PDK Devrimci Bülten - Sayý 41 (2)
komunist - 01 January 2006
TEORÝ VE POLÝTÝKA’NIN ONUNCU YILINDA BÝR KEZ DAHA
BÝR TASLAK ÜZERÝNE BAZI ELEÞTÝREL DÜÞÜNCELER (A.H.Yalaz)
Teori ve Politika dergisinin onuncu yýl deðerlendirmesini konu alan “Geçmiþ, Misyon Gelecek, Ezilenlerin Marksizmi için teori ve politika” baþlýklý yazýyý ilgiyle okudum. Yazý, Bütünsel Marksist Oluþum Yolunda Bir Giriþim Ýçin Genel Çerçeve Taslaðý’na iliþkin olarak þu deðerlendirmeyi yapýyor: “Teori ve Politika, Taslak olmadan eksik deðerlendirilmek zorundadýr.
Yaznn Tm:
TEORÝ VE POLÝTÝKA’NIN ONUNCU YILINDA BÝR KEZ DAHA
BÝR TASLAK ÜZERÝNE BAZI ELEÞTÝREL DÜÞÜNCELER
A.H.Yalaz
Teori ve Politika dergisinin onuncu yýl deðerlendirmesini konu alan “Geçmiþ, Misyon Gelecek, Ezilenlerin Marksizmi için teori ve politika” baþlýklý yazýyý ilgiyle okudum. Yazý, Bütünsel Marksist Oluþum Yolunda Bir Giriþim Ýçin Genel Çerçeve Taslaðý’na iliþkin olarak þu deðerlendirmeyi yapýyor: “Teori ve Politika, Taslak olmadan eksik deðerlendirilmek zorundadýr. Taslak, Teori ve Politika’nýn varlýðýný içinde ve rehberliðiyle oluþturduðu gerçek bir çerçevedir. Taslaðýn bizim pratiðimizde gördüðü rol, tutarlý ve iyi düþünülmüþ, etraflý bir temel metnin bir hareket tarzýnýn menziline gidiþi için ne kadar yaþamsal bir role sahip olduðunu bizim hayatýmýzda günü gününe gösterdi. Bu on yýlda, her sýkýþtýðýmýz anda Taslaða baþvurduk. ...Taslakta ortaya konulan görüþler, en baþta tutarlýk testinden çok farklý düzlemlerde ve çok sayýda olayda baþarýyla geçtiði için biz bugün varolabiliyoruz...” Taslaða verilen önem ve biçilen deðer ortada.
Bundan on yýl önce sözü edilen Taslaðýn “bütünsel olmayan” bir eleþtirisini Bir Taslak Üzerine Bazý Eleþtirel Düþünceler baþlýðýný taþýyan bir yazýda yapmýþtým. Ne var ki, bu yazýya, teoriye çok önem verme ve geçmiþi aþma savýndan olan Teori ve Politika çevresinden hiçbir karþýlýk gelmedi.
Geride kalan on yýlda bu yazýyý birkaç kez okudum. Her okuduðumda Taslaðýn birçok yönüyle kapsamlý olarak eleþtirilmesi gerektiði düþüncesi daha da güçlendi. Onuncu yýl deðerlendirmesi bu düþüncemin ne denli yerinde olduðunu bir kez daha gösterdi. Teori ve Politika çevresi, özgüyle söz edilen on yýlda ideolojik olarak ileri gitmek bir yana daha da gerilemiþtir. Örneðin, Taslaðý belirleyen noktalardan ikisi “Marksizm-Leninizm” ve “proletarya diktatörlüðü” kavramlarýnýn kullanýlmýyor olmasýydý; ama iþçi sýnýfýna dayanan sosyalizm anlayýþý terkedilmiþ deðildi. Teori ve Politika çevresi bu anlayýþý terk etti ve yerine ezilenlere dayanan sosyalizm anlayýþýný koydu. Marksizm de ezilenlerin Marksizmi olmuþtu artýk! Taslaðýn eleþtirisini bir kez daha okudum ve Teori ve Politika çevresinin onuncu yýl deðerlendirmesinin eleþtirisini yapmak yerine onu olduðu gibi yayýnlanmayý, en azýndan þimdilik, yeterli buldum. Ezilenlerin Marksizm’i ve ezilenlere dayanan sosyalizm anlayýþýnýn ayrý bir eleþtirisinin yapýlmasýnýn gereðini de unutmaksýzýn. Onu “Marksizm-Leninizm alanýnda” tutabilmek için Teori ve Politika çevresinin revizyonist görüþlerine karþý ýsrarlý bir ideolojik savaþým yürütmenin zorunlu.olduðunu da.
Yukarýda yazýlanlar Teori ve Politika çevresinin yalnýzca olumsuzluklarla anýlmasý gerektiði anlamýna gelmiyor. Teori ve Politika dergisinin düzenli bir okuru olmasam da, içeriklerine katýlayým ya da katýlmayayým, okuduðum yazýlarý ilgiyle ve birçok kez zevk alarak okudum. Okuduðum yazýlarýn kaynak araþtýrmasýnýn ve yorucu bir çalýþmanýn ürünleri olduðu anlaþýlýyordu. Sýnýrlý bilgilerin sürekli olarak yinelendiði yazýlar deðil. Örneðin, felsefe sorunlarýnýn, 1970’lerden bu yana, bu denli geniþlikte ve derinlikte ele alýndýðý bir dönem olmadý. Teori ve Politika, kimi felsefi sorunlarýn, örneðin, özne sorunu, en azýndan devrimci hareket içinde, bildiðim kadarýyla, ya ilk kez ya da daha ayrýntýlý olmak üzere ilgi alanýna alýnmasýna ve tartýþýlmasýna katký yaptý. Özcesi, Teori ve Politika’nýn düþün ve tartýþma yaþamýna yaptýðý katký görmezlikten gelinemez.
