirtiyor. Böyle bir birliðin çok yararlý olacaðýný ve örneðin Kürdistan’da bunun olabileceðini, bunun hem bir istikrar faktörü olabileceðini hem de Türk’ler, Kürt’ler ve Ýran’lýlar arasýnda bir çatýþmanýn önlenmesine de yardýmcý olacaðýný belirtiyor…

Azaltýlmýþ ve minimum bir askeri varlýðýn, görüþmeler sýrasýnda elde edilmesinin düþünülebileceðini ve bunu da  gerektiðinde hýzlý bir þekilde birlik göndermeyi kolaylaþtýrmak için yine Kuveyt ile yapýlan bir anlaþma ile tamamlamak gerektiðini belirtiyor ve yine Ürdün ile de böyle bir anlaþmanýn yapýlabileceðini ama onlarýn biraz çekinceli davranacaðýný varsayýyor. Bu birliðin Ýran körfezindeki varlýklarý ile birlikte düþünülmesi gerektiðini, ki bugün bunun Arap emirlikleri ile yapýlan anlaþmalar ile güçlendirildiðini belirtiyor.

DI: BS size göre Amerika’nýn rolü nasýl evrim geçirebilir?

BS: BS, çevre bölgelere doðru bir çekilmenin sürekli bir birlik bulundurmak anlamýna geleceðini ve hiçbir þekilde bunu düþünmemeleri gerektiðini belirtiyor. Irak milliyetçiliðinin varolduðunu, cesaretlenebileceðini ve hatta cesaretlendirileceðini ve Irak ordusunun göbeðinde Sünni’ler ile Þii’lerin Saddam dönemindeki gibi iþbirliðine devam ettiklerini belirtiyor.

Askeri bakýþ açýsýndan, ABD’nin kýsa dönemli olarak iki sorunu çözmesi gerektiðini belirtiyor: Birincisi, þiddetin yoðunluðunun düþürülmesidir, ki Irak ordusunun tek baþýna bunu yapacak gücü yoktur. Ýkincisi, Irak ordusunun operasyonel yardým ve lojistik bakýmýndan tamamen kendilerine baðlý olduðunu belirtiyor. Irak ordusunun birliklerinin olduðunu ancak taþýma, materiyel ve istihbarat vs. noktalarýnda kendilerine baðýmlý olduðunu belirtiyor ve bu noktalarda sorunun çözülmesi gerektiðini belirtiyor. Bu ne kadar zaman alýr bunu bilmediðini ama azaltýlmýþ bir güçle bu çözülebilir mi?  diye soruyor ve buna olumlu cevap veriyor.

Kendisinin, sürekli bir askeri birliðin, güvenliði saðlama bakýþ açýsýndan olsa bile çevre bir yere yerleþtirilmesine karþý olduðunu (…) ve çekilmenin Irak’ýn tek baþýna kendisini yönetmeye baþlamasýndan sonra ortaya konulmasý gerektiðini belirtiyor.

(ABD’nin AB’ye baský yaparak PKK’nýn üzerine gitmesi, yukarýda ZB’nin de belirtmiþ olduðu gibi, Güney Kürdistan’ýn ABD açýsýndan “istikrarlý bir bölgeye kavuþturulmasý ve bir ABD askeri birliðinin yerleþtirilmesi” politikasý ile yakýndan baðlantýlýdýr. ABD’nin çekiliþinden sonra ve bir kýsým birliðini Güney Kürdistan’a yerleþtirmesinden sonra, G. Kürdistan ile Türkiye iliþkilerinin PKK’dan dolayý bozulmasýný istememektedir. ABD açýsýndan Türkiye gelecekte AB üyeliði çerçevesinde “lider bir bölgesel ülke” olarak düþünülmektedir.

ABD Irak’tan çekiliþini, bölgesel bir diplomatik atak ile birleþtirmek istemekte ve bunu da bölgenin Transatlantik Emperyalist Ýttifaký (TAEÝ)’nýn çýkarlarý doðrultusunda (ki bu ittifakta lider kendisidir) reorganizasyonuna baðlamaktadýr.

Türkiye’nin ABD tarafýndan AB üyeliðin için güçlü bir þekilde desteklenmesi ve onun burjuva-demokratik dönüþümü temelinde  bölgesel bir lider olarak konumlandýrýlmasý, TAEÝ’nin onun etrafýndaki ülkelerde nüfuz kazanmasý ve devam ettirmesi için zorunlu görülmektedir. AB üyesi olan bir Türkiye, Ýran ve Suriye gibi rejimlerin içten çökmesine yardým edecek ve Kafkaslarýn ve Orta Asya’nýn TAEÝ’nin çýkarlarý doðrultusunda biçimlendirilmesine yardýmcý olacaktýr.

AB üyesi olan ve Kürt sorununda bazý liberal reformlar yapan bir Türkiye’nin Güney Kürdistan ile yakýnlaþmasý kolaylaþacak ve Irak’ýn istikrarýna katký yapacaktýr. Bu ayný zamanda Ýran’ýn içten ve dýþtan güçlü bir þekilde kuþatýlmasýdýr da. AB üyesi olan bir Türkiye, AB’yi oluþturan devletlerin ekonomik, politik, diplomatik ve askeri enerjisini de bölgeye taþýma da önemli bir rol oynayarak, böylece ABD’yi tek baþýna sorumluluklarý sýrtlamaktan kurtaracaktýr.

Bütün bu politikalarda þimdilik PKK’ya yer yoktur.

Ama süreç planlandýðý gibi iþler mi?  Yukarýda BS ve ZB’nin tartýþmalarýnda görüldüðü gibi, Irak’ýn bir içsavaþa sürüklenerek bütün bölgenin bir kaosa sürüklenmesi olasý mýdýr?  Bunlarý bekleyip görmek lazým ancak PKK’nýn politik ve askeri olarak tasfiye edilmesi giriþimi karþýsýnda, PKK’nýn stratejik seçeneklerinin bundan on yýl öncesi ile karþýlaþtýrýlmayacak kadar geliþkin olduðunu ve böyle bir tasfiye giriþimi karþýsýnda, Ýran-Suriye eksenine yaklaþmasý olasý deðil, hatta kesin gibidir. Buna baþka politik girdiler de eklendiði zaman (örneðin AKP’nin hükümetten düþmesi ve milliyetçi-faþist bir rejimin ortaya çýkmasý, gelecek Baþkanlýk seçimini ABD’de Demokrat Parti’nin kaybetmesi vs. ) olaylarýn zaman içerisinde ABD’nin konrolünde kaçmasý kuvvetle muhtemeldir. Kýsacasý PKK’nýn önünde politik olarak geliþmesine ve güçlenmesine neden olacak önemli bir “tarihsel alan” vardýr ve bu alan emperyalist kamplaþmadan dolayý da sürekli onun kendisini tekrar üretmesi ve varetmesi için þimdilik yeterlidir... K. E)

(devam edecek)

------------------

(1) Davos’ta R.T.Erdoðan’ý kýzdýran modaratör.

(2) Brent Scowcroft, Baba Bush’un danýþmanýydý ve SSCB çöktüðü zaman bu görevdeydi.

(3) Böyle bir durum 1947 yýlýnda Ýngiltere Hindistan’ý terkettiði zaman yaþandý ve kanýmca biraz da DI bu tarihsel olayý gözönünde bulundurarak böyle bir soru sormaktadýr.K.E.


Devrimci Bülten Sayý 49, Devamý...