Bir Taslak Üzerine Bazý Eleþtirel Düþünceler baþlýklý yazýmýn son üç tümcesi þöyledir:
“ ... Yukarýdaki çaðrý ve önerilerin komünist ve demokrat devrimci örgütlerde ve çevrelerde yanký bulacaðýný sanmýyorum. Bulmamasý da dileðimdir. Taslaðý yazan arkadaþlara onu eleþtirel bir gözle gözden geçirmelerini önermek isterim.”
Geride kalan on yýlda öngörüm ve dileðim gerçekleþti. Önerim ise gereken ilgiyi görmedi. Gelinen noktada, bana, önerimi yinelemenin yaný sýra, eleþtirilerle onun desteklemek düþüyor.
Ocak 2006
BÝR TASLAK ÜZERÝNE BAZI ELEÞTÝREL DÜÞÜNCELER (A.H.Yalaz)
Nisan 1993 tarihli "Bütünsel Marksist Oluþum Yolunda Bir Giriþim Ýçin Genel Çerçeve Taslaðý"ný okurken birçok "evet", "genel olarak doðru" vb. kenar notlarý düþmüþ olmama karþýn, Taslaðýn içerdiði düþünce ve önerilerin "bütünsel marksist oluþum yolunda" fazla bir mesafe almayý olanaklý kýlabilecek özellikler taþýmadýklarýný belirtmeliyim. Taslak, iç ve uluslararasý marksist hareketin birçok sorununa iþaret ediyor. Birçok yanlýþý, eksikliði vb. eleþtiri konusu yapýyor.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketi söz konusu olduðunda, yanlýþ ya da eksik eleþtiriler de yöneltiyor. Sýkça mirasyedi gibi davranýyor. Politik hovardalýk yapýyor. Küçümseyici, hatta aþaðýlayýcý nitelemeler ve ifadeler bolca kullanýlýyor. Alçakgönüllü görünme çabasýna raðmen, özel olarak anmak gerekirse, komünist hareketin geçmiþini ve özel olarak teorik birikimini küçümseme baðlamýnda kendini beðenmiþliði gizleyemiyor. (Alçakgönüllü olmak iddialý olmakla çeliþmez.) Taslak yazarlarý, büyük deðer biçtikleri bugünkü bilince, belki de büyük ölçüde, o tepeden baktýklarý komünist hareket, özel olarak içinden çýkýp geldikleri örgüt içinde varýldýðýný; teorik donanýmlarýný, belki de asýl olarak, koptuklarý örgütte edindiklerini unutmuþa benziyorlar. Marksizm-Leninizm'i devrimci eleþtirel olarak kullanma ile küçümseme, hatta aþaðýlamayý birbirine karýþtýrýyorlar. Eleþtiride yapýcý olma konusunda titiz davranmýyorlar. Ýticiler. Bir düþünce ne denli doðru olursa olsun onun sunulma biçiminin, özellikle içinden geçmekte olduðumuz gibi hassas dönemlerde, büyük önem taþýdýðýný, hatta gereken ilgiyi çekme bakýmýndan belirleyici olabileceðini unutmuþ görünüyorlar.
Taslak yazarlarý, sosyalizm güçlerini geniþletme vb. adýna, proletarya diktatörlüðü ilkesinde olduðu gibi, Marksizm-Leninizm'in temel ilkelerini yadsýyan; sosyalizmin dünya ölçeðinde uðradýðý geçici yenilgi ve olumsuz deneyimleri çok sayýda "sosyalist güç" keþfederek telafi etmeye çalýþan eðilimin temsilcileri arasýnda yerlerini alýyorlar. (2)
Taslak yazarlarýnýn ideolojik-politik kimlikleri hakkýnda henüz somut bir deðerlendirme yapmýþ deðilim. Ancak, Taslak iyimser olmamý son derece güçleþtiriyor.
Taslaðýn içerdiði eleþtiri konusu yapýlabilecek bütün görüþleri ele almýþ deðilim. Yani bütünsel bir Taslak eleþtirisi sunmuyorum okura.
Taslak'ta özellikle dikkat çeken üç nokta Marksizm-Leninizm ve proletarya diktatörlüðü kavramlarýnýn kullanýlmamýþ olmasý ve "komünist kimdir?" sorusuna yanýt verilmemiþ olmasýdýr.
"Komünist kimdir?"
Taslak, "marksist (marksist-leninist,komünist) kimdir" sorusunu sormuyor ve dolayýsýyla yanýt vermiyor. "Marksizmin genel alaný" kavramý yardýmýyla, yanýtlanmasý, en azýndan teorik olarak, zor olmayan bu sorundan kaçýnýyor. Taslaðýn vurgulamaya özen gösterdiði gibi, uluslararasý komünist harekette ve marksist olma savýndaki çevrelerde dünya ve ulusal ölçeklerde bir ayrýþma yaþandýðý bir gerçek. Son derece önemli ve ilginç bir dönemden geçildiðine kuþku yok. Ancak, bu, "komünist kimdir?" sorusunu açýk býrakmayý haklý çýkaramaz. Lenin'in "Devlet ve Devrim"de özlü olarak açýkladýðý gibi, "... Yalnýzca sýnýf mücadelesinin kabulünü proletarya diktatörlüðünün kabulüne kadar geniþleten biri marksisttir. Marksist ile sýradan küçük (ayný zamanda büyük) burjuva arasýndaki en derin ayrýmý oluþturan budur. Marksizmin gerçek kabulü ve kavranýþýnýn üzerinde denenmesi gereken denektaþý budur..." (Lenin, Seçme Yapýtlar, Ýngilizce, s.310-311)
Lenin'in tanýmý içeriyor olmakla birlikte, özel olarak vurgulamak isterim ki, proletarya diktatörlüðünün kabulüne pratik çalýþmasýnda (propaganda, ajitasyon, örgütlenme, vb.) uygun davranan kiþi, örgüt, çevre vb. komünist sýfatýna layýktýr. Proletarya diktatörlüðünün kabulü sözde kalmamalý. Ýnsanlar kendileri hakkýnda ne söylediklerine göre deðil, Lenin'in "Ne Yapmalý?" da belirttiði gibi, "eylemleriyle ve gerçekte savunduklarý þeylerle deðerlendir"mek gerek. Proletarya diktatörlüðü ilkesi söz konusu olduðunda uzlaþmaya yer yoktur. Marks'ýn aþaðýdaki satýrlarý bu kavram ve ilkenin taþýdýðý önemi gereðince vurguluyor:
"... Ve bana gelince, modern toplumdaki sýnýflarýn ya da bunlar arasýndaki savaþýmýn varlýðýný keþfetmiþ olma onuru bana ait deðildir. Burjuva tarihçileri bu sýnýf savaþýmýnýn tarihsel geliþimini, burjuva iktisatçýlar da sýnýflarýn ekonomik anatomisini benden çok önce açýklamýþlardýr. Benim yeni olarak yaptýðým 1) Sýnýflarýn varlýðýnýn ancak üretimin geliþimindeki belirli tarihsel evrelere baðlý olduðunu; 2) Sýnýf savaþýmýnýn zorunlu olarak proletarya diktatörlüðüne vardýðýný; 3) Bu diktatörlüðün kendisinin bütün sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasýna ve sýnýfsýz bir topluma geçiþten baþka bir þey olmadýðýný tanýtlamak olmuþtur. ..."(Marx'tan New York'taki J.Weydemeyer'e mektup, 5 Mart 1852, Marx- Engels Seçme Yapýtlar, Sol Yayýnlarý, c.1, s.637)
Proletarya diktatörlüðü kavramý iþte böylesine can alýcý bir önem taþýyor. Ne var ki, Taslak bu kavramý kullanmýyor. Proletarya diktatörlüðü ilkesini, anlaþýlan, en azýndan, Marksizm’ in genel alanýnda görmek istediklerini olabildiðince geniþ tutabilmek için yok sayýyor. Belki de "sekter" olmak istemiyor.Bu tutumun oportünist olduðunu eklemek bile fazla.
TKP/ML(B)'nin parti teorisini eleþtirdiðim bir yazýda (4 Nisan 1987) "Komünist kimdir?" sorusuna iliþkin olarak þunlarý yazmýþtým:
"Komünist olmanýn kriteri, komünist hareketin geliþme aþamalarýna, geliþme aþamalarýnýn özelliklerine ve görevlerine göre deðiþmez; somut koþullara göre deðiþmez. Deðiþeceðini kabul etmek, Marksizm-Leninizm’in devrimci özünün de deðiþeceðini kabul etmek demektir. Bu özü proletarya devrimi ve proletarya diktatörlüðü öðretisi olarak açýklayabiliriz.
"Komünist, proletarya diktatörlüðü ilkesini kabul eden ve pratik çalýþmasýnda bu kabule uygun davranandýr. Sosyalizmi kurmak ve komünist topluma (komünist toplumun üst aþamasýna) ulaþmanýn koþullarýný hazýrlamak isteyen ve bunun için çalýþan komünisttir. Bunlar için de olmazsa olmaz koþul proletarya diktatörlüðüdür. ...
"Lenin, 'Komünist Enternasyonalin Ýkinci Kongresinin Temel Görevleri Üzerine Tezler'de Komintern'in temel ilkelerinin proletarya diktatörlüðü ve sovyet iktidarý ilkeleri olduðunu yazar. Yine Lenin, "Komünist Enternasyonalin Üçüncü Kongresinde Komünist Enternasyonal Taktiklerini Savunma Konuþmasý"nda proletarya diktatörlüðünün kurulmasý ve devlet zorunun kullanýlmasýnýn komünizmin ilkeleri olduðunu belirtir. ...
"... Marksizm'in/Marksizm-Leninizm'in devrimci özü dönemlere göre deðiþmez. Sorun devrimci öze uygun davranýlýp davranýlmadýðýnýn denetlenmesidir. Þunun ya da bunun teorisi ve pratiði bu devrimci öze göre sorgulanýr. Yoksa,sorun, bu devrimci özü savunmanýn içeriðinin koþullara göre somut olarak açýklanmasý, doldurulmasý deðildir. Bilimsel komünizmin devrimci özünün savunulmasý dönemlere göre yeniden açýklanmayý, vb. gerektirmez. Yazdýklarým "bunlar son derece genel þeylerdir, vb." itirazlarla karþýlanmayacak denli açýk seçik, ve, evet öyle nitelemek isterseniz, somuttur. Yapýlmasý gereken teoriyi ve pratiði denektaþýna vurmaktýr. Sorgularken ve denetlerken teoriye bakýlýr. Ancak yetmez bu. Pratiðe de bakýlýr. Teori-pratik diyalektiði bakýmýndan yapýlýr sorgulama ve denetleme. Yapýlan propagandanýn ve ajitasyonun içeriði denetlenir. Örgütlenme anlayýþý ve pratiði denetlenir. Pratik çalýþmasýnýn içeriði bakýmýndan böylesi bir sorgulama devrimci öz bakýmýndan negatif çýkarsa ilgili kiþi, kuruluþ, vb. "komünist deðildir" sonucuna varýlmýþ olur. Politikada deðerlendirme yaparken asýl dikkat edilmesi gereken, asýl denetlenmesi gereken kiþilerin, kuruluþlarýn ne söyledikleri deðil, ne yaptýklarýdýr. Teori ile pratiðin uyumlu olmasý gerekir.
"Marksizm'in ya da Marksizm-Leninizm'in güncel kýstaslarý olmaz. M-L bir bilimdir, onun saðlam bir özü vardýr; ve bu öz, o özün ortaya çýkmasýnýn maddi koþullarý deðiþmeden deðiþmez. Bu öze uygun propaganda ve ajitasyon yapan, eyleminin içeriði bu öze uygun düþen, yani komünist içerikli propaganda ve ajitasyon yapan komünisttir. ...
"Bir kiþinin ya da kuruluþun komünist olup olmadýðýný denetlemek için kullanýlabilecek noktalarý (isterseniz bunlara proletarya diktatörlüðünü teoride kabul etme ve pratikte ona uygun davranma kriterinin içeriðinin doldurulmasý deyiniz) genel çizgileriyle belirtmek gerekirse:
- Ýnsanýn insan tarafýndan sömürülmesine karþý olmak, bu sömürüye son verme isteði ve amacýnda olmak;
- Bu sömürünün nedeni olan üretim araçlarý üzerindeki özel mülkiyete ve kolektif kapitalist mülkiyete (kapitalist devlet mülkiyeti) son verme düþüncesinde olmak ve bunun için çalýþmak;
- Ýþbölümüne kölece baðlýlýða son vermeyi kabul etmek;
- Sömürüye ve iþbölümüne son vermek için iþçi sýnýfýnýn egemen sýnýf olarak örgütlenmesinin (proletarya diktatörlüðü) zorunluluðunu kabul etmek;
- Üçüncü ve dördüncü ile iliþki içinde, sýnýflarýn varolmasýna dayanan devletin ortadan kalkmasý için çalýþmak;
- Sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasýný amaçlamak ve bunun maddi ve manevi koþullarýný hazýrlama amaç ve çabasýnda olmak;
- Yeni bir insan,komünist bir insan yaratma amaç ve çabasýnda olmak;
- Bütün bu amaçlarý gerçekleþtirmek için yol gösterici bilim olarak Marksizm-Leninizm'i kabul etmek; bunu propagandada, ajitasyonda ve örgütlenmede kanýtlamak;
- Sömürüyü, iþbölümünü, sýnýflarý ve devleti ortadan kaldýrmak için en devrimci son sýnýf olan proletaryanýn devlet iktidarýný ele geçirmesi ve bu iktidarý yukarýda sayýlanlarý gerçekleþtirmek için kullanmasýný kabul etmeyen ve pratik çalýþmasýnda buna uygun davranmaya kiþi komünist toplum için çalýþamaz."
Özellikle ve güçlü olarak vurgulamak isterim ki, burjuva düzeni tasfiye etmek anlamýnda devrimci olmayan marksist (marksist-leninist, komünist, bilimsel sosyalist) OLAMAZ. Bilimsel sosyalist olmaksýzýn, sözcüðün genel anlamýnda devrimci olmak olanaklýdýr; ama tersi olanaklý deðildir. Bu nedenle, Taslak yazarlarýnýn yapmaya çalýþtýklarý gibi, devrimcilikle (asýl olarak örgütlü yapýlar, yani "kalifiye iþçiler") sosyalistliði (asýl olarak örgütlü yapýlar dýþýnda kalan ve genel olarak devrimci olmayan teorisyenler ve propagandacýlar, yani "mühendisler") birleþtirmeye, bu ikisinin bir sentezini yapmaya uðraþmak boþunadýr. On yýllardýr içinden geçmekte olduðumuz dönemde, özellikle SSCB ve Doðu ve Orta Avrupa ülkelerindeki politik depremlerden sonraki alt-dönemde, Marksizm-Leninizm'in ilkelerinde katý olmak ve bütün "dinozorlar", "son mohikanlar", vb. saldýrýlara karþýn onlarý en inatçý biçimde savunmak yaþamsal önem taþýmaktadýr. Lenin'in "Marksizmin Tarihi Geliþiminin Bazý Özellikleri Üzerine" baþlýklý yazýsýnda Marksizm’de parçalanmaya (iç bunalýma) iliþkin olarak belirttikleri, gerekli deðiþikliklerle birlikte, bugünkü duruma da uygulanabilir:
"... Sorunlarý laf kalabalýðýyla geçiþtirmeye çalýþmak kadar zararlý, ilkelere aykýrý bir þey olamaz. Bugün en önemli görevimiz, bunalýmýn derinliðini ve onunla savaþma gereðini anlamýþ bütün marksistleri bir çatý altýnda toplayarak, marksizmin teorik temellerini ve ana ilkelerini, burjuva etkisinden sýyrýlamayan 'yol arkadaþlarýnýn' çeþitli yönlerdeki sapmalarýna karþý savunmaktýr..."(Karl Marx ve Doktrini,Bilim ve Sosyalizm Yayýnlarý, s.144)
"... bu parçalanmayý kaçýnýlmaz kýlan nedenleri anlamak ve onu önlemek için kararlý ve birlik içinde savaþmak, yaþadýðýmýz dönemin marksistlere yüklediði en önemli görevdir."(a.g.y.,s.145)
Genel olarak uluslararasý marksist-leninist komünist hareketin, özel olarak Türkiye ve Kuzey Kürdistan (isterseniz Anadolu deyiniz) komünist hareketinin içinde bulunduðu bugünkü durumun nedenlerini açýða çýkarmak, anlamak ve dünya komünist hareketi söz konusu olduðu sürece, on yýllardýr süren bunalým sürecinden baþarýlý bir çýkýþ yapabilmek için Marksizm-Leninizm'in temel ilkelerini ödünsüz olarak, en büyük direnç ve inatla savunmak zorunludur. Bu temel ilkelerden biri de iþçi sýnýfýnýn egemen sýnýf olarak örgütlenmesi, yani proletarya diktatörlüðüdür. Sosyalist demokrasidir. Ne var ki, Taslak bunu atlamýþ. Tam da en güçlü vurguyu gerektiren bir dönemde. Tam da "bütünsel marksist oluþum yolunda bir giriþim" yapýlýrken. Taslak, "komünist kimdir?" sorusunu sormak, dolayýsýyla ona en azýndan teorik bir yanýt vermek ya da böylesi bir giriþimde bulunmak yerine "Marksizmin genel alaný" kavramýný güncelleþtirmeyi yeðliyor. Bunda pratik yarar buluyor. Böylece birlikte hareket edilebilecek olasý güçler çoðaltýlmýþ olacak. Taslak yazarlarýna sormak isterim: Yukarýdaki soruya yanýt vermek için de "teorinin yeniden kurulmasý"mý gerekir? Ýlk kaynaklara mý dönülmeli? Komünist hareketin geride býrakýlmýþ aþamalarý yeniden mi canlandýrýlmalý? Bugünü ve Marksizm’de bölünmeleri derinlemesine ve ayrýntýlý olarak anlamak ve genel bunalýmdan çýkýþ yapabilmek için Marksizm’in doðuþ sürecinin incelenmesi özel bir önem taþýyor. Marx, Engels, Lenin ve komünist harekette dikkate deðer rol oynamýþ her kiþinin bütün teorik ve politik yapýtlarýnýn gereken ilgiyi görmesi gerektiðini, içinde bulunulan durumu ve bilimsel çalýþmanýn ABC’ sini anlama yeteneðine sahip hiçbir kiþi yadsýmayacaktýr. Marx'ýn, henüz "marksist" olmadan yazdýðý yapýtlarýný da inceleyeceðiz. Marx ve Engels'in ortak yapýtlarý "Alman Ýdeolojisi"ni, vb. de. Ama, þu da kabul edilmelidir ki, Marksizm-Leninizm’in teorik temelleri ve baþlýca ilkelerinin yeniden keþfedilmeleri gerekmiyor. Bu anlamda kýlavuzsuz deðiliz. Üstelik teorik temellerden ve baþlýca ilkelerden daha fazlasýna, çok daha fazlasýna sahibiz.
"Marksizm alaný", "Marksizmin genel alaný" ya da "genel olarak Marksizm alaný" kavramlarý yüzyýlýmýzýn baþlarýnda kimin marksist olduðunu, kimin olmadýðýný saptamak bakýmýndan yeterli olabilirdi. Ancak gerçek marksistlerle sözde marksistler ayrýmýný, en azýndan teorik düzeyde, yapabilmek için hiçbir kaygýya kapýlmaksýzýn, bilinemezciliðin labirentlerinde kaybolmaksýzýn gerekli olan denektaþýna sahibiz. Dönem revizyonizmin yeni ortaya çýktýðý ve tekil ülkelere daha yeni yayýlmaya baþladýðý dönem deðildir artýk. Marksistlerin oportünistlerle ayný örgüt çatýsý altýnda bulunabilecekleri dönem çoktan geride kaldý. Sorunlarý doðru anlamak, doðru koymak ve sosyalizmin geçirdiði aðýr bunalýmdan çýkýþ için elden gelenin gerçekten en çoðu yapýlacaksa eðer, önce en yalýn, en can alýcý sorun ya da sorunlarda düþünce açýklýðýna sahip olmak zorunlu.
Taslak, haklý olarak, "Marksist olan-olmayan ayrýmý, olabildiðince darlaþtýrýldý" (s.51) saptamasý yapmaktadýr. Evet, somut olarak kimin komünist olduðu, kimin olmadýðý deðerlendirmesi söz konusu olduðu sürece, en azýndan yurdumuz, içinde bulunduðumuz coðrafya açýsýndan, uzun yýllar boyunca alabildiðine bir darlýk egemen oldu. Bu darlýðýn nedenlerinden biri de "marksist kimdir?" sorusuna Marksizm-Leninizm'e uygun teorik bir yanýt verilmemiþ olmasýdýr. (Bu satýrlarýn yazarý, Aralýk 1982'de, özce, "proletarya diktatörlüðünü teoride ve pratikte savunmak" ölçütünün zorunlu ve yeterli olduðu sonucuna varmýþtýr.)
"Marksist olanla olmayaný ayýrt etmenin hiç de okullu dönemlerdeki gibi kolay olmadýðý bu dönemde, 'Marksizmin genel alan_' deyimine somut bir hayatiyet kazandýrmanýn, hem durumu saðýn olarak saptamak, hem de duruma en uygun tarzda yaklaþmak bakýmýndan gerekli olduðunu düþünüyoruz." (Taslak,s.62)
"Okullu dönemler" henüz geçmiþ olmadý ki! (Taslaðýn 57.sayfasýnda "tarihsel okullarýn sýnýr çizgilerinin silinmeye baþladýðý bir sürecin baþlarýnda " olunduðu saptamasý yapýlmaktadýr.) Taslak yazarlarý ulaþtýklarý yeni bilinçlerini genel bilincin yerine geçirmekte acele ediyorlar. Sözü edilen ayrým, Taslaðýn sözcüklerini kullanacak olursam, "okullu dönemlerde" de kolay deðildi. Ayný uluslararasý geleneðin parçalarý olan örgütler birbirlerini revizyonistlikle, reformistlikle vb. suçlamaktan geri durmamýþlardýr. Somut olarak kimin komünist olduðunu, kimin olmadýðýný saptamak soruyu teorik olarak yanýtlamaktan daha zordur. Taslaðýn belirttiði gibi, "Her somut akýmýn, somut incelemeye tabi tutulmasý gerekmektedir..."(s.59) Ve bu hiç de kolay deðildir.
Yeni bir ayrýþma ve yeni bir saflaþma dönemine girildiði noktasýnda Taslak'la görüþ birliði içindeyim. Ne var ki, bundan ne anlaþýlmasý gerektiði, daha doðrusu ayrýþmasý ve saflaþmasý gerekenlerin ideolojik-politik kimlikleri söz konusu olduðunda oldukça farklý düþündüðümüz de açýk olmalý. Bu dönemi anlayabilmek, ona yön verebilmek, dolayýsýyla yitip gitmemek için sýký sýkýya sarýlmayý gerektiren marksist-leninist ilkeler var. Bunlar sulandýrýlmamalý. Kýzýl pembeye dönüþtürülmemeli. Önceki darlýða bir tepki olarak þimdi de bir baþka hata yapýlmamalý. Yanlýþ ve zararlý olacak alabildiðine geniþlik ya da gevþeklikten kaçýnýlmalý. Daha geniþ çevreyi kapsamak adýna ilkeler esnetilmemeli. Tam tersine, ilkeler söz konusu olduðunda, en büyük derecede katý davranýlmalý. (Ýlkelerin ne olduklarý da ayrý bir tartýþma konusudur.) Ýlkelerde katý olmak ile sekter olmak birbirine karýþtýrýlmamalý. "Denize düþen yýlana sarýlýr" özdeyiþine yer yoktur burada. Tersi, yenilgi ya da çaresizlik psikolojisine yenik düþmek olur.
"Komünist kimdir ya da kime denir?" sorusuna,"henüz bilmiyoruz, her þey harmanlanýyor" yanýtýný vermek, "genel olarak Marksizm alaný" kavramýna sarýlmak, "proletarya diktatörlüðü" ve "Marksizm-Leninizm" kavramlarýný kullanmaktan kaçýnmak (Leninizm, Marksizm'in genel alaný içinde olan akýmlardan yalnýzca biri olarak ele alýnamaz. Marksizm ile Leninizm yüzyýlýn ilk çeyreðinden bu yana birlikte anýlmalýdýrlar. Artýk yalnýzca Marksizm'den söz etmek yeterli deðildir. Marksizm-Leninizm'den söz etmek gerek. Eðer kullanmak gerekirse "Marksizm alaný "kavramýný deðil de, "Marksizm-Leninizm alaný" kavramýný kullanalým. Sözde sekter olmamak adýna ya da olabildiðince geniþ bir çevre için çekici olmak için ilkeler eðilip bükülmemeli. Taslak "proletarya diktatörlüðü" ve "Marksizm-Leninizm" kavramlarýný kullanmaktan kaçýnarak ileri bir adým deðil, dev bir geri adým atmýþtýr. Bunalým, sözcük anlamýyla, nasýl tehlikeli sonuçlar doðurabilecek durum anlamýna geliyorsa, Taslaðýn attýðý dev geri adým da tehlikeli sonuçlar doðuracaktýr. Bu geri adýmýn atýlmýþ olmasýnýn kendisi de tehlikeli bir sonuçtur zaten.) daha baþtan uluslararasý komünist hareketin ve Anadolu komünist hareketinin bunalýmýnýn atlatýlmasýna katký yapýlmasýnýn önünü týkar. Aþýrýya kaçmayý göze alarak sorayým: Her þey karanlýkta ya da alacakaranlýkta mý? Duru olan bir þey yok mu? Kýlavuzdan bütünüyle mi yoksunuz? En azýndan Marksizm-Leninizm'in teorik temelleri ve temel ilkelerine sahip deðil miyiz? Var olan bunalým durumundan çýkmak için bunlarý kullanarak iþe baþlamak gerekmez mi? Yanýtlar olumsuzsa eðer, neyle baþlanýyor iþe? Neyle yeniden kurulacak teori? Ve teorinin yeniden kurulmasýndan anlaþýlan nedir?
Taslak yazarlarý , hiç de bilimsel kuþkuculuk sayýlmayacak biçimde þunu yazýyorlar:
"... Yeni nesnel geliþmeler, Marksizmin temel tezlerini yeniden ele almayý ve yorumlamayý gerektiren, ikincil tezlerinin eskiyenlerini iptal edip yenilerini geliþtirmeyi gerektiren nesnel deðiþmeler mutlaka olmuþtur..." (s.69, vurgular bana ait).
"Yeni nesnel geliþmeler ... mutlaka olmuþtur..." Bu bir olasýlýk deðil ki. Devasa nesnel geliþmeler, özellikle kapitalizmin emperyalist aþamasýnda, oldu. Leninizm bunlarý Marksist teoriye genel olarak yansýttý. Lenin sonrasýnda da son derece önemli nesnel geliþmeler yaþandý. Mevcut bilgi birikimimin izin verdiði kadar þunu söyleyebilirim ki, marksist-leninist teorinin geliþtirilmesi ve zenginleþtirilmesi için bunlar gereken bilimsel çalýþmaya konu edilmediler. Ama bu Marksizm-Leninizm’in temelleri konusunda kuþku duymak için haklý nedenler saðlamaz. Emperyalist aþamasýyla birlikte kapitalizmin marksist-leninist bilimsel bilgisine genel olarak sahip olanlar açýsýndan Marksizm-Leninizm’in teorik temellerinin ve temel tezlerinin (ikincil tezleri tartýþma konusu yapmýyorum) tartýþma gündemine getirilmeleri, yani sorgulanmalarý gerekmiyor. Ayrýca, Taslaðý yazan arkadaþlarýn temel tezlerden ne anladýklarý da belli deðildir. Taslak, komünist harekete yönelik onca eleþtiriye karþýn, bu konuda bir açýklama giriþiminde bulunmamaktadýr.
Ýlginç ve ilginç olduðu kadar da bilimsel yöntemden o denli uzak olan bir þey de yukarýda aktarýlan cümleden hemen sonra þunlarýn yazýlmasýdýr: "... Ancak biz, neyin deðiþtiðini ve ne olduðunu yeterince bilmiyoruz. Bu anlamda, ýsrarla koruyacaðýnýz ("koruyacaðýmýz", olmalý -b.n.) yaklaþýmlarýmýzýn hangileri olduðunu anlamak dahi bilimsel çalýþmayý zorunlu kýlýyor..." (a.g.y. vurgular bana ait). "Yeterince bilmiyoruz"u bir yana býrakalým da, "yeterli" olmasa bile biliniyor mu? Yýllardýr savunulan tezler vb. neye dayanýlarak deðiþtirildi, deðiþtiriliyor ya da deðiþtirilmek isteniyor? Neye dayanarak Marksizm-Leninizm’in (yazarlara göre "Marksizmin") temelleri konusunda kuþku duyuluyor? Duyulan kuþkunun bilimsel bir kuþku olduðu iddia ediliyorsa bunu gerektiren ve haklý kýlan nedenler nelerdir? Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi mi olunuyor?
Taslaða bir tür "her þey tartýþmalýdýr, her þeyden kuþkulanýlmalýdýr" psikolojisi egemen. "Her þeyden kuþkulan". Marx'ýn bunu söylemesinin üzerinden nice on yýllar geçti. (Nerede ve ne zaman söylediðini bilmiyorum. Ralph Miliband'ýn "Marxism and Politics" kitabýndan aktarýyorum.) Bilimde kuþku vardýr. Kuþku yoksa geliþemez zaten. Marx, Engels, Lenin ve diðer çok sayýda komünist bize onca þeyi (hep olumlu deðil) miras olarak býraktýktan sonra "her þeyden kuþkulan" demek basit bir taklitçilik olur. Marx, Engels ve Lenin tarafýndan kurulan ve geliþtirilen (birçok komünistin deðiþen derecelerde katký yaptýklarý) Marksizm-Leninizm’in teorik temelleri ve temel ilkelerinden kuþkulanmak için haklý nedenler var mý? Bence yok. O halde, bunalýmý incelemek, anlamak ve atlatmak için iþe neyle baþlayacaðýmýz konusunda karanlýkta deðiliz.
"...'Sosyalizm deneyleri'ne iliþkin tarihsel materyalist bir uðraþýn, Marksizmin bazý temel temalarýna dek uzanan etkiler doðuracaðýný düþünüyoruz..."(s.70, vurgular bana ait). Böyle düþünmeyi gerekli ya da olanaklý kýlan nedir? Hangi bilimsel çalýþmanýn ürünü olarak böylesi bir düþünceye varýldý? Temel temalardan biri, Taslak'ta kullanýlmaktan sakýnýldýðý anlaþýlan, proletarya diktatörlüðü aracýlýðýyla komünizmi kurmak olmasýn? Taslak bilimsel yöntem sorununda sorunludur.
Ekim 1993'te yazdýðým "Üçüncü Enternasyonal'i Oportünizm Tüketti" baþlýklý broþürden þunlarý okuyoruz:
"Yeni bir ayrýþma ve yeni bir saflaþma artýk daha fazla geciktirilemez. Komünistlerin teori ve pratiklerini ipotek altýna alan teori, politika ve örgüt biçimleriyle kýran kýrana bir hesaplaþmaya giriþmekten kaçýnýlamaz. Deniz bitti. Durumu idare etme dönemi bitti. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma dönemi artýk geride býrakýlmalý. Ciddi bir irdeleme olmaksýzýn, geçmiþi neredeyse körü körüne savunma pratiðine son verme dönemi baþlamalý. Geçmiþe tutucu bir kýskançlýkla sarýlma döneminin yerini, geçmiþi devrimci eleþtirel yöntemle irdeleme ve sorgulama ve hatta yargýlama dönemi almak zorunda. Böylece sosyalist geçmiþin doðrularýna sahip çýkýlabilir ve yanlýþlar reddedilebilir. Ýyi olan alýnýr, kötü olan atýlýr. Sosyalist geçmiþimize bilimsel bir kýskançlýkla sahip çýkýlýr; anti-komünist saldýrýlara, hatalarýn, güçsüzlüklerin ve eksikliklerin bilincine varmanýn da verdiði bilimsel cesaretle, karþý konulur. Dönem, ne biçim altýnda kendini gösterirse göstersin, dogmatizme, tutuculuða, düþünsel kireçlenmeye, sözde miras savunuculuðuna ve taklitçiliðe karþý savaþ dönemidir. Bu dönemde sert iç mücadelelerden, örgütsel bölünmelerden, þu ya da bu biçimde suçlamalarla karþýlaþmaktan kaçýnmak komünistlerin iþi olamaz.
"Artýk yakýn geçmiþteki bölünmeler temelinde saflaþma dönemi de geride kaldý. Marksizm-Leninizm'in temel teorik ve taktik ilkeleri, dünya devriminin temel ve taktik sorunlarý temelinde yeni bir ayrýþma dönemi var dünya komünistlerinin önünde. Gerçekte bu dönem, bu süreç, kimsenin ilan etmesi gerekmeksizin, baþlamýþtýr. Özellikle Sovyetler Birliði, Doðu ve Orta Avrupa ve Arnavutluk'taki yüksek ölçekli depremlerden sonra." (s.6-7)
Devrimci olan ve sosyalizm anlayýþýný iþçi sýnýfýna dayandýran, dolayýsýyla proletarya diktatörlüðünü kabul eden her parti, örgüt, çevre ve birey yeniden deðerlendirilmek durumundadýr. "Komünist kimdir?" sorusunun yanýtý vardýr. Ancak somut olarak komünist kimdir? Bu bakýmýndan yeniden deðerlendirme kaçýnýlmaz.
"Marksizm-Leninizm’in genel alaný" kavramýný kullanmak gerekirse, proletarya diktatörlüðünü kabul eden ve pratikte buna uygun davranan bu alanda kabul edilmeli. Yani bu alanýn sýnýrlarý çizilmeli, açýk býrakýlmamalý. Proletarya sosyalizmi (bilimsel sosyalizm) ile küçük burjuva sosyalizmi ya da halkçý sosyalizm ayrýmý karartýlmamalý.(Unutulmamalý ki, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da küçük burjuva sosyalizmini yalnýzca DHKP-C gibi devrimci demokrat örgütler temsil etmiyor. Sosyalizm anlayýþýný belirli bir sýnýfa deðil de genel olarak halka dayandýran devrimci halkçý sosyalizm geçmiþte birçok örgüt tarafýndan temsil edildi. Örgüt sayýsý azalmakla birlikte bu durum sürüyor. Devrimci halkçý sosyalist örgütlerden biri de, "Mao Zedung Düþüncesi" denilen revizyonizmin öz olarak aþýlmasýna dek [1979-1980] TKP(ML) Hareketi idi.) "Marksist olan-olmayan ayrýmý" noktasýnda "...Lenin'in bu konudaki terminolojisine ve yaklaþýmýna geri dönmek, teorik bir gerçek olmak yanýnda, politik bir zorunluluktur."(s.51) Bu nedenle "Marksizmin genel alaný" kavramýna geri dönülüyor ve buna "somut bir hayatiyet kazandýr"ýlmaya çalýþýlýyor. Peki gerçek marksisti bir küçük burjuva, hatta bir burjuvadan ayýran denektaþý olarak Lenin'in "Devlet ve Devrim"de açýkladýðý "sýnýf mücadelesinin kabulünü proletarya diktatörlüðünün kabulüne kadar geniþleten" tanýmý ya da kavramý neden kullanýlmýyor? Geliþtirilmiþ ve daha yüksek bir soyutlamayý temsil eden kavramý kullanmak yerine neden önceye dönelim? Taslak darlýðý aþmak ve sýnýrlarý geniþletmek adýna geri çekiyor. Acaba bu kavram da marksist olan-olmayan ayrýmýný alabildiðince darlaþtýrýyor olmasýn? Lenin hiçbir kuþkuya meydan vermeksizin bir taným yapmýþ. Bence bu taným son derece bilimsel ve özlü. Marx'ýn proletarya diktatörlüðü kavramýna verdiði büyük önemi özellikle vurguluyor. Bu kavramýn kullanýlmasý, bu kavramla iþ görmek, Marksizm-Leninizm'i bir bilim gibi irdelemek ve kullanmak koþuluyla, zor da sayýlmaz.
"... Geleneðimizin Marksist olan ve olmayana iliþkin devraldýðý terim, alabildiðine sekter ve dogmatik bir yaklaþýmýn aracý olmuþtur. ..."(s.51) Hangi "terim"dir bu? TKP(ML) Hareketi açýsýndan Aralýk 1982'ye kadar, marksist olan-olmayan ayrýmý yapabilmek için bilimsel ve denenebilir bir ölçüt olmamýþtýr. Birçok teorik, stratejik ve taktik sorun iç içe geçirilerek ölçütler listesi ortaya konulmuþtur. Komünist hareketin geçirdiði var sayýlan dönemlere göre "komünistlik ölçütü" saptanmýþtýr. Örneðin, programýn (o da proletaryanýn demokratik devrimdeki programý, yani asgari program) oluþturulmasýndan sonra, bir ülkede birden fazla komünist grubun varlýðýnýn koþullarýnýn tarihsel olarak ortadan kalktýðý savunulmuþtur. Burjuva demokratik içerikli programa komünist devrimciliði testten geçirmede sihirli bir araç iþlevi yüklenmiþtir. Proletaryanýn egemen sýnýf olarak sosyalist örgütlenmesini (proletarya diktatörlüðünü) teoride ve pratikte savunmak olarak özetlenebilecek bilimsel ölçüt, "geleneðimiz açýsýndan" örgüt düzeyinde ilk kez 1986'da, (TKP(ML) Hareketi 1.Olaðanüstü Genel Konferansýnda kabul edildi.
Taslaðý kaleme alan arkadaþlar, "onyýllar boyunca küllenmiþ bir kavram olarak kuluçkaya terkedilen"(s.57) "genel olarak Marksizm alaný" kavramýna büyük umut baðlamýþ görünüyorlar. Boðucu darlýktan kurtulmak için sihirli bir formül bulunmuþ gibi! Türkiye'deki, doðallýkla dünyadaki, "karmaþýk ortamý anlamak için, 'Marksizmin genel alaný' kavramýný literatürümüze yeniden katmanýn pratik yararýnýn yeterince açýk olduðu düþüncesindeyiz."(s.53)
Taslak, dünya ve Türkiye ölçeðindeki karmaþýk durumu yalýnlaþtýrmak, sosyalizm adýna hareket eden politik örgüt ve akýmlarýn olabildiðince büyük bir bölümüyle birlikte hareket edebilmek için tanýmý yapýlmayan, sýnýrlarý çizilmeyen "genel olarak Marksizm alaný" kavramýna büyük bir iþlev yüklüyor. Eklemek zorundayým ki, bu kavram Marksizm-Leninizm'in ilkelerini esnetmek için kullanýlýyor. Taslak yazarlarý olabildiðince çok sayýda parti, örgüt, çevre ve birey ile "bütünleþtirici bir Marksizm anlayýþýnýn dünyasal egemenliðini ilan edeceði bir dönemin öngününde" olabilmenin düþünü kuruyor. Düþ kýrýklýðý ile randevulaþýyorlar. Ayný zamanda ilkelerde saðlam olmadýklarýný, kendilerine gereðince güvenmediklerini sergiliyorlar. Tersi yönde kimi açýklamalara karþýn, yalnýz kalmanýn korkusunu yaþýyorlar. (Burada Taslaðý kaleme alan arkadaþlarýn niyetlerini tartýþma konusu yapmýyorum. Onlarýn iyi niyetlerinden kuþkulanmak için nedenlerim yok. Ne var ki, Taslak, varacaklarý nokta bakýmýndan, iyimser olmamý engelliyor.)
Onlara bir çaðrým var: Gelin gerek dünya ölçeðinde, gerekse yurdumuz ölçeðinde, kimi örgütlerin, özel olarak geçmiþ TKP(ML) Hareketi'nin çabalarýna karþýn, on yýllardýr arka plana itilmiþ "sýnýf mücadelesinin kabulünü proletarya diktatörlüðüne kadar geniþleten biri marksisttir" tanýmýna hak ettiði deðeri yeniden kazandýrmak için çalýþalým. Gelin, on üç yýl sonra yeniden, marksist olan-olmayan ayrýmýný yapabilmek için "proletarya diktatörlüðü" kavramýna " somut bir hayatiyet kazandýr"alým.
Devrimci Bülten Sayý 41 Devamý...
(2) Taslak, "sosyalizm deneyleri" deyimini modern revizyonizmin sözde komünist partilere egemen olduðu dönemi de kapsayacak biçimde kullanmakla da dikkat çekiyor. "Tarihsel materyalizm þahsýnda Marksizm, Ekim devrimiyle baþlayan ... þimdilik 'sosyalizm deneyleri' deyimiyle ifadelendirdiðimiz, 1989-1990'da önemli ölçüde bitmiþ olsa da halen bazý ülkeler nezdinde varlýðýný koruyan dünya-tarihsel sürecin etraflý bir açýklamasýný yapamamýþtýr." (s.70) (Bunun yapýlamadýðý yadsýnamaz bir gerçektir).
Kruþçev ve Brejnev'in "Marksizme iliþkin olarak " Mao, E.Hoca, ve Stalin'den "kategorik bir farklýlýk göster"dikleri de belirtilmektedir (s.77). Bunu, Kruþçev ve Brejnev'in ve diðer revizyonistlerin marksist olmadýklarý ya da "Marksizmin genel alaný"nda bulunmadýklarý olarak yorumluyorum